İŞİN İÇYÜZÜ /KADINLAR DALIN UCUNA GİDER..
Her ilin plaka numarası bellidir. Buna bakılmaksızın, o ilin kaç milletvekili çıkaracağı sınırlandırılmıştır.
Milletvekili Genel seçimlerine çok az bir süre kaldı. Aday listelerinden çıkardığımız sonucu göre, bu dönem, kadın milletvekili sayısı yüksek olacak.
Parlamenter yaşama kadınların siyasal katılımları, bir bakıma, “demokrasimizin cilası” sayılmalıdır. Demokrasimiz “bakımlı ellere” geçiyor diye de düşünebiliriz.
Düşünürler “modası geçmeyen” birkaç şeyden birinin kadın olduğunu söylerler. Hanımların özel, düzenli ve modaya alışkın bir yaşam izlemeleri, dikkatlerimizi üzerlerinde toplamayı kolaylaştırır.
O halde, dikkatlerimizin odak noktasındaki kadına gelince, söylenecek pek çok söz vardır.
Türkiye’de kadınların parlemento düzeyinde geniş etkinlik kazanmalarının geniş faydaları görülecektir. Toplumsal eşitlik bağlamında bütüncül bir yapı oluşacaktır. Her iki cinsiyet, ülkenin ortak sorunları üzerinde çözümcü anahtar role sahip olacaktır. Aile içi yönetim mantığına göre, kadınlarımız, erkeklere şekil vermeye daha yatkındırlar.
Tek yol benim yolumdur, diyebilen egolu erkekler, bilmezler ki kadın avucuna aldığı hamuru, çoktan şekillendirmiştir. Erkek egemenliğine dair kadının bulduğu bu formül, birinin diğerine baskısı, hakimiyeti anlamında değildir. Sadece “uyum mekanizmaları”nın işlerliği yönünden yararlı bir yöntemdir.
Bunun örneğini de verelim. Derler ya, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın bulunur. Kadınlar “kurnazlıkta erkeklerden üstündür” sözüne de katılmak istemem. Sorunlarımızın çözümünde dayanışma fikri onlarda daha kuvvetlidir. Sonrunların “parselasyonunu” akılcı hesaplarla düzenlemesini iyi bilirler.
O halde, dünya kadınsız varolamaz. Gelecek onların elindedir.
Şöyle bir bakalım. Mutfak, ev düzeni, giyim, kuşam, çarşı-Pazar, alışveriş işlerimizi onlar ayarlamıyor mu? Ev ve aile düzenimizin bu mimarları, sofralara tat kazandırmak için günü, yoğun eksersizlerle geçirirler.
Hepimiz safraya otururken keyifli bir yemeğin bizi memnun eden tarafını görürüz. Yaşamın bu yüzünde “Yiyen bilmez, doğrayan bilir.” Gerçeği hiçbir vakit akla gelmez..
Kadınlarımızın, bu dönem çoğunlukla milletvekilliğine heveslerini, onların bilge kişiliğine bağlayalım. Seçim meydanları ilk defa kadınlarımızla “Makyajlanmış” olacak. Şunu da önemle belirtmekte yarar görüyorum.
Siyasi partilerin propaganda çalışmalarına katılan aday kadınlarımız, vatandaşın gözünde, “kuyruklu yalanlara” alışık kötü örnek politikacıların ezberlerini bozarak iyi puan toplayabilirler.
HOCA DEMİŞ Kİ…
l Nasreddin Hoca, camide vaaz verirken bakmış ki, cemaatın bir kısmı esniyor, bir kısmı da uyukluyor.
Hoca hemen sözünü değiştirmiş. Demiş ki:
“Bir sabah dışarı çıkmıştım. Akşehir gölünün kenarında su içen dört ayaklı ördekler gördüm.
Dört ayaklı ördek sözünü duyan cemaatın birden gözleri açılmış, Hocayı daha dikkatli dinlemeye başlamışlar.
Hoca, birden lafı değiştirmiş:
-Yahu, demiş. Siz nasıl adamlarsınız. Vaaz verirken uyukluyorsunuz da kuyruklu bir yalan uydurunca gözleriniz dört açılıyor..”
l
Siyasi partilerin listelerinden girecek kadınlarımızın fire vermeden Meclis çatısı altında toplanmasıyla “anlamlı başarılar”da çokça yaşanacaktır. Hanımlarda birbirlerine üstünlük kurma duyguları hiç kaybolmaz.
Bu nedenle denenmiş bir sözü, alıntılamış olalım:
“Bir kadının başarısı, başka bir kadının başarısını hazırlar..”
İşin gerçeği şudur:
“Kadınlar daima dalın ucuna gider. Çünkü meyva oradadır.”