İsimler ve akımlar arasında telef oluyoruz
İnsan-evren ve Allah. Hayatı yaşarken öğreniyor kişiler. Dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşanıyor. Görüşler-karşı görüşler birbiriyle çelişiyor, çatışıyor. Kan akıyor, insan ölüyor. Aileler dağılıyor, açlar, öksüzler, yetimler, kimsesizler, zavallılar üretiliyor.
İnsanlar mutlu olsunlar, saadet içinde yaşasınlar diye Allah onlara nebiler, rasuller göndermiş, sahifeler, kitaplar göndermiş, akıl etsinler diye onlara mucizeler gösterilmiş ve gösterilmeye devam ediyor. Yine de insanlar birbirinin kanını içerek hayatı sürdürmeye devam ediyor.
xxxx
İlahi tarifler, tanımlar, tavsiyeler, emirler ve yasaklar yetmezmiş gibi ahlak adı verilen bir nizam da geliştirilmiş. Ahlakın İlahi kitaplardan, peygamber hayatlarından kaynaklananı olduğu gibi tamamen beşeri vicdanlardan kaynaklananı da var. Buna rağmen din de ahlak da bir tarafa bırakılmış insan kendi nizamlarını tesis ederek isimlendirmiş. Kapitalizm denilmiş, komünizm denilmiş. Firavunluk, Nemrutluk denilmiş. Batı dillerinde izm, cilik ekiyle dilimizde karşılanıyor. Kimi kapitalci, kimi komüncü olmuşlar. Gücü eline geçiren kendi kurallarını koymuş ve vaaz etmiş insanlara. Hammurabi kanunları gibi kişi adıyla anılan nizamlar kurulmuş.
Siyasi öbekler, kitleleşmeler icat edilmiş. İnsanları yönetmek için farklı ilkeler etrafında yönetim biçimleri, nizamları geliştirilmiş. Yönetime gelmeden başka ilkelere bağlı yaşayanlar, yönetime geldikten sonra, anında başka ilkelere uyarak yaşamışlar.
Xxxx
Demokrasi, seçim, sandık, parlamenter nizam, senatör, millet mebusu demişler ama her defasında yönetenler kendi iktidarlarını sürdürmeyi hedeflemişlerdir.
Xxxx
İnsan özgür olsa, vicdanlarıyla sınırlansa, dini yaşamak için kabul etseler, başkalarına anlatmak, dayatmak için değil. Ahlakı güzel huy olarak algılasa, cömert olsa, namuslu olsa, merhametli olsa, şefkatli olsa. Başkalarının mutluluğundan mutlu olsa insan. Başka insanların hayatını kolaylaştırmaktan haz duysa. Yapmayı sevse insan. Temizlemeyi, aydınlatmayı, parlatmayı sevse insan. İnsan kazanmak hırsından kurtulsa, ihtiyaçtan fazlasının bir işe yaramadığını bilse, fazla malın sadece bekçilik yapmak olduğunu anlasa. İnsan haysiyetine uygun yaşamak arzu edilse. Yalanın eninde sonunda söyleyen için utanç kaynağı olması bilinse. Ah hayat. İnsan keşke insan olsa.
Xxxx
Adam seçimde aday oluyor. Siyasi tabelası olan dükkeanlardan birine baş vuruyor, giriş ücretini yatırıyor. Her an Allah’a yalvarıyor. Keşke seçilsem, kazansam diye. Siyasi dükkeanın sahibine iltifatlar ediyor. Ona bağlılıklarını ifade ediyor. Bir resmi varsa onunla, onu sanal medyada paylaşıyor. Karşılaştığı her tanıdığına aday olduğunu, oy vermesini istiyor. Onlara güler yüz gösterip ellerini sıkıyor. Hatta samimiyeti aşıp onları öpüyor. Hatta öptüğü insan sayısıyla övünerek basında haber oluyorlar. Sonra seçiliyor. Milletvekili oluyor. O andan itibaren elini sıktığı, öptüğü insanlar artık ona ulaşamıyor. Caddede yürürken adımlarını yere sert vuruyor. Kafaları yukarılara dikilmiş yürüyor. Mahalleye, kahveye geldiğinde herkesin esas duruşa geçmesini bekliyor. Saygı bekliyor. Daha düne kadar millete yaranmak için taklalar atıyordun, Her an Allah’a yalvarıyordun. Seçilince ne oldu sana?.
Xxxx
Ey insan seçilsen de öleceksin- seçilmesen de. Bir dine, ahlaka, siyasi öbeğe dahil olsan da öleceksin, olmasan da. Yöneten olsan da yönetilen olsan da öleceksin. Ölümü öldürmek mümkün olmadı, olmayacak. Ölüm varsa yaptığın her numara, desise, hile boşuna. Kazandığın her şeyi ihtiyacın kadar kullanabilirsin, arzuların kadar değil. Hepsi burada kalacak ve bıraktıkların birbirinin boğazına sarılacak. Miras helaldir ama mirastan nasiplenenlerin mutlu olduğuna çok şahit olunmadı.
Xxxx
İnsan-Evren-Allah. İnsan evreni ve Allah’ı okumalı, anlamalı, düşünmeli. En çok da kendini okumalı. Hayatın başladığını ve bittiğini unutmamalı. Tarihe ilklerin adamı olarak geçse de insan, yine de ölecek. Öldükten sonra tarihte isim olarak kalmanın bir değeri yok. İlklerin adamı olacağım diye mihraba defi hacet etmek doğru bir hal olamaz.