İnsanlığın Yüz Karası Olaylar Batı’nın Köle Ticareti Ve Tehcir
Kirsten Lyllof, mültecilere kamplarda Danimarkalı doktorlar tarafından bilinçli olarak tıbbi müdahale yapılmamasından dolayı, binlercesinin dönemin basit ve çaresi olan hastalıklardan kırıldığını, Alman mültecilerle ilgili yaptığı bir araştırmanın sonucu olarak 1999 yılında kamuoyuna açıkladı. Danimarka televizyonunun, Ocak 2003’te konuyla ilgili olarak yaptığı belgesel bir programda, bu kapalı mülteci kamplarında ölenlerin, daha sonra toplu şekilde aynı mezarlığa gömüldüğü ortaya çıkarıldı. Araştırma belgelerine göre, Danimarkalı doktorlar bile, Alman düşmanlığı gösteren bir kısım sıradan Danimarkalılar gibi davranmışlardı. Öyle ki, doktorlar ihtiyacı olan her insana yardım edeceklerine ilişkin yaptıkları doktorluk yeminlerini, mültecilere yardım konusunda bilerek unutmuşlardı. 1945 yılında Alman mülteciler, insanlıkla alakası olmayan bir davranışla her yönden o kadar çok izole edilmişlerdi ki, bilinçli olarak Danimarkalılar tarafından dış dünyayla tamamen ilişkileri kesilmişti. O dönemden hayatta kalan mülteciler, bu insanlık dışı baskıyı, yıllar sonra şu şekilde değerlendiriyorlardı: ‘Bize, savaş esirlerine veya hapishanede bulunan herhangi bir mahkuma bile tanınan haberleşme olanağı verilmiyordu. Dışarıya ne bir mektup gönderebiliyorduk ne de dışardan bir mektup alabiliyordu. Bu bize karşı yapılan ve o kadar rafine bir şekilde uygulanan insafsız ve acımasız muameleydi ki, akrabalarımızdan veya bizi araştıran dostlarımızdan ne biz bir haber alabiliyorduk, ne de onlar bizden. Hepimiz sanki bilinçli olarak bir belirsizlik içerisinde yaşamaya zorlanmıştık’ diyerek durumlarının ne kadar vahim olduğunu anlatıyorlardı.
Danimarka’nın, Alman mültecilere karşı bu tutumu yıllar sonra Danimarka’nın en çok satan günlük gazetesi politiken’de şok edici ve insanlık dışı olarak tanımlanıyordu. Danimarka’nın bir başka ve saygın günlük gazetesi Information’ın genel yayın yönetmeni, Per Möller de 10 Ocak 1947’de konuya ilişkin yazısında, “.. mültecilerin tamamen izole edildiği bu kampların işleyişinde hiçbir hukuki ve insani veçhe yoktu’ diyordu. Aynı şekilde, Danimarkalı Hristiyanların gazetesi olan Kristelig Dagblad da, Danimarka’nın Alman mültecilere karşı aldığı bu insafsızca tutumun karanlıkta kalmamasını istiyor ve konunun Kirsten Lylloff tarafından açığa çıkarılmasının, Danimarkalıların kendi yakın tarihlerini tanımaları açısından çok yararlı olacağını belirtiyordu. Danimarka’nın günlük muhafazakar eğilimli gazetelerinden Berlinske Aftenavis’de ise, 25 Ağustos 1945’de Karl Nielsen’ni imzasıyla çıkan bir yorumda şöyle deniliyordu: ‘… Bizim İkinci Dünya Savaşından sonraki yakın tarihimizle ilgili araştırma yapacak tarihçiler, araştırmalarında, biz Danimarkalıların ne kadar içten gelen bir şekilde insani yardım esirgediğini gördükleri zaman gözlerine inanamayacaklar’ diyerek yorgun, aç ve çaresiz Alman mültecilerine yapılan bu insanlık dışı muameleyi gözler önüne seriyordu.
(Devam edecek)