SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ / OLMAKLA OLMAMAK ARASI..

Yaşamın pek çok zorluklarına direnemeden bıkkınlık, hatta yılgınlık gösteren insanların sorunlarıyla karşılaşıyoruz. Sorunlara bütün gücüyle direnmek yerine, yaşam yönünde kendilerine kılavuz arayanları, televizyonların programlarında çokça izleyebiliyoruz.

Bunların akılları kendilerine yetmiyor mu, diye düşünecek olursak haksızlık etmiş sayılırız. Her şeyin mükemmel olmasının arayışı içine girerseniz, ters gelen şeyleri bir yaşam biçimi haline getirirsiniz. Mevcut durumun tadını çıkarmayıp kendi yargılarının peşine düşenler, yaşamın hazırladığı günlük kusurları keşfedemezler.

Önemli olan hayatta yaşadıklarından ders çıkarmaktır.

Yaşamın akışına uymak bunu zorunlu tutacaktır. Huzur beklentisiyle, hiç kimsenin hayatı su gibi akmaya devam etmez. Aklınızda olsun, yaşamın tatlı büyüsünü ve rüyasını, her an üzerinizde örtü olarak taşıyamazsınız. Beklenmedik olaylar ve sorunlar, örtünün bir yerinden sızıp akacaktır. İşte, o zaman yaşam takviminizde sapmalar ortaya çıkacaktır. Şaşıracaksınız, yaşam yükünü azaltacak bir başka düşüncelere sığınacaksınız. Bunun sonucu olarak dost çevrenizden, “Özel Akıllı” kabul ettiğiniz kimselerden, içinizi rahatlatacak bilge sözler duymak isteyeceksiniz. Dikkatinizi, hep o kişilere bağımlı tutacaksınız.

Acaba, günlük sorunlarınızı, tavsiye nitelikli öğütlerle aşabilecek misiniz?

Büyük ihtimalle etkili nasihatlar bir süreliğine geçerli olabiliyor. Ama, bir kez denerseniz, bunun yarınlarınıza uzun vadeli bir güvencesi olmadığını görürsünüz. Etrafınızdaki bilgilenmiş insanların sözlerini, aşağıdaki şu özdeyişle değerlendirebilirsiniz:

“Nasihat kış güneşidir. Aydınlatır ısıtmaz.”

Yaşamla, çevrenizdeki insanlar arasında bir mesafeniz olmalıdır. Önce hayatı, kendi algılarınıza göre kabullenme yoluna girmeye bakın. Sizi haklı kılacak düşünceleri, başkalarından beklemeyin.

Kendinize şunları söyleyerek başlayın:

“Öğrenmeye açık bir toplum değiliz. Kitap okumak düzeyimiz çok çok düşük.. Kulaklarımız daha ziyade söylentilere, dedikodulara açık.. Günlük yaşamımızın bunlarla sürdürüyoruz.. Yeri geldiğinde de tam bir ustalıkla, bilginçlik tavırları takınarak insanların, “Nabzına göre şerbet veriyoruz.”

Bir kimsenin düşüncesini, eğilimini, niyetini anlamaya meyilli kaç kişiyi etrafınızda sayabilirsiniz?

Bu soruya içtenlikle araştırdığınız vakit, siz, başkalarına tavsiye edebilecek konuma geçersiniz.

Yol yakın iken dönün..

Tavsiyeden, nasihattan söz açmışken bunu bir fıkrayla süsleyelim. Dünya mizahında babayla, oğul arasında şöyle bir konuşma geçiyordu:

Evlenmesine bir gün kala delikanlı babasına sorar:

“Baba, yarın evleniyorum. Bana önemli bir nasihatın var mı?”

Babası, biraz düşündükten sonra:

“Çok önemli iki nasihatım olacak. Kulaklarını açta iyi dinle, Birincisi, daha ilk günden karına haftada bir akşam, erkek arkadaşlarınla buluşacağını söyle..”

Damatlık delikanlı merakla:

“Peki, ikincisi nedir?” diye sorunca, babanın cevabı, tavsiyesi şöyle olmuştur:

“Sakın ha!. Erkek arkadaşlarınla kesinlikle buluşma..”

ARAP’LARIN DÜŞÜNDÜREN SÖZÜ: “ İnsanların kötüsü iyiliği kötülükle, insanların en iyisi kötülüğü iyilikle karşılar.”

<