SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / AYAKÜSTÜ YOL İLTİFATLARI..

Ülkemizde giderek yaygınlaşan bir “iltifat” türünün moral değerlerimizi keyiflendirdiğine şahit olunuyor. Birileri, yaşınızdan daha genç göründüğünüzü söylediği zaman gururlanır, sevinirseniz, bu iltifatı karşılıksız bırakmazsınız. Eğer aynı yaşlara yakınsanız, karşınızdakini de alımlı olduğuna inandırmak istersiniz.

Yaşlı insanları şatafatlı sözlerle inandırıcı havaya sokmak hoş olmasa da,

“Nasılsınız?” sorusu, daha makul bir ifade şeklidir. Çünkü, yaşın göze çarpan kusurlarını iltifatlarla giderebilirsiniz ama, yaşlılar hastalıklardan daha çok söz edilmesini beklerler. Sıkıntılarına, cildindeki kırışıklıklara, saçının dökülmesine, ağrılarına, sızılarına dair yeni bir dinleyici bulmayı fazlasıyla önemserler.

Yol üstü sohbetlerinde ilgi duyulan konular bunlar olmaktadır.

Güncel konuların başında bunlar gelmektedir.

Kadınlarda yol üstü sohbetleri, insanları bedensel işlevlerini kontrol etmesine yarar. Eğer bir çok şeyi unutuyor ve düşünemiyorsanız, birisinin;

“Boş ver.. Hayatının tadını çıkarmaya bak.” Sözünün size ne derece yararı dokunur? Kalabalık bir caddede yürürken birden önünüze çıkan yıllanmış bir arkadaşınızla dertleşmeye vakit bulabilir misiniz? Merhaba diyeceğiniz, el sıkışacağınız bir tanıdığınıza, işitme, ya da görme zorlukları çektiğinizi söylerseniz, size vereceği öğütler ne olabilir ki?

Elli yaşın üstünde bir insan, günlük yaşamını nasıl sürdürmelidir?

İnsanlar, yaşam sonuçlarının önceden bilinmemesi yüzünden “unutkanlığı” bir hastalık kabul etmeden yola çıkarlar. Zararlı bir sonuçla karşılaştığında da yaşını bahane ederek, gözlük camlarının kirini temizlemediklerinden dem vururlar.

Bir yaşam yazarı olarak bazı konuları alışılmışın dışında anlatmak istiyoruz. Belki de, anlatımımızı; kulağını tersinden göstererek, fikirleri uzattığımızı düşünebilirsiniz. Unutmayalım ki, hayat tecrübeleri uzun yollarda kazanılır. Yaşlılık sorunları diye bilinen dertler, kendiliğinden ortaya çıkmaz. Hepimiz bu sorunlarla boğuşa boğuşa, birgün yaşlılık noktasına vardığımızı hatırlasakta  gene inanmayız.

“Hangimiz yaşlanmayı isteriz?”

Tüm söylemek istediğimiz; yaşlıların, yaşlandıklarının farkında olmamaları. Artık, dünyanın da yaşlandığını unutmayın.. Uzun süredir görmediğiniz bir dostla yolda karşılaşırsanız, ayaküstü birkaç dakika sohbetlerinizde sakın sağlık sorunlarınızdan bahsetmeyin. Hastalıklarınızı unutun. Yaşlanmak, günlük üzüntüleri düşünerek yaşamaktan daha iyidir.

Asırlardır silahlarla delik deşik edilen bir dünya coğrafyasının o güzelim kaşlarının, gözlerinin, burnunun, ağzının, taze bedeninin yaşlandığına dair bir sıkıntısı görülmüyor.

Dünyanın çürüyen bedenine nakledilen yeni bir organ bulununcaya kadar yaşamınızı uzatmaya bakın.

Yaşlandıklarında, kendilerine daha genç bir yaşam arayışına geçenler vasiyetnamelerine şöyle bir not ilave edebilirler;

“Yaşlılığı düşünmeni en iyi dönemi genç yaşlardır.”

SON ÇARE

Yaşlı bir kadın hastanede doktoruna yalvardı:

“Yaşamak istiyorum!.”

Doktor, gerçeği fazla saklamadığı için kadını umutlandırmak istemedi:

“Hastalığınız şifasız! Son arzunuz veya görmek istediğiniz biri varsa çağırayım mı?

Kadın iniltiyle konuştu:

“İsterim!. Hem de çok çabuk isterim!..”

Doktor sordu:

“Peki kimi çağıralım?”

Bir başka doktoru çağırın..”

BİR SÖZ: “Hiçbir şey, yıllarımız kadar çabuk geçmez.” (Ovidius)

<