RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

İnsan niteliği

Yesevi Dergisinin 277. sayısında Avukat Özcan Pehlivanoğlu ‘İnsan Meselemiz’ başlığıyla bir yazı yazmış. Başından sonuna paylaştığım düşünceleri ifade ediyor.

Anne, aile ocağı, sokak, okul, asker ocağı, iş hayatı, eğitim hayatı ve ibadethanelerde insanların eğitildiğini, ama eğitilemediğini, onlara nitelik kazandırılamadığını anlatıyor.

Bilge Kağan’dan Mustafa Kemal’e kadar beyni olanların söylediklerinin beceriksiz, nizamın içinde  yetişmiş yöneticilerce heba edildiğini anlatıyor Pehlivanoğlu.

 

Xxxx

 

İnsan niteliği düşük. Onlara hayatın hiçbir alanında nitelik kazandırılamıyor. Zaten bu niteliksizliğin farkına varanların da yapacak bir şeyi yok. Mevcut hayat nizamı farkına varanları çaresiz bırakmaktadır.

Kibarlık ve nezaket önemli niteliklerdir. Acaba bu nitelikler sonradan kazanılır mı, yoksa yaratılıştan mı getirilir?

Ailede, sokakta, iş hayatında, okulda, askerlikte, annelik özelliği veren doğumlarda erkekler ve kadınlar çok şey öğrenir.

Eğitim, resmi dairede devlet yönetme mevzuatı çalışanları eğitiyor. Ama onlara nezaket ve kibarlık kazandırmıyor.

 

Xxxx

 

Taşralılık, köylülük kendi alanında çok değerlidir. Ama şehir hayatına taşındığında kabalık olarak kendini gösterir.

Bir olayla meseleyi anlatmaya çalışayım.

Abdullah Işıklar’ın hatıralarını toparlayıp bir kitap yaptık. Bu kitabın tanıtımı  ve mali desteği bulunduğu için dostlarıma bizzat hatıra sahibine imzalatarak gönderdim. Kitabı yayına hazırlayan benim ama, hatıra sahibi yaşadığı için bizzat ona imzalattım. Ama kitabı kendilerine benim gönderdiğimi biliyorlar. Çünki Abdullah Işıklar ile bizatihi tanışmıyorlar.

Kitap gönderdiğim dostlarımın hepsi de eğitimli insanlar. Toplumda mevki sahibiler. Bir kültür sanat derneğinin başkanı, bir gazeteci derneğinin genel sekreteri, bir yayınevinin sahibesi ve sahibeleri, bir edebiyat öğretmeni. Bilgisayar mühendisleri, büyük büyük makamlarda bulunmuş, devlet umuru görmüş insanlar.  Ama hepsi de taşralı.

 

Xxxx

 

Olmuyor. Taşralı insan hangi mevkilerde bulunursa bulunsun, ne kadar nitelikli eğitim almış olursa olsun taşralı kabalığından kurtulup, şehirli nezaketini, kibarlığını kendisine nitelik olarak kazanamıyor.

Kitap gönderdiğim insanlardan ne beklenirdi?

Bir telefon açmaları, ‘Recep bey bir kitap yazıp yayınlamışsın, nezaket gösterip bana da göndermişsin. Teşekkür ederim. Tebrik ederim. Yeni kitaplarınızı beklerim’ demesi kibarlık ve nezaket olurdu. Ama hiç birinden böyle bir telefon almadım.

Avukat Özcan Pehlivanoğlu yerden göğe kadar haklı. İnsan meselemiz var. İnsanımızın niteliksizliği meselemiz var.

 

Xxxx

Bir de şu var.

Kendilerinin hep aranıp sorulacak kişiler olduklarını sanıyorlar. Kendileri kimseyi arayıp sormuyorlar. Neden, çünki onlar taşralı. Nezaket şudur. Sizi birisi arayıp-soruyorsa siz de onu arayıp sormalısınız.

Meşhur bir deyimimiz var. Birisi Allah için size bir adım geliyorsa, siz ona üç adım gitmelisiniz.

Nitelikli eğitim kurumlarında bir şey öğrenememiş, özümseyememiş insanlarımız dinden de, ibadethanelerden de bir nitelik kazanamıyorlar.

İstanbul’da, şehirde taşralı kabalığı ile yaşayanlara yuh olsun.

<