SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ KAZIK YEME FORMÜLLERİ..

Halk dilindeki anlamı ile aldatmak, kandırmak üzerine kurgulu geleneksel bir
alışkanlığımız, bugünlerde pek çok hatırlanıyor. Hatta, bu konuda, “örnekleme olayları” bile,
hız kesmeden tırmanıyor.
“Kazık atmak!. Kazık yemek?.” gibi birbiriyle bağlı bu deyişler, insanlığı devamlı riske
sokuyor. Doğruluk kuralları gerçek özgünden saptırılarak, “baş belası” bu deyişlerle, salaklığı
ön plana çıkarıyor. Buna göre, toplumun büyük bir kesimini, “kazık atanlarla, kazık yiyenlerin”
oluşturduğunu, vereceğimiz ipuçlarından hemen farkedebileceksiniz.
Öncelikle şu sentezi yapalım:
“Kim kime kazık atıyor?..”
Basitçe bunu kendinize sorun.. Kandırmacılar bir sürü hile kullanırlar. Akılcılık,
kandırmaca stratejilerine yenik düşerse, akılsızlık zeka yeteneğinin ölçüsü sayılır. Farzedin ki,
aynı hatayı devamlı işlemişse, kişisel değerinin “aptallıkla” etiketleneceğini bilmelidir.
İnsanları, akıldışına çıkma kumpasına sürükleyenler, hatalarını tanımayanların, “salak
hafızaları”nın içine yuvalanmış kurnaz kimselerdir.
Doktorlar hastanın her söylediği şeye itibar ederek doğru bir yol izler ve teşhis koyarlar.
Ama, salaklarla, alıklar arasında siz kendinizi “balık hafızalı” hale getirmişseniz, yaptığınız
hataların arkasına sığınamazsınız.
“Yediğiniz kazıkla” kalırsınız.
Kazık terimine toplumumuz hangi saflık kusurlarıyla katkı sağlarlar?.,
Kazıklık olayların yörüngesinde kazıklanan olaylarından nasibini alanların, o role uygun
insanlar oldukları açık-seçik anlaşılmıştır. Şöyle bir “balık hafızalarımızı” yoklayalım:
“Ödediğimiz her türlü vergi, devlet hizmetleri olarak vatandaş dönse bile, piyasalarda
kuruş kaybından, milyonlar vuran kazıkçılar, saf insanlar avlamıyor mu?
“Turizmciler, iç pazar açısından yerli tatilcilere, cazip vaadlerde bulunarak peşinat
ödemeleri toplayıp, türlü aldatmacalara sahne olmuyorlar mı? Tatile çıkan pek çok aile,
gittikleri otellerdeki yerlerinin başkalarına satıldığı sürprizini yaşamıyorlar mı?
Maliye ve diğer devlet kurumları, toplam vergi gelirlerinin içine “dikkat zaafı” yaşayan
vatandaşlara fatura külfeti yüklemiyor mu?
Bankacılıktaki aşırı kârları, “talih kuşuna” benzetirken, havale ve işlem ücretlerinden
elde edilen kazançların “kazık boyutları” nerelere varıyor?
Vatandaş, kullandığı elektriğin sarfiyat saatini ölçmeye gelen görevlinin harcırahının
ödediği faturanın bir köşesine gizlice ilave edildiğini biliyor mu? Bu kazığın farkında mı?
Toplum kesitine bakalım. Herkes birbirinden birşeyler sızdırma peşinde.
Ben şahsen kendime göre bir “kazık yememe” formülü geliştirdim. İnsani boyutlara
dayalı ilişkilerde önce karşımdakini, hissettirmeden terzi gibi “ölçer-biçer” ve kendimi şuna
inandırırım:
“Ben, bu adamdan ne kadar kazık yerim?..”
İyimser duygularımla, günün birinde yiyeceğim kazığın ölçüsünü yüzde 30 tahmin
ederek kendimce bir oran tesbit ederim. Şayet:
“Günün birinde, karşı taraftan yüzde 15 oranında kazıklanarak yanıldığımı görürsem,
ilk değerlendirmemdeki yüzde 30 ölçüsünü lehimde bir kâr kabul ederim. Çünkü
kazıklanmam yüzde 15’de kalmıştır.
Yüzde yüz kazıklanmaktan kurtulmak istiyorsanız bu yöntemleri deneyin. Salaklığın bir
bölümünü kurtarmış sayılırsınız.

2

İYİ AKIL
Adamın biri, yolda komşusuyla karşılaşınca sormuş:
“Evini satmak istediğini söylüyordun. Sonra vazgeçtiğini duydum. Neden?.”
Cevap şöyle olmuş:
“Evimi satmak için başvurduğum emlakçı firma, öyle güzel bir reklam hazırlamış ki,
okuyunca evime hayran kaldım ve satmaktan hemen vazgeçtim..”
BİR İTALYAN SÖZÜ: “Hakikati söyleyen yalancıya inanılmaz..”

<