SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİ İÇYÜZÜ / DEVLET İSTİHBARATINDA POTTANSİYEL KURYELER..

Önceki yazımızda, Sultan 3’ncü Mustafa döneminde, gök bilimine göre tasarlanan ilk büyük istihbarat örgütünün gücünün sadece bir bölümünü açıklamıştım.
Devletimizin istihbaratındaki kritik gelişim dönemlerinde hangi yöntemlerle başarılar elde edildiğinin bilinmesinde yarar görüyorum.
Astroloji ilmine göre politikalar izleyen 3. Mustafa, Osmanlı devletinin ilk büyük istihbarat örgütünü kurarken düşüncelerini etrafından gizliyordu. 
Padişah, gök cisimlerinin değişik yönlere, burçlara doğru izlenebilecek hatlar çizmesiyle insan psikolojisinde de değişimler yaşanabileceğini düşünüyordu.
Her hafıza, farklı bilgilerle ilişkilendirildiğinde, hafızası boş kişiler, kolayca aklın dışına itilebilirlerdi.
Padişah, içeriksiz beyinleri, fitne ve fesat illetine yakıştıran şeylerin ayırt edileceğini mümkün görüyordu. Gökte anlamsız kümeleşen yıldızlar, daha etkili bir cisme, takıldığında dünyanın çevresinden uzaklaşıyordu. Kör böcekler gibi hedef tespit edemeden toslarlardı.
Yeniçeriler içinde “dönmeler, masonlar, çapulcular yuvalanmıştı.”
Şer güçlerini ordunun içinden kazıma görevi “Devlet-i Aliy-e” istihbaratçılarına verilmiştir.
Bu örgütün başına padişahın iradesiyle “Şefik Gençağa” isminde Eğin’li genç bir subay getirilmişti.
Sultan Mustafa, yeni örgütün komutanına “İrade-i Şahanesini” şöyle bildirir:
“İnsanların mantığını değil, hissi kalbe vukunu (içgüdüsünü) kullan. Her oyunu oynamasını bilesiniz.. Gaflet-i bertaraf edecek hainler misliyle ezileki, fitne ve fesat yuvaları dağıta..”
Sultan Mustafa’nın bu öğütünden sonra “Devlet-i Aliy-e istihbaratçıları’nın başındaki Şefik Gençağa, ise “Ahi’lik Kolluk Kuvvetlerini” hazırlamakla başladı. Bilgiler üç ana bölümde toplanıyor, pramit bir sisteme bağlanıyordu. Devleti yönetenlere “Emri takip” usulü getirilmişti. Ahi’lik kurallarıyla hareket ediliyordu. Osmanlı sınırları içinde yüzlerce İngiliz casusu, şer cepheleri kuruyordu.
Düzenin sağlanmasında Ahi teşkilatına bağlı semt ve mahalle esnafı “anlık istihbaratlar” toplanmasında kolluk görevlilerine yardımcı oluyorlardı. Yiğit, cesur, yürekli ve güvenilir insanlar esnaf arasında daha yaygındı.
Selçuklu’lar döneminden devreden esnaf nitelikli kişilerin asli meziyetlerini, daha sonra kendi teşkilatında revize eden düzen adamı Ahi Evran, karakter yapılanmasına önem vermiştir.
Ahi Evran’ın prensipleri, öyküleri, nasihatları, asırlarca rehber bilgilerle doludur.
Bunun önemini toplumumuzda tekrar geliştirmek isteyen Sayın Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez, etkisi büyük bu akıl kutusunun açtı: 
“Esnaf gerektiğinde askerdir, alperendir, polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir..” diyerek gazetelere yansıyan şu açıklamayı yaptı:
“Esnaf ve sanatkârın ticaret yapan, alan-satan, sırf ekonomik faaliyette bulunan insan demek olmadığını belirteyim.
Bizim medeniyetimizde milli ve gelişme ruhumuzda esnaf ve sanatkâr gerektiğinde askerdir, alperendir, gerektiğinde vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir, gerektiğinde adaleti sağlayan hakimdir, hakemdir. Onlar mahallenin eminidir,  ağabeyidir, bekçisidir.”
Cumhurbaşkanının, o dönemlerde toplumu bu düşüncelere odaklamak istemesinin gerekliliği, 15 temmuz olaylarından sonra daha sağlıklı anlaşılmış oldu.
O günlerde bir kavram karmaşası yaşandığı için açıklamaları belirsiz kalmıştı.
Beyinin içinde lekeler yer etmişse yıkanmakla çıkarılamaz. Vicdanla temizlenir. Ruhu tükenmiş bir nesil milli birliği bozar.
NOT. Üçüncü yazımızda üçüncü Mustafa’nın İstihbaratçılarını, 15 Temmuz olaylarına göre yorumlayacağız)

 

<