SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ KADİR SOFRASINDA 'MİŞMİŞ' DUASI

Her insanın “Ben küçük iken” diye anlatacağı sayısız öykülerin ilki, herhalde okul dönemlerine rastlayan anılar olmalıdır. O günlerin büyüsüne katıldığımız vakit ilk okula başladığımız günleri unutmayız. Yuvadan, anadan, babadan uzaklaşmanın bir garip yalnızlığına sürüklenen bir küçük yürekler, heyecanlarla dolup taşmıştır.
Sınıflarda öğretmenlerle yadırganan bir ortam yaşanmıştır. Aile ocağıyla öğretmen arasında yabancılaşan çocuklar, küçük dünyalarında, yeni bir sevgi bağı daha oluştuğunu, kendilerine kabul ettirmekte epeyce zorlanmışlardır.
Bu nedenlerle okullara ilk başlayış günleri, çocuklardaki  duyarlığın dorukta yaşandığı bir dönem noktasıdır.
Anne ve babanın üzerinden transfer edilen sevginin kaynağını yaşatacak olan öğretmenlerdir. Minik beyinlere, alfabenin kapısıyla birlikte açılacak olan yeni bir görsel hafızada okul bilinci yer alacaktır.
Çocukların ilk okula başlama dünyaları hep bu hislerle doludur.
Geçmiş yıllarda hayatlarımıza katılan bu dalgaları aşarak geleceğin uzantısında, çocuksu rüyalarımızı geride bıraktık. Zamanların ilerisine düştük. Okul arkadaşlıklarımız, yaşam yolunda kavşaklarla ayrıldı. Tesbih taneleri gibi dağıldık, saçıldık. İleriki yaşamlarda tanınmış ve büyük işler başarmış okul arkadaşlarımızla zamanla ya karşılaştık, ya buluştuk. Sonuçta, okul yaşamlarımıza dair anıları kurcaladık. Geçmiş günleri şakalarla, esprilerle yad ettik. Bazen bu konuları yakın dostluk toplantılarında veya karşılaştığımızda ayak üstü muhabbetlerle süsledik.
Tekrar görüşme dilekleriyle, her birimiz, kendi yaşam köşelerimize çekildik..
Bu okul arkadaşlıklarını ben sırat köprüsüne benzetirim. Hayatımızın anlamı burada gizlidir. Arkadaşlığın sevgi ve saygısına köprü kuramamış pek çok nasır yürekli dostluklar, eritilmiş, tüketilmiştir. Makam, şöhret ve gururunu , hırslı benliklerine, maske olarak kullananları suçlarız.
Aslında her şeyin güzeli, çocukluk günlerimizle bizleri takip eder.. Hayatımızın her döneminde ruhumuzun gıdası olarak benliğimize yerleşir.
Okul arkadaşlıklarının önemini belirtmek için genelleyici örnekler pek çoktur. Dostluğa sadakat sosyal bir kuraldır.
Çocuklar geleceğin umududur. İlk okul dönemlerinden kalan arkadaşlıkları, “boşluk duyguları” içinde barındırmayınız. O, günleri dolu dolu yaşayınız. Yakın dost çevrelerine senede bir gün, anma geleneğini sürdüren tutkulu insanlar da vardır.
Eskiler, bu gibi dostluk tazeleme anlarına “Hoş sohbet Günleri” derlerdi.
Meşhur semtlerin adıyla anılan mekanlarda, edebiyat sohbeti yapan ünlülerin varlıkları tarihe karıştı.
Geçmişin “O güzelim günlerini” anımsatacak bir tarihsel akışı izleyen Malatya’lı iş adamı Kadir Eriş, “Sevdiğimiz her geleneği unuttuk..” dediğimiz vakit, ilk aklımıza gelen kişi oluyor.
Geçmişten beri yaşanmış her güne sadakatle bağlı olduğunu, sevecen dünyasında sık sık gösteriyor. İsimleri, dostluk listesinde yer alan arkadaşlarını ve makamları ne olursa olsun, sevgi bağı kurduğu dostlarını, Taksim parkına bakan görkemli iş merkezinde, geleneksel sofrasında ağırlıyor.. Sonbaharın hüzünleşen bir mevsimini buna ayarlamış.. Malatya’ya özgü yemekleriyle, kurallaştırdığı sade bir  sofrayla, iştah üzerine iştah katıyor.
“Kadr-i Kıymet Sofrasında” anılarla hoş vakitler geçiriyor.
Yıllık yemek faslına katılanlar arasında Bakanlar, Milletvekilleri, Valiler, Belediye Başkanları, Kaymakamlar, Gazeteciler, İş adamları, çeşitli kurumların temsilcileri bulunuyor. “Kadr-i Kıymet Sofrası”nın davetli grubu, haftanın muayyen günlerine göre fasıl fasıl ağırlanıyor.. Hele o fırınlanmış kuru fasulye’nin lezzetini dillerde dolaştıran küp turşusu harika bir şey!.
Turşu’nun sırrını öğrenemiyoruz ama, “Kadir Sofrasında.. Mişmiş duasına katılıyoruz. Malatya’da ünlü kayısılara yöre halkı, Mişmiş diyor..
Mişmiş.. Malatya’lının yüreğindeki sevda.. Sevgi ve Kadirşinaslık duygularının benekli adıdır.
Okullarla ilk defa tanışan Yavru öğrencilerin “zil sesleriyle” geçecek eğitim günleri; çocukluk arkadaşlıklarının gelecekteki önemini vurgulamamızı bize hatırlattı.. Böylece Kadir Eriş’in “Kadirşinas Sofrası” aklımıza gelmiş oldu..

 

<