SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / GÜNAYDIN DERLERSE..

Devlet işlerini düzenleme ve yürütme ile ilgili uzmanlık alanının yapısını siyaset oluşturur. İyi bir siyasetçi devlet adamlığında daima  kalıcı bir ün bırakıyor. Dünya liderleri için siyasetçi kimliğiyle tarihe mal olmuş pek çok politikacı vardır. Bunların her biri, bir üst akılla donanımlı kimselerdir. Şöyle bir hafızanızı yoklarsanız, bu parlak zekalı liderleri anımsamakta zorluk çekmezsiniz.
Devlet adamı, belirleyici bir etkileyici politikaların insanıdır. Ölçülü hareket ettiği için falsolu sıkıntılara düşmez. Sözlerini tartarak konuşur. En önemlisi vizyon sahibi olduğu için geleceğe ait  iyi hesaplar, denklemler kurar. Sabırlıdır. Dinlerken karşısındakinin içini okur. Gerekli bilgiyi toplarken ürkütücü sorular yöneltmez. Buna dair şu atasözümüzü hatırlatalım: “Fincancı katırlarını ürkütmez”
Günümüzde siyasetin aktörlerine bakınca, “pot üstüne, pot kıranlarla” kamuoyunun kirletildiğine şahit oluyoruz.
“Kaş yapayım derken göz çıkaranlar” siyasetin alanında, adeta  “zıp zıp” oynuyorlar. Siyasete zıtlık bulaştı mı, saçma sapan, anlamsız, gereksiz işler, sivrisinek gibi vızıldamaya başlar..
Halkımız bunun yani sivrisineğin hamlelerine hazırlıklı. Gelenek ve göreneklerine bağlı insanlarımız, “Biz eski toprağız..” diye övünürken, hangi fıkralardan ders çıkarılacağını, yeri geldiğinde, ibretlik sözlere bağlarlar.
İşte, hangi zamana uyarsa uysun bir fıkra..
Doktor, muayene odasında hastasına sorar:
 “Rahatsızlığınızı anlatın bakalım. Şikayetiniz nedir?”
-Gözlerim biri, iki görüyor..
-Hep böyle mi devam ediyor.
-Aynen doktor!.
- Kimbilir, işinizi, çalışma hayatınızı nasıl etkiliyordur?
- Bilakis efendim. Çalıştığım şirket halimden çok memnundur..
- Hayret, hangi şirkette görevlisiniz?
-Elektrik şirketinde çalışıyorum.
Doktor, hayretini gizleyemez:
-    Göreviniz?..”
“Evleri dolaşıp, elektrik saatlerine bakar, sarfiyatları okurum..”
Köylerde, ilçe merkezlerinde, genelde, bütün kahvehanelerde politikacılar konuşur. Koyu sohbetlerin olduğu bu yerler birer değerlendirme merkezidir. Gün görmüş, tecrübeli zevatın diline düşen acemi politikacılara şöyle derler:
“Bu adanlar insana “Günaydın” derse, siz  “Akşam” olduğunu zannederek yatın..”
Bir Hint Atasözüdür:
“Tek gözlü insan, körler arasında Kral yerine geçer..”
Politikanın, politikacıların çok konuşulduğu ortamlar kızıştığında, çok kimse taraf durumuna düşmemek için şeytanca düşüncelere sığınır.
Gene kahve sohbetlerinden birine dönelim. Olay bir kasabada geçiyordu..
Akşama doğru ufuk çizgisinde yusyuvarlak görünen ay konuşuluyordu.
Kahvehanede tartışmalı bir sohbet yaşanıyordu. İki kişi arasında iddia yarışı sürüyordu.
Birincisi göğü göstererek, “Güneşe” bak, diyordu.
Diğeri “ o güneş değil, ay’dır” diye diretiyordu.
Bu münakaşa sürüp giderken yanlarına bir arkadaşları sokuldu. Tartışanlar, “bu gözüken ay’mıdır, güneş midir” diye aynı şeyi ona da sordular.
Etliye, tuzluya karışmamayı huy edilmiş olan adam:
“ Kusura bakmayın arkadaşlar, bilemeyeceğim, dedi. Şehirden şimdi geldim kasabaya..

 

<