İŞİN İÇYÜZÜ / Politikacı meydanlarda yetişir…
Tarih boyunca, insanlarda politika sevdası yaygındır. Siyaset yapmak tutkusu, herkesin ilgi alanı içindedir. Sadece mantığı değiştirdik. Bazı insanların doğuştan yeteneklerinin, bu doğrultuda farklı seçenekler gösterdiği de bilinmektedir.
Siyaset, hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirme sanatıdır. Amaç ne olursa olsun, tasarlanan hedeflere kişinin olumlu bakmasını sağlamaktır.
Politika mantığında, seviye düşürüldüğünde, algılama merkezi oluşturmak için her türlü taktikler, kurnazlıklar olağan sayılmaktadır. Buna odaklanan siyasetçilerin karakterleri kişilik yapıları da çağdaş bilime ters düşmektedir.
Üniversitelerimizde siyaset bilimi, diploması ve kamu eğitimi akademik düzeyde verilmektedir. Fakat, kişide siyaset yapma eğilimi başladığında, akademik kurallara uygun temalar, algı değişimlerinde yeterli olamıyor.
Ülkemizde bunun anahtar noktalarını iyi bilen, pratik zekalı, her işi kafası çalışan, kurnaz, gözü açık, uyanık politikacı tipleri vardır. Fazla eğitim görmemiş, tahsilsiz ve eski deyimlerde kalan “Çarıklı erkan-ı harp” tiplerinin de çoğunlukta olduğu hatırlatırız.
Asıl önemli olan siyasetçilerin kültürel değerlerle donatılmalarını hızlandırmaktır. Akademik tekniği kavrayan siyaset bilimcilerinin, genelde toplumu etkileme yetenekleri zayıf kalmaktadır. Toplu seslenişlerde, sizin karşınızdakiler tarafından anlaşılmak istediğiniz düşünürseniz, buna akademik dil kullanmanın bir yararı olmayacaktır.
Çünkü, bunun sırrı şuradadır:
- Politikacı meydanlarda yetişir.
Arabayı atın önüne koyarak siyaset yapılmaz.
Siyasetin grafiğini yükselten mekanlar meydanlardır. Algı değişimleri tekniklerinin uygulandığı meydanlarda, siyaseti belirli hedeflere ulaştırabilirsiniz.
Siyasetin heyecanı, beğenisi, takdiri, şahlanışı meydanlarda gerçekleşir.
Bu önemiyle meydanlar, siyaset ve siyasetçinin amaçları için müthiş bir güçtür. Politikacıların başarı karnesi meydanlarda hazırlanır.
Toplumun aynası meydanlardır.
Kentlerin yapısı gelecek ve göreneklere uygun meydanlarla düzenlenmelidir.
Siyaset, kültür ve ticaret odaklı meydanlarımız hızlı gelişmeye uygun değildir. İyi bir politikacı hedeflerini ve vizyonunu derinliğini, meydanlardaki coşkuyu kalabalıktan tayin edebilir.
Unutmayalım ki, ölümsüz siyasetçiler, taktik seçeneklerini, strateji mantığını meydanlarda uyarlamışlardır.
Şöyle bir geriye baktığımızda siyasetin gösteri alanı sayılan bu meydanların bazı partiler için kötü notu bulunduğunu hatırlamalıyız. Seçim propagandalarında “ağzından inciler dökülen” siyaset ustası rahmetli Osman Bölükbaşı, şöyle demişti:
“Meydanlara topladığımız kalabalığa bakılsaydı belki on defa iktidara gelmiş olurduk!.”
İşin esprisi bir tarafa, politikacı meydanlarda yetişir gerçeği her zaman için geçerlidir. Meydanlar politikacıların sınıf geçme karnesidir. İnsanların imajında leke olarak kalabilen, rakibine çamur atan çirkin politikacıların da varlığını düşünebilsekte, meydan kültürünün korunmasını elbirliğiyle sağlayalım.
“Tatsız aşa tuz neylesin, akılsız başa söz neylesin!.” Durumuna düşmeyelim.
Kurnaz politikacıların, meydanlara yansıyan, aşağıdaki fıkraya uygun yanlarının olup olmadığına da varın siz karar verin:
Uyanık şoför durakta yolcu bekliyordu. Derken, bir müşteri gelip bindi, Taksinin arka koltuğunda bir cüzdan gördü. Yolcu, cüzdanı alıp şoföre uzattı:
- Birisi para cüzdanını unutmuş galiba.
Şoför, hemen kurnazca güldü:
- O cüzdan bana aittir Hanımefendi! Para yoktur, içi boştur.
Bu şekilde daha çabuk müşteri bulabiliyoruz..”