İŞ ADAMLARIMIZ MARKALAŞIYOR..
Dünyanın her yerinde vatandaşın güvencesi devlettir.
Milletimiz çalışmakla, üretmekle, dışarıya satmakla kalkınır.
Borçla gelen refahın sonunu enflasyon ve faizler kemirir.
Dünyanın her yerinde koronavirüse karşı ölüm-kalım mücadelesi verilmektedir. Virüsle başlayan süreç, ekonomilerde de katlanılmaz gedikler açmış bulunmaktadır. Ülkemizle olan ticari ilişkilerden kârlı çıkan pek çok devletler bulunmaktadır. Bunu kanıtlayan ihracatçı firmaların bu yılki getirileri olumlu rakamlarla ifade edilmektedir. Demek ki dış ticaretteki avantajlar henüz kaybedilmiş değildir.
Fırsatçı sermaye elini taşın altına koymaktan kaçınırsa ortaya mayınlanmış ekonomiler çıkar. Tuzakçı dış güçler, Türkiye’yi dolar oyunlarının içine çekebilmek yarışını bıkmadan sürdürmektedir.
Bunun zehirli sonucu ne olabilir?
Geçmişin hükümetlerinde sıcak para destekli kur politikalarına geçildiğinde ithalata bağımlılık ortaya çıkmıştı. Vatandaşta aşırı tüketim tutkusu gelişmişti.
Türkiye’nin ekonomik varlığını kemiren Covid-19 salgınının önünü tıkamak için verilen mücadelede sektörel faaliyetler de büyük tıkanmalar görülmektedir.
Piyasalarımıza güven aşılanması konusu “aciliyet” gerektiren bir duruma girmiştir. Ekonominin çıpasının yükseltilmesi için faizlerin aşağıya çekilmesine itibar ediliyor.
“Para yasayla korunmaz. Ekonomiyle korunur.”
Türkiye’nin dolar oyunlarının içine sokulduğu yılların özetini veren yukarıdaki cümle, Turgut Özal’a aittir. Paramızın yurt dışına çıkmış ve girişleri, ilk kez Özel zamanında serbest bırakılmıştı. Dış ülkelerden gelen paraların, faiz kazanıp kaçan yabancı para olmaması için kırılgan bir ekonomi yaratılmadı. Yatırıma girmeyen sıcak paranın üretim ve istihdam yaratılmasını istedi. İhraçatçıya kazandığı paranın hakiki Türk lirası değerini verdi. Güven ortamı yarattı.
Ekonomimiz yeni korunma sistemlerinin içine çekilmek istenirken son açıklamalardan ihracatçı firmaların, büyük döviz getirilerin kapasını açtıklarını öğreniyoruz.
Bölge ülkeleriyle doğuya ve batıya yayılan girişimci müteahhitlerimizle ihracatçılarımıza “ekonominin elçileri” gözüyle bakalım.
Girişimcilik ruhu bambaşkadır. Kendi kanatlarına güvenen iş adamlarımız “arı gibi” uçmasının biliyorlar. Akıllı ve yetenekli bir millet olmanın tek sermayesi cesarettir.
Acil ve yaşamsal sorunların başında, topallayan ekonominin koltuk değneklerinden kurtarılması gelmelidir.
Yeni düzenlemeler yapılırken şu ekonomik kurala dikkat edilmelidir:
“Sermaye sertlik karşısında ürkektir.”
Hükümet ekonomiyi düzeltmek için teşvik paketleri yayınlamaktadır.
Bir milletin yükselişini mali disiplin ve kurallar hazırlar.
O halde yapılacak ilk iş, siyasi çekişmeleri bir kenara bırakarak tarihlimizin akışına yepyeni bir yön kazandırılmalıdır.
Tuzakçı dış güçlere rağmen iş adamlarımız markalaşıyor.
İhracattan getiri rakamları, virüs daralttığı soluklarımızı bir ölçüde ferahlatmış oluyor..