SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / BAHAR MANGALLARI..

Bahar gelince, hep o eski şarkı kulaklarımızda olmalı:
“Bir bahar sabahı güneşle uyandın mı hiç.. Çılgın gibi koşarak kırlara uzandın mı hiç?..”
Güzel bir makam, güzel bir sesle nağmeleşince, kabaran duygularınız sizleri kırların kucağına iter. Yüreğinizi tümüyle kırlara bağlar, bahara sevdalanırsınız. Gözleriniz, baharın büyüsüyle kırların renklerini süzer..
Mangallar, piknik yerlerine kurulunca, kömürler istif edilince, tutuşturucu çıralar yerleştirilince, ızgaraların üzerine etler, köfteler, sucuklar sıralanınca.. Buna domatesler, yeşil biberler ve patlıcanlar da ilave edilir..
Asıl doyumsuz keyif bundan sonra başlar. Mangallardan tüten ızgara kokuları, solunan havaya karışınca mideye giden bir lezzet yolu açılır.. Yemek faslından sonra mangalların közleri üzerinde çaylar demlenir. Midelerini aşırı doldurup sıkıntı hissedenler de çocuklarla top oynayarak yediklerini eritmeye çalışırlar.
Piknik alanları, mevsim gereğince hıncahınç olduğu için insanları burada birleştiren tek şey “Mangal Keyfi” tutkusu olmaktadır. Günlük yaşamlarında sorunların ve sorumlulukların bezgini haline gelenlerin ruhlarını tedavi yerleri “Kır Mangalları”dır. Bu ifade bazılarına ters gelebilir. Şayet acılar, sıkıntılar bir yürekte katmerleşmişse yaşam bulanıklaşır. İnsanda sevecen ve ılımlı duygular kaybolur. Kendilerini endişe içinde hissederler. Her alanda kusursuzluk arayışına kapılırlar. Başka birinin yaşam biçimini yadırgarlar.
İnsanı mevcut durumundan daha iyi hale getirmenin yolu “mükemmellik” anlayışı olmalıdır. Kendi yargılarımızın dozunu tayin edebilirsek her şey pekala “güzel” gidebilir.
Her şey sanki dünyanın sonuymuş gibi göründüğü zaman rahatlayıp gevşemeyi unuturuz. Endişelerimizin ve iç mücadelemizin başlıca nedeni hep aklımızdan kaynaklanır.Akıl, insanı mükemmelin üstüne taşımak ister. Zihnimiz açık ve huzurlu değilse, yolu tıkanan akıl, sizi stresle tanıştırır. Hayata bağlanma ve dayanma gücünüz kalmaz.
Bu anlarda “Gönül Gözlerinizi” hemen devreye sokabilirseniz, baharın uyanışındaki kerametlere, teşekkür sunmayı alışkanlık haline getirirsiniz.
Kısacası, hayatımızda kaybettiklerimiz, kaçan fırsatlar, sevgiler, aşklar ve  üzüntüler kırların “mucize” havasında dağılır, gider. Piknik yerleri, hayata tutunma, yeni heyecanlar kazanma, sevgi toplama, hayallere dalma ve kalplere aşk tohumları ekme mekanlarıdır.
Bir İsveç Atasözünde derki:
“Gençliğin güzel bir yüzü, ihtiyarlığın güzel bir ruhu vardır.”
“Bahar Mangalları” başında yaşamanıza bir tadımlık zaman ayırabilirseniz, “İnsan ihtiyar olmaya karar verdiği gün ihtiyarlar..” sözünün haklılığına da inanmış olursunuz.
Piknik alanlarında her duygu ve ruh halinde insanlarla karşılaşabilirsiniz. Hatta, birbirine zıt müziklerle türküler, şarkılar duyabilirsiniz.. Bütün bunlar piknik ortamında kulağınıza hoş seda olarak yansır. Çünkü, o aleme dalınca herkes, sevgi ve kardeşlikle bağdaşmanın güzel duygularını gönüllerine yerleştirirler.
BAHAR MANGALLARI, mutluluk, keder, öfke, bunalım, kıskançlık, hainlik, utanç, aşk ve gururun, tek bir “sevecenlik” duygusunda birleştiğini kanıtlayan, toplum “ilacının” ta kendisidir.
Aman, aman, siz siz olunda, ayağınıza kadar gelen baharı, gelecek zamana bırakmayın. Buna bilgin (P.Jenn)nın gerçekçi bir sözünü katalım:
“Yaşlılar, hayatlarının ancak işe yarayan kısımlarını hesaplasalardı kimbilir ne kadar yaşlı, bugün genç sayılırdı.

 

<