SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / KAYIP ZAMANIN İZİNDE…

Anılar vardır. Yıllarla beslenir. Seçkin anılar; unutulmaz anıların sandal küreği gibidir. Anılarımızı enginlere döşerseniz, varacağınız seçkin konulara kürekleriniz yön verir.
Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın!.
Şarkısının klasik değeri, musiki severlerin hafızasında hala tazeliği korur.
Mehtap deyince, gökyüzündeki bu ışık yumağı, duygu sinyallerini alarma geçiren ruhsal yaşamın derinliklerine pencere açar.
Kısacası, yepyeni bir yaşam biçimine kendisini monte etmek düşüncesinde olanların anılar kervanına takılmaları doğaldır. Geçmişten kaynaklanan “Güzel duyu”nun ötesi amaçlandığında, hayal bile edilemeyecek yenilikler araştırılır.
İnsan yaşamı boyunca aykırı bir duruşun ürünü olmak istemez. Uzaklıklar ve yakınlıklar, özneyle nesle arasındaki gelgitleri andırır.
Anılarınıza takıldığınızda, sakin cebinizdeki paranın sayımını yapmayın. Devenin beş paraya satın alındığı günlerin sarhoşluğuna kapılırsınız. O dönemleri  yaşamamış olsanız bile, sizden önceliklerin bolluk, bereket içinde ömür sürmelerine imrenir, kalırsınız.
Unutmayalım ki, dün bugün değildir. Zaman hızla aşınmış, çok şey gerçekliğini yitirmiştir. Hayal gücümüz yeniden bizi, mehtabın ışıklı koyuna süzülen bir sandalın duygu zenginliğine kavuşturabilir mi?
Günümüz insanı romantizmin kadavrası üzerinde kendisine bir “Dışavurumcu” alan kurmuş. Artık gökyüzü, mehtap, yıldız gibi şeyler, aslının ifadesini taşımıyor. Ağacın heybeti ile kelebeğin küçüklüğü yanında, kartpostal bir öneme bürünmüş..
Romantizm ilişkiyi irdeleyen Dolunay’ın çehresine bakıldığında; para birimlerinde dolar, euro, altın gölgeleri titreşiyor.
Münir Nurettin’de sesinden “Kalamış şarkısını” bilenler, bilir.
Bir Tatlı Huzur almanın yolu, Kalamış koyunda Mehtaplı günlerde, sandalla aşılırdı şimdi süslü yatlar, görkemli teknelerle Boğazın ışıldayan sularında dolaşanlar, yaşamı estetik bir açıdan kavramaktan uzak.. Bambaşka hesaplar içinde heyecanlı duygular yaşıyorlar.
Dolar, Euro, Altın, Borsa ve faiz girdileri, çıktıları, herkesin duygularını bu noktalara bağlamış.. Ekonomi gösterileri ve para dansları pistinde yoğun bir mücadele gösteriliyor. Zengin duyguların gücü yitirilmiş.. Para avını izleyen  panter, koku alınca çömelir ve gücünün ölçüsü, zıplayışının uzunluğuna yansır. Ekonomideki gök gürültüsü bu anlarda patlak verir. Paranın sırrı gizli güçlere müthiş bir haz tattırır.
“Yıldızlı semalarda Haşmet ne güzel şey..”
Duygusuna kapılanlarla kapılmayanlar arasındaki “Zenginlik ölçüsü” kişinin güldürürken, kimini de acı acı düşündürür.
Hoşumuza gitse de gitmese de birikimleri böyle algılayalım.
Oturup derdimize yanalım.
Dolaylı-dolaysız yollardan ödediğimiz vergi oranı yüzde 48’lerden yüzde 80’lere çıkmış  dersek, içinizdeki “Mehtabın” ışığı sönmesin. Çalışmadan yiyenlerin, yediklerini hesap eden bir toplum ürettik.
Bu da bir zenginlik sayılmaz mı? Geçmişte “Deve bir Pula” idi ama, o pulu temin edecek gücün sahibi de yok denecek kadar azdı.
Geçmişin anılarındaki ekonomiyi “Pulla” değerlendirmenin mantık hatasına kapılanlar, hergün, çeşitli kurumların faturalara ekledikleri “Sudan bahaneleri” hazmetmeyi, miras hanelerin kaydetmiş olurlar..
CEVAP
Bir sümüklüböcek, kabuksuz bir sümüklüböcek gördüğünde şöyle demiş:
“İşte bir felaketzede..”

 

<