İŞİN İÇYÜZÜAYNI / YÜZLER, AYNI SÖZLER TELEVİZYONLARDA..
Konuşan Türkiye diyoruz.. Herkes bildiğini söylesin, anlatsın derken, “aptalca konuşanlara” tahammül edemez bir durumda bulunduğumuzu da görmeliyiz.
Hemen her konuda “ahkâm” kesen ve toplumu aydınlattıklarını sananlar, aslında” içimizi kararttıklarının ” farkında olmuyorlar.
Toplumsal sorunları değerlendirme yeteneğine sahip kimliklerle karşımıza çıkıyorlar. Ekranlardaki mantık derinliklerine, eleştirilerine, yorumlarına dikkat ediniz. Malûm terör olaylarını enine, boyuna tartışırken, ağızlarından “ilaç gibi” iyileştirici bir söz çıkmıyor.
Süper Kahraman modelindeki “ekran Müdavimleri”, sabahtan akşama kadar benzer açıklamaları yapıyorlar. Akademisyenler, terör uzmanları, medya mensupları; aynı yüzler, aynı sözlerle karşımıza çıkıyor. Bunların sayıları 20’yi geçmez. Analizciler, birbirlerini tartaklayan sözlerle kalmıyor, adeta baskın iddialarla, üstünlüklerini yarıştırıyorlar. Neler yuvarlıyorlar, bir bakalım:
“İstihbarat zafiyeti.. Sınırlar kontrol altında tutulamıyor.. Terörü besleyen ülkelere karşı etkili diplomasi mücadelesi verilemiyor..”
İşte kalıplaşmış sözler bunlar.
(“CNN-TÜRK” Programcısı Hakan Çelik) oturuma katılan düşünürlere soruyor:
“Peki, bunu durdurmanın bir yolu olmalı?” Aldığı cevaplar klasik açıklamalardan ileri gitmiyor.
Terör sorununun gerekli düşünce merkezini, önceki yazılarımızda belirtmiştik. Bugün Ortadoğu’da oynanan oyunlar, ikinci Dünya Savaşının galipleri tarafından 70 yıl önce planlanmıştı. Almanya savaşta kayıtsız şartsız teslim olduktan sonra. (Potsdam Konferansında) Türkiye ve Ortadoğu’yu bölme kararları, uzun vadeli bir programa bağlanmıştı.
Şimdi, karşımıza çıkarılan şeytan tuzakları ve kanlı terör olayları bu açıdan masaya yatırılmalıdır. Adı geçen devletleri yargılamak mümkün olmayacağına göre, mantıklı hedefler seçilip, oraya yönelinmelidir.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın (Dillerinin altındaki bakla) dan geleceği sezinleyip millet olarak “Gözlerimizi dört” açmalıyız.
Derin suya dalınca hangi türlü yüzeyim derken kararsızlık geçiren insan boğulur. Fikrin özü burada aranmalıdır. Devletler arasındaki hatalı dış politika ilişkileri kolay kolay düzelmez. Bunun belli bir ölçeği, düzeyi vardır. Sorunun sivri ucunda görüntü veren, bir devlet yetkilisi istifa ettirilir. Sert tavırlarda yumuşama sağlanır. Müzakerelere, karşılıklı tavizlerle zemin hazırlanır.
Bununla ilgili, tutarlı bir karar, önceki Başkan Davutoğlu döneminde yaşandı. Devlet, fokur fokur kaynayan kazanın içine elini daldırmadan, politik manevrayı zamanında kullanabildi. Ruslarla iyileşme sürecine girildi.
Devletlerin bozulan ilişkilere karşı, belirleyecekleri tavırlar ve yöntemler bellidir. Bu teoriyi iyi anlayan devletler, hemen “kahraman Şerif” pozuna sürüklenmezler.
Türkiye’de 80 milyonluk nüfus içinde, günün olaylarına objektif tesbitler koyabilecek çok değerli insanlar vardır. Gelin görün ki, televizyon ekranlarında bunlardan yararlanmazlar.
Oysa ki, halka açık oturumlar düzenlenebilir, “fikir fikirden üstündür” anlayışı benimsenip, olaylar üzerinde bir düşünce birliği kurulsa, fena mı olur? Ülkemizin güvenliğinden hepimiz sorumluyuz. Siyasetiyle, muhalefetiyle, sivil toplum örgütüyle, her kesim bu doğrultuda birbirleriyle kenetlenmiş duruma gelmiştir. Millet tek yumruk halindedir.
Bu millet “Bir dilim ekmekle” savaşma gücüne sahiptir.
Dış güçlerin yapısına bakalım. İran, devrim hareketinden beri saflarında topladığı mezhepçi zihniyeti, başka ülkelere ihraç edememenin saldırganlığını, her fırsatta kullanmayı devletin politikasına yerleştirmiştir.
Öteki ülkelere gelelim: Avrupa yaşlı nüfusun baskısı altındadır. Yer altı kaynakları azalmış, tükenmek üzeredir. Amerika, enerji potansiyelini başka kaynaklarda arama ve artırma peşindedir. Eskiden kundaklamayı yapanlar olarak silah tüccarlarını, uyuşturucu baronlarını dilimizde dolaştırırdık. Şimdi ise bu kanatlılar kervanına, terör grupları, vesayet çeteleri, şebekeleri katılmış bulunuyor. Türkiye ne yapıyor?
Osmanlı’ların yaşadıkları bu topraklarda, gene aynı tuzaklarla uğraşılıyor.
Sultan 2’ncü Mustafa’nın dönemi ibretle hatırlanmalıdır. Kimlerin ayak izleri olduğu tekrardan görülecektir.