İNANÇ VE KURTULUŞ YOLU
Milli Mücadele’nin büyük zaferi, tüm Yurtta ve İslam Dünyasında büyük bir sevinç rüzgârı estirdi. Elbette yaşananlar Türklük ve Müslümanlık için büyük mutluluk kaynağı idi. Ankara’ya ulaşan tebrik telgraflarında hep bu ortak duygu ifade edilmiş, Zonguldak’tan gelen kutlama mesajında
“Sizin isminizi üç yüz milyonluk ümmet-i Muhammed ebediyen ve altı bin yıllık Türk Tarihi iman gibi kalbinde taşıyacaktır.”
Veciz ve öz bir cümle ile ifade edilmiştir. Ülkenin her bir yanında şükür namazları kılınmış, hatimler indirilmiştir. Ayasofya Camiinde yirmi beş bin kişinin katılımıyla mevlit okunmuştur.
Zafer kutlamaları Türklerle Kürtlerin ve Arapların yan yana yaşadığı Müslüman şehirlerde birleştirici anlam teşkil ediyordu. Büyük Zafer ayrıca Beyrut, Tebriz, Nahçıvan’da, Fas’ta, Cezayir’de, Asya ve Afrika Müslüman ülkelerinde büyük sevinçle kutlanmıştı. Mustafa Kemal Paşa’ya bütün kıtalardaki Türk ve İslam topluluklarında bildiriler yayınlanıyor ve gösteriler düzenleniyordu.
T.B.M.M.’nin işgal kuvvetlerine karşı stratejik duruşu Dünya’nın her tarafındaki Müslümanların etkisi çok önemliydi. Daha da önemlisi Milli Mücadele’de inancın oynadığı asli roldür. Mustafa Kemal ATATÜRK Çanakkale Savaşında askerlerinin emsali olmayan fedakârlığında inancı ve şehitlik bilincinin gücünü bizzat görmüş, Kurtuluş Savaşında yayınladığı bildiride o ruhun korunmasına daima özen göstermiştir. Bu duygu en temiz bir şekilde İstiklal Savaşında ifade olunmuştur.
Ne acıdır ki, Milli Mücadele karşıtları, dini duyguları kullanarak halkı kendi taraflarına çekmek için asılsız dedikodu ve iftiralar üretmişlerdir.
İşgal kuvvetlerinin güdümündeki Damat Ferit Paşa hükümeti Milli Mücadelenin bir eşkıyalık hareketi olduğuna dair fetva yayınlamışlar, ancak tahriklere kapılanlar azınlıkta ve etkisiz kalmışlardır.
Din adamlarının ve kanaat önderlerinin büyük çoğunluğu Ankara Hükümeti’nin ve Kuvâ-yi Milliye’nin daima yanında olmuşlardır.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, 26 Ağustos 1922’de Kocatepe’de sabah hücumunda şöyle dua ederek topçu taarruzunu başlatmıştır: “Yarabbi! Türk Ordusu’nu muzaffer et… Türklüğün ve Müslümanlığın düşman ayakları altında esaret zincirinde kalmasına müsaade etme!”
Mustafa Kemal Paşa’nın bu duasına sadece yaveri Muzaffer KILIÇ kulak misafiri olmuştur, ama duasının kabul gördüğüne tüm Dünya’daki milyonlar tanıklık etmiştir.
Türk Ordusu ardı ardına aldığı zaferlerle iki hafta sonra Batı Anadolu ve Ege’yi düşman işgalinden kurtarmıştır.
Türk Ordusu’nun Kurtuluş Savaşında kazandığı zaferlerin başkahramanları ön cephede savaşanlar ve komutanlardı. Ancak atılan her adımın ardında muhakkak ki o zafere inanan ve onu elindeki tüm imkânları ile destekleyen bir halk vardı. Aklı, fikri, bilgisi, becerisi, gönlü ve tabii ATATÜRK’ün ifadesi ile dualarının bereketiyle zafere yürüyen bir millet…
Zaferin 99. Yıldönümünde atalarımızın kurtuluş mücadelesini minnetle anıyoruz. Ancak onların mirasına layıkıyla sahip olabilmek için geçmiş başarıları anmaktan çok daha fazla çalışmak gerekiyor. Ne iş yaparsak yapalım, en iyisini yapmak için çalışmalı, hangi konuda başarılı isek onda “Dünya’nın en başarılısı olmaya” ve kendi konumuzda zafer kazanmaya hep birlikte gayret göstermeliyiz.
Unutmayalım ki atalarımız imkânsızlıktan veya olumsuz koşullardan şikâyet ederek inandıkları yoldan vazgeçselerdi bu gün üzerinde yaşadığımız topraklar bizim toprağımız, bayrak bizim bayrağımız olmazdı. Onlar inandılar ve başardılar.
Çünkü zafer ancak ona inanlarındır.
Büyük ATATÜRK’ü, Kurtuluş Savaşı kahramanlarımızı, aziz şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygı ile anarken noktayı Nazım HİKMET ile koyuyoruz:
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim…
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim…
[Nazım Hikmet RAN]
Türkiye’de rahmetli Turgut ÖZAL’ın başlattığı savunma sanayimiz ile Dünya barışına verdiği katkıyı her geçen gün arttırmakta, son yirmi yılda geçirdiği devrim niteliğindeki atılımlar ile dışa bağımlılığı %20’ye indirmeyi başarmış, ilk yerli ve milli uçaksavarı olarak bilinen CANİK M2 QCB 12.7 mm ağır makineli tüfeğinin üretimi gurur duyduğumuz büyük bir başarıdır. Zira bu uçaksavarı Dünya’da üretebilen dördüncü ülke olduk.
Türk Devletini bu gün ayakta tutan tarihin her sayfasında olduğu gibi, bu Milleti bu güne taşıyan, milli benliği şuuru ve ortak kimliğidir.
Milli benliği oluşmamış devletlerin yakın tarihteki örnekleri Irak, Suriye ve Afganistan’dır. Türk’ün yıkılmaz kalesinin surları kimlik ve haysiyeti ile örülüdür.
Türkiye’yi bir arada tutacak toplam çıktıyı arttıracak bu arada kimsenin boyunduruğu altında kalmadan yaşamak için ödenen bedeli hatırlatacak Türkiye’nin kuruluş felsefesinde ATATÜRK’ün Büyük Taarruz’dan önce Meclisteki yapmış olduğu nutuklarında da saklıdır.
Mustafa Kemal ATATÜRK komutasındaki Türk Ordusunun 26 Ağustos 1922’de başlayıp 30 Ağustos 1922 Zaferi ile sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Dünya’nın gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarih sayfalarında yer almıştır.
Artık her alanda yeni zaferlere imza atma sırası bizlerde. Hep birlikte nice zafer bayramlarına.
BU VATAN KİMİN?
Bu vatan toprağın kara bağrında,
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda,
Kendini tarihe verenlerindir.
Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutlarda gaza bayraklarından,
Alnına ışıklar vuranlarındır.
Ardına bakmadan yollara düşen,
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan,
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.
İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.
Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.
Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil,
Topun namlusundan görenlerindir…
[Orhan Şaik GÖKYAY]
Sağlıcakla kalın.