İŞİN İÇYÜZÜ / CUMHURİYET'E MUALLİMLE BAŞLADIK..
Kamuoyumuza, ne yazık ki, çok nadiren yansıyan çok değerli fikir ve araştırmacı insanlarımız var.
Türkiye Yazarlar Birliği’nin düzenlediği toplantıda, ülkemizin köklü çınarlarından, dil ve hitabet san’atının efsane isimlerinden Nejat Muallimoğlu, coşkuyla anıldı.
Batılı siyaset kültürünü inceleyen, “Dünyayı Sarsan Konuşmalar” kitabını yazan ve düşünen insanlara “Hazine” isimli eseriyle toplumsal derinlik kazandıran Nejat Muallimoğlu’nu anma konuşmalarını yapan Gazeteci arkadaşımız Engin Köklüçınar, yazarın yaşamını duygulu ifadelerle süsledi.
Dil konusunda devrim nitelikli tahlil ve eleştirileriyle ünlenen yazarın, ölümünden sonra da toplumun önüne sıkça çıkarılmamış olmasından duyduğu üzüntüyü sitemkar bir üslupla anlatan Engin Köklüçınar’ı dinlerken, Atatürk’ün eşsiz dehasını bir defa daha hatırlama fırsatını buldum.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Mecliste Milli Eğitim Bütçesi görüşülürken Atatürk: “Eğitim Bütçesi, Milli Savunma bütçesinin önünde olmalıdır.” demiş ve devamında “askerliği seçmeseydim Muallim olurdum.” İfadesini kullanmıştı.
Bu vizyonu, hangi devlet ve fikir adamında bulabiliyoruz. Şu kesindir ki, toplum yaşantısını ileriye taşıyacak tek şey:
“Okumak, okumak..Öğrenmek..Öğrenmek.”tir.
Engin Köklüçınar’ın “Muallimoğlu”nu anlatışında, öne çıkardığı realist düşünceler bu olmuştur. Kültüre hizmet verenlere gereken değerin esirgendiği, gerçekçi bir anlatışla ortaya konulmuştur. Toplumun bu düzeye getirilmemesinin sıkıntısına “satırbaşları” açılmıştır.
Türk diline, edebiyatına ve bu konudaki fikriyatına büyük hizmetler veren Nejat Muallimoğlu’nu kaç kişi biliyor ve tanıyor?
“Hitabet”, “Hazine” ve “Türkçe Bilen Aranıyor” gibi onlarca kitabın yazarı, değerli eğitimci Nejat Muallimoğlu; hiç olmazsa, Türkçe’nin temelini sarsanların önüne, günde birkaç yüz defa çıkarılmalıdır. Onun tezleri, kelime vurguları ve diyalektik kavramları, seviyeli bir toplumun bilgi hazinesindeki boşluğu doldurmuş olur.
Konuşmacı Engin Köklüçınar ile Yazarlar Birliği’nin değerli yöneticisi, felsefeci Recep Arslan’ın anma gündemine getirdikleri Nejat Muallimoğlu hakkında geniş bilgiler edindik. “Politikada Nükte” eserinin de yayınlanan kitapları arasında olduğu öğrendik.
Toplantıda, batı ile doğu arasındaki kültür açığına temas eden duayen yazar Turgut Fethi ise dünyanın ilk üniversitesinin, Paris’teki ilk tedrisatını, “Güzel konuşma san’atı ve gramer dersleriyle” başlattığını bir bilgi olarak anlattı.
Anlaşılıyor ki, yaşama veda ettikten sonra, yerleri kolay kolay doldurulmayan ünlü fikir adamlarımızı bile hatırlamayı beceremiyoruz. Hiç olmazsa, bu mümtaz kişilerin anılarına ortam hazırlayan “Türkiye Yazarlar Birliği” gibi kuruluşların çatısı altında, bilgilendirme açığımızı kapatabiliyoruz.
Unutmayın ki, çocuk dünyaya gözlerini açtıktan sonra kelimelerle büyür. Ağzından çıkan anne-baba kelimelerinin birbirine bağlanmasıyla güzel Türkçe’nin öğrenilmesinde emekleme dönemine girilir. Gelişme ve öğrenim çağında, Türkçe’nin hitabet ve gramerleriyle aşılanmamış bir gençlik, bilgi toplumundaki yerini alamaz.
Dil ve hitabet ustası eğitimci Nejat Muallimoğlu gibi fikir insanlarının değerli kişiliklerini, toplum önünde, ne kadar sıkça anarsak, onların yollarını izleyecek olanların da sayılarını artırmış oluruz.
Muallimoğlu, doğum ve ölüm tarihi olan (1926-2003) yılları arasında Türkçe’yi dilinden düşürmemiş ve Cumhuriyet’le muallim kişiliğini korumuş bir “hitabet” önderidir.
Konunun aslına inersek, onu da ben hatırlatayım:
“Türkiye Cumhuriyeti, güzel sözler üzerine müessestir. (kuruludur)