İŞİN İÇYÜZÜ / POLİS MUHABİRİ GÖZÜYLE..
Her suçlunun yüz ve beden tipinin gönderdiği gizli mesajlar vardır.
Beden tipleri, insan mizacında yapılaşmış içgüdüsel eğitimlerin ipuçlarını verir. Şayet o tiple bir anormallik yoksa, karakterindeki dengesizliği anlamak mümkündür. Zihinle beden arasında uyum bozuklukları olabilir. Bunları ayırt etmek için uzmanlaşmaya gerek yoktur.
Genelde ince ve zarif bir yapıya sahip insan, anında değişime uğrayarak birden vahşileşebilir. Bunun aksine hoyrat, kaba, ürkütücü bir tipten sıcak ve sevecen duygular yansıyabilir. Bir çok kişi inatçı, çabuk kızan karakter bozuklukları gösterebilir.
Bütün bunlara bakıp insanı tanımanın, anlamanın sırrı nedir?
Aile ortamında, toplumsal ilişkilerde, bedeninizde gizli kalan, gözle görülmeyen “karakter titreşimleri” olduğunu nereden bileceksiniz.
Yaşam normal akışında devam ediyor. Yaşam tarzları ne olursa olsun, olan biten herşeye karşı, bir robot gibi ilgisiz kalamazsınız. Günlük düşüncelerini, çevresindeki insanların gizemli derinliklerine salıverecek, uyanık insanlara ihtiyaç duyduğumuz günlere geldik..
Geldik, diyoruz. Çünkü, terörün her türlüsüyle baskı altında bulunan ülkemizde, bir çıkış yolu aranırken bilhassa buna gereklilik duyuluyor.
Vatandaştan, kuşku uyandıran tiplerin, güvenlik güçlerine bildirilmesi konusunda uyarıcı çağrılar yapılıyor.
Aslında, topyekûn mücadele söz konusu olduğunda, vatandaşlar da sorumluluğunun bilincinde yuvalanmalıdır.
Ancak, hangi insan bozuk karakterli, suça yatkındır; acaba, vatandaşın bunu algılama yeteneği ne düzeydedir?
Bunun adı, aslında toplumsal “test” olmalıdır. Sizlerin düşünce ve anlayışında; hangi arızalı insanları sığdıracağınızın temel içgüdüsü, yeteneklerinizde mevcut değilse, “kimin ne olduğunu” nasıl araştırabilirsiniz?
Bunlar “kriminal” kaynaklı tespitlerle edilebilecek donelerdir.
Çevremizdeki insanların “iç dünyalarını” okuyabilsek, ülke süt limanı olur. Bütün kötülükler kaynağında kurutulur.
Düşünce ve algı uyanıklığına sahip kişilerde “niyet okuma” avantajları daha yüksektir. İnsanlarla iletişim kurmakta başarılı olanlar:
“Onda şeytan tüyü vardır.” Diyenlerin niyetleri değil, gözlemleri geçerli olur. Çevrelerinde, etkilenebilecekleri insanları, böyle değerlendirenler de çıkacaktır. Hastalıklardaki farklılıklar gibi, aramızda yaşarken, hayvansal reflekslere sahip kişileri, Mozart’ın müziğiyle uslandıracağımızı düşünmeyelim.
Mitolojide, insan gövdeli, yedi başlı yaratıkların kafa karıştıran öyküleri doludur.
Canavarın hakimiyeti baskın çıkarsa, her yenilmez gücü ezen bir efsane kahraman vardır.
Türkiye’nin terör bataklığına sürüklendiğini, ağız birliği etmişçesine, dillerinden düşürmeyenlerin ortak bir kaygısı bulunmaktadır. İşte, en duyarlı nokta budur. Zihninizdeki saf olmayan aykırı maddelerin, sizi olumsuz eğilimlere çeken tarafları, “korku” üzerinde yoğunlaşıyorsa, kendinize güvenli olmayı öğretiniz.
Gazete okurken “kaos” haberlerine ya da televizyon izlerken bunun acı sonuçlarına hiçbir yüreğin dayanamayacağını düşünürsek, milli birlik ruhumuz kaybolur. Her kaygılı insana, yaşam dengelerini bozmaları, devamlı telkin edilmelidir. Yoksa “korku” içgüdülerine kapılan insanlar, düşmanı gördüğünde “pabucu yağlayıp” kaçmaya koyulurlar.
Korkularımıza takılan aykırı maddeleri, güvenlik güçlerimiz birer birer toplayıp, ayıklıyor. Geriye kalan tortular, milletçe basiretimizi bağlamasın. Karda, kışta, gecede, gündüzde; dinlenmek nedir bilmeden fedakarca, Türkiye’nin düşmanlarıyla mücadele veren güvenlik güçlerimize:
“ En az onlar kadar cesur olmakla, güç kazandıralım.”
İşbirliğini gerektiren kritik günlerden geçiyoruz. Muhtaç olduğumuz kudreti, korkularımıza yenik düşürmeyelim.