İŞİN İÇYÜZÜ / ÖRTÜSÜZ DAVRANIŞLAR NEZLESİ..
Toplumsal hayatın her alanında dikkat edilmesi gereken genel görgü kuralları (Edep ya hu..), ülkemizde önemini hâlâ koruyor mu?
Hemen söyleyelim. Toplumda teknoloji geliştikçe kurallar da gündemden düştü. Görgü kuralları, zaman içersinde şekillendi. Hayatımızın sayfalarını çevirip bakalım. Çocukluğumuzda bizlere öğretilen toplum kurallarının, ruhunu yitirip yitirmediğini araştıranların şikayet duyguları hep aynı oluyor:
“Koyun beyinle mi yaşamaktayız?”
Hergün, noksansız, görgü kuralları hatalarıyla yüz yüzeyiz.. Birşeylerin bizleri üzdüğünün farkında değiliz.
Doğduğumuz ve büyüdüğümüz zamana geri dönelim.
Toplumu oluşturan bireyler ve aileler, yılları yılı asırlar boyu, kültürümüzden kaynaklanan gelenek ve göreneklerimize bağlı yaşamışlar.
Daha önceleri “Edep ya hu..” dönemini koşulsuz yaşayan bir toplumduk.
Şimdilerde (Boşver) kalıplarının içine sıkışmış bir toplumuz.
Genel görgü kuralları sıfır limite indirilmiş adeta. Bencil, kaba, saygısız insanlar çoğunlukta..
Görgü kuralları o toplumun uygarlık düzeyinin ölçüsüdür.
Batı toplumunda burjuva sınıfının yanında, sanayi devrimi devreye girince, âdâb-ı muâşeret kuralları, evrensel kimliğine kavuşmuştur. Asillerin ve ruhban sınıfının önemsediği bu kurallar, aristokrasinin dışında, halk kitlelerinin de benimseme eğilimine sokmuştur.
İmparatorluklar, âdâb-ı muâşeret kurallarını çok ciddiyetle ve hassasiyetle uygulamaya sokarak bu konuda bir kültürün oluşmasına kapı aralamış oldular.
İşte bizim Osmanlı İmparatorluğumuzda da, diğer imparatorluklardan farklı, İslami inanışlara bağlı görgü kuralları uygulamaya konuldu.
Bunun yeni kuşaklara aktarılması gerekiyordu. Âdâb-ı Muâşeret Kurallarını, Osmanlı döneminde ilk hayata geçiren kişi, Servet-i Fûnun edebiyatı yazarlarından Safvet-i Ziya’dır. Ülkemizin ve batının gelişmiş devletlerinin organizasyonlarında görev almış olan Safvet-i Ziya, 1875-1929 yılları arasında toplumu aydınlatmıştır.
Maltepe Üniversitesi Öğretim üyesi Emine Şeyma Usta, Osmanlıca Arapça ve Farsça çevirileriyle çeşitli eserlere imza atmış ve ün kazanmış değerli bir yazardır. Âdâb-ı Muâşeret konusunda, kaleme alınmış bir asır önceki bu eseri, toplumumuza yeniden kazandıran Emine Şeyma Usta’yı kutlarız.
Görgü kurallarını, tarihi boyunca uygulamış, toplum ve geleneğine hep saygıyla bağlı kalmış insanlarımızı, sevgi ve saygı yönünden tekrar tanıma fırsatı doğmuş oldu.
İnsan ilişkilerinin eskiye nazaran kaybettiğimiz değerleri, günümüzde “mumla” aranır hale geldi.
Açık saçık söz söyleyenlere, “utan” anlamında kullanılan “Edep ya hu..” ifadeleri, uygarlık ölçüsüne sahip insanlar için kullanılmaz..
Görgüsüzlüğün hangi boyutlarda olduğunu ortaya çıkarmak için yeni araştırmalara gerek duyulmayacak bir ortamdayız.
Bütün kirlilikler gözlerimizin önünde yüzüyor.
Şimdiki zamanı, örtüsüz aykırılıklarla tüketip duruyoruz. “Pardon” ve “lütfen” sözlerinden ne kadar uzaklaştığımız, bunlara kanıt değil mi?
SON ÇARE
Yolcu uçağı havalandıktan sonra küçük yaşlarda yaramaz bir çocuk, birden yerinden fırlayıp koltukların arasında dolaşıyor, herkesi rahatsız ediyordu.
Gürültü patırtıya dayanamayan yaşlı yolculardan bir bayan çocuğa seslendi:
“Hey, küçük çocuk! “dedi.” Neden çıkıp da dışarıda oynamıyorsun?”
Not: Emine Şeyma Usta’nın “Âdâb-ı Muâşeret” çevirisini (Anatolia) kitapçılıktan bulunabilirsiniz. Alayköşkü Cad. 2 B/K:3 Cağaloğlu-İstanbul. Tel: 512 88 77