MÜJGAN SUVER

MÜJGAN SUVER

İnsanlık nereye koşuyor?

lmanya’nın Bremen şehrinde, aşırı sağcı, mülteci ve yabancı karşıtı olan "AfD-Almanya için Alternatif Parti"sinin, 66 yaşındaki milletvekili Frank Magnitz, kimliği tespit edilemeyen kişiler tarafından saldırıya uğradı.

AfD, gecen yıl ilk kez 94 sandalyeyle federal parlamento Bundestag'a girmişti. Partinin ayrıca tüm eyalet meclislerinde temsilcileri bulunuyor.

AfD yetkilileri, Magnitz'in Bremen’deki bir sanat galerisinde verilen yeni yıl resepsiyonundan dönerken, sokakta üç maskeli zanlının saldırısına uğradığını, tahta sopalarla arkadan vurulup yere düşürüldüğünü ve bilincini kaybedene kadar başına sopalarla vurulup tekmelendiğini söyledi.

Bu olayda her ne kadar basından okuduğumuz haberlerle, parti ve polisin açıklamalarındaki bazı noktalarda tutarsızlıklar olsa da, benim esas üstünde durduğum konu, Avrupa’nın merkezi sayılan Almanya gibi bir ülkede bile şiddet yanlısı diyebileceğimiz bir partinin milletvekilinin de şiddete uğrayabileceği gerçeğine dikkat çekmektir.

Şiddetin nedeni politik, hırsızlık ya da intikam motifli olabilir mi? Olabilir tabii ki. Bunların hepsi ihtimal dahilinde.

Nitekim Magnitz de kendi ifadesinde bu ihtimallerden bahsetti ve "Laye-Alama Conde'yi unutmayanlar inisiyatifine mensup kişilerin çevresinden olabilir" dedi.

Laye-Alama Conde, bundan 14 yıl önce, Bremen polisinin gözaltında bulunurken, şüpheli bir şekilde ölen bir sığınmacıydı. Polisin saldırısına uğrayıp tutuklandığı yer, tam da AfD Milletvekili Magnitz'in saldırıya uğradığı yerin çok yakınlarındaydı!..

Almanya’da siyasetçilere yönelik artan saldırı ve şiddet toplumu derinden düşündürüyor. Böyle olaylar karşısında, şiddet nereden gelirse gelsin, nedeni ne olursa olsun görüldüğü yerde kınanmalı ve cezalandırılmalıdır, diyemediğimiz sürece de düşündürmeye devam edecektir. Bugün "Oh olsun!" diyenler bilsinler ki şiddet döner dolaşır, bir gün kendilerini de vurur.

Bunlar ve buna benzer olaylar bize gösteriyor ki, siyasette yükselen popülizmle birlikte, sadece toplumda bireylere yönelik şiddet değil, siyasetçilere yönelik şiddet de gittikçe artmaktadır. Şiddeti merkezine alan insan, en çok da kendine zarar veriyor. Şiddet eken şiddet biçiyor ve zaman şiddetin başrolde olacağı zamanlara doğru süratle ilerliyor.

Popülizm ve şiddet, okulda, evde, sokakta, işyerinde, ekranlarda, sosyal-medyada kısaca her yerde.

Şiddetin yalnız insanların değil, topluma örnek olması gereken yöneticilerin de içine işlediğini gözlemlemek için, gazete haberlerine göz atmanız yeterli.

Kendimizle yüzleşme zamanı geldi, belki de geçiyor. Şefkatimizi, merhametimizi, sevgimizi kaybettik. İnsanlık nereye koşuyor?!

<