SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / İLAÇLANAN YAŞAMLAR..

Her düşünce:
“Şimdi” diye, söze başladığımız anda başlar. Şimdiye odaklanmanın, yaşamın gereği olduğunu hatırlatmakta yarar görüyoruz. Umutsuzca geleceği ararken, “şimdiki güne” takılmamak mümkün olmaz. Herşey “şimdi” sözcüğüyle başlar ve şekilleşir. Herhangi bir konuyu “şimdisiz” sözcüğü olmadan dillendirmek, insanı farklı bakış açılarına sürükler. Resmin tamamını net görmek için gerçek anlamda nicelik araştırması yapılmalıdır.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in, geçtiğimiz ayın sonlarında 38 küresel İlaç Şirketinin temsilcileriyle yaptığı görüşmenin sonuç cümlesi şu olmuştur:
“İleriye Bakmak”
Amerikan İlaç Araştırmaları ve Üreticileri  Derneği ile Avrupa İlaç Sanayii Federasyonu temsilcileriyle basına kapalı olarak yapılan toplantıda, ekonomimizin sektörel faaliyetleri değerlendirilmiştir.
Yıllar boyunca kendi deneyimlerime dayanarak söyleyebilirim ki, memleketimiz, ilaç tüketimi bakımından en ileri düzeydedir.  Vatandaşlarımızın ilaca bağımlılığı, hiçbir ülkede görülmeyecek kadar fazladır. Eczane raflarını incelerseniz şık ambalajlı ilaç kutularının, hastalıklarınız için şifa vereceği umudunu taşırsınız.
Yaşamınızın sağlıklı kalitesini size planlayanlar hekimler değil, bu ilaçları yutturan rantiyeci sektörlerdir. Hastalığınızla ilgili bir organınızdaki enfeksiyon kronik hale gelmişse doktorların seçeneğindeki ilaç türü antibiyotiktir. Her tedaviye  göre ilaç sektöründe üretilmiş çeşitli ham maddeler formüle edilmiştir. Bunların pek çoğu, farklı dozaj değişikliğiyle emsal değerler oluşturan ilaçlardır.
Eczane raflarındaki her ilaç kutusu, her hasta için can kurtarıcılık konusunda umutlarını şaşırtıcı değil, bilakis besleyicidir. Ancak, “Doktorun” belirlediği ilaçlar, hastalıkları düzenleyici ve iyileştirici özelliklere ne oranda sahiptir?
Aylardır televizyonlarımızda tıp otoriteleri tarafından bu konular devamlı tartışılmaktadır. Hastalıkların branşlarına göre, ihtisas yapmış bulunan hekimlerimiz:
“İlaç konusunda yanlış kanıya kapılmayın.” diyorlar.
Sağlık ürünleri konusunda haklı uyarılarda bulunduklarını iddia eden hekimlerimiz, uzmanlık dallarında şaşırtıcı konuşmalar yapıyorlar:
“Şimdiden tezi yok, bırakın o antibiyotik ilacını” diyerek ürkütücü kanıtlar ileri sürüyorlar. Vücut organlarının şeması üzerinde, ilaçların olumsuz etkilerini kanıtlamak, doktorlarımız arasında:
“Bir rol modele, dönüştü.”
Sağlığımızı ilgilendiren ilaçların hangisi yararlı, hangisi geçersiz derseniz, şimdilik bütün bunlar şaşırtıcı sonuçlarla dolu.
İlaç fabrikalarının kazançlarının, silah sektörlerinin doyumsuz zenginliklerini ikiye katlayacak boyutta olduğunu düşünenler var.
Hekimlerimizce; ilaç fabrikalarının “yutturmaca şifalarla “hastaları sömürme düzeni kurdukları, kanıtlanmaya çalışılıyor..
Ülkemizdeki bu şaşırtıcı açıklamaların televizyon ekranlarında devamlı tekrarlanmasının bir yararı oluyor mu? Doktorlar ne öneriyorsa hastalar, reçetelerindeki kayıtlı ilaçları alıp yutuyor..
Ülkemize gelen küresel ilaç firmaların temsilcilerinin niyetlerine bu açıdan bakarsanız, “Yanlış Kapı çalmadıkları” izlemine varırsınız.
Sağlıklı yaşam için vücudun kendi kendini tedavi edebilecek mekanizmalarını gerektiğinde servis gücüne sahip olduğunu öneren hekimlerimize inanalım mı?
Şimdilik en iyisi inanmak.. İnsan sağlığını pazara çıkaranları, bu oyunun takımında tutmazsanız; “gol” atan çıkmaz..
Sözümüz, hayati önemdeki ilaçların inandırıcılığını kırmak için değildir.
İnsanın bir ağzı, iki kulağı vardır:
“Bir söyleyip, iki dinlesin diye..”

 

<