İŞİN İÇYÜZÜ / BİNALİ, TAKSİ ŞOFÖRÜ OLUNCA…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yeni Başbakan seçilen Binali Yıldırım, ülkemizde dikkat çeken bir geleneği oluşturdular.
Taksi duraklarını ziyaret ediyorlar. Şoför esnafının çeşitli dertleriyle ilgileniyorlar. Hatta, durak muhabetlerini bir adım daha ileriye götürebildiler. O da, tebdil-i kıyafetle bizzat direksiyon başına geçip olayları mahallinde incelemek…
Devleti yönetenlerin tebdil-i kıyafetle halkı tanıma geleneği tarihimizde mevcuttur. Belki, şaşırtıcı olacaktır ama, yeni Başbakan Binali Yıldırım’a, birkaç yıl önce ( O dönem Ulaştırma Bakanı idi) önemli bir öneride bulunmuştum. Bakan, bu önerimi olumlu bir yüz ifadesiyle karşılamış ve taksi şoförü olarak halkın arasına girmişti.
Sayın Başbakan Yıldırım’ın Bakanlık dönemlerinden beri halkla sıcak diyalog kurma metodu, çok enteresan öykülerle doludur.
Karayollarımızda her yıl yüzlerce, binlerce kurban veren bir ülkeyiz.
Önceki yazımızda, konunun kanserleşen bütün yanlarını, devlet ve toplum ilişkileri düzeyinde “Ameliyat masasına” yatırmıştım. Karayolu taşımacılığına çağdaş yol projeleriyle büyük katkılar sağlayan Başbakan Binali Yıldırım’ın Ulaştırma Bakanlığı sırasında, trafiğe çözümcü bir “şifre” ürettiğini açıklamıştım.
Anlamlı ve düşündürücü bir slogan ortaya çıkaran Binali Yıldırım: “Yolların kralı yoktur, kuralı vardır..” sözünü sık sık kullanırdı.
Bakanın bu sözünü, çok başlı sorunlarla yüklü trafik için bir kurtuluş “reçetesi” olarak değerlendirilmesinin gerekliliğini ilk yayınlayan ben olmuştum. Gerçekten de bu anlamlı cümle, trafikle ilgili meslek örgütleri ve eğitici çalışmalar yapan kurumlar üzerinde etkili olmuştu. Azgın trafiğe gem vuracak güç birliğini ortak bir akıl etrafında toplayacak şifre bulunmuştu. Ülkemizin trafikteki halini, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali, nüktedan bir ifadeyle belirlemişti.
Burada önemle üzerinde duracağımız bir konuyu daha anlatmalıyım.
Ekonomi Gazeteciler Derneği, yılın belli dönemlerinde Bakanlarla gazetecileri bir araya getiren, karşılıklı görüşme platformları hazırlamaktadır. Tanınmış gazeteci ve derneğin başarılı Başkanı Celal Toprak, bu tür yakın temas programlarıyla sıcak bir ortamda, yöneticilerin bilinmeyen yönlerinin, renkli taraflarıyla anlaşılmasını da kolaylaştırmaktadır.
Aslında, bizim toplumumuz özel bir yapıya sahiptir. Öncelikle, espritüel, şakacı, nükte meraklısı devlet adamlarının ağzından çıkan her söze iştahla sarılır. Halkımız olaylara mizahi tarafından bakar. Milletlerin ulusal karakteri bununla ölçülür. Mizah bizim insanlarımız için eleştiri aracıdır.
Politikalarını akademik kriterlere göre uygulayan siyasi partilerin pek çoğu, seçmenin kafasında yer edecek “halk deyimli” anlamlı sözler üretemedikleri için başarı gösteremiyorlar.
Başbakan Binali Yıldırım, doğduğu yörenin özelliklerini taşıyor. Konuşmalarında asıl fikrini ortaya koymadan önce karşısındakilerinin dikkatini bir noktada yoğunlaştırıyor; esprilerle giriş yapıyor, hal deyimlerini kullanıyor. Herkesi zarif bir nükteyle okşamasını iyi biliyor. Her konuda aktüel ve psikolojik etkinliğini hissettirebiliyor.
İnsanların içgüdülerine hitap ederken, nüktedan davranırsanız, toplum yapımızın “akıl hanesine” daha kolay oturabilirsiniz.
- İşte, sözü dinlenen bir insan olmanın kuralları buradan geçer.
- Lokman Hekim sorar:
“Hastamıza ne yedirelim?”
- O da cevap verir:
“Acı söz yedirmeyin de, ne yese olur…”