İŞİN İÇYÜZÜ/Türkiye, Bir 'Söz Değirmeni'ne döndü…
Türkiye’yi kalkındırmak isteyenler, ileri adımlar anlayışına “fren” yapan kırtasiyeciliği, iliklerine kadar kurutmasının bilmelidir.Ve bilsinler ki, ekonomik kalkınmanın “karosörü”, idari organizasyonun tekerleri üzerinde gitmektedir. Kalkınma deyip gaza basmakla araba yerinden oynamaz.
* Başkaları fezaya gönderdikleri astronotun kalp seslerini saniyesi saniyesine dinlerken, bizim hala resmi makanlara yolladığımız dilekçeye aylarca sonra cevap almamız, basit bir iş müracaatına, yedi sülalenin ne olduğunu meydana koyacak yetmiş belge hazırlamaya mecbur tutulmamız, yalnızca üzülecek şey değil, ayrıca gülünecek de bir durumdur.
* Ülkemizin yığınla problemleri mevcut. Günlük yaşamı etkileyen bu problemlerin ucunda “trafik sorunları” boy vermiş duruyor. Ekonomi iyileşsin, enflasyon ve faizler aşağı çekilsin, fakirlik önlensin, topluma barış ve huzur hakim olsun deniliyor.
* Toplum, bu beklentiler içinde dua ediyor. Ancak, trafiği dehşete düşüren olaylar için dua edenlere pek rastlanmıyor.
* Trafik terörü gündeme yığıldıkça, herkes birbirine akıl dağıtmaya başlıyor.
* Öğütler, önlemler, öneriler sunanların sonu gelmiyor. Trafikle uğraşmayı, sigara ve alkol bağımlılığından daha beter hale getirmiş bir toplum yapısı ortaya çıkıyor.
* Hergün yapılanları devamlı eleştiriyor, caddeleri, araçları, kuralları ve mevzuata bağlı konuları yorumlayıp duruyoruz.
* Millet olarak “trafik sorunları” üzerinde hep yanlışları konuşuyoruz.
* Vatandaşlar, hergün yüz yüze oldukları olayların akışına kapılarak sorunların ayrıntılarına önem veriyorlar.
* Topluma mal edilmiş ne kadar sakat karar ve uygulama varsa, bütün bunlar vatandaşların “eleştiri malzemesi” haline dönüşmüş bulunuyor.
* Tanımlama uygun görülürse; “Türkiye’yi bir “Söz Değirmeni”ne benzetebiliriz.
* Devamlı eleştiren bir toplum olmamız bundan ileri geliyor.
* Düşünen veya düşünmeden eleştiren bu toplumsal alışkanlıklarımızın “iyi niyetleri”nden kuşku duyacak değiliz. Fakat, hergün konuşa konuşa ilerlerken de “kırmızı ışıkla”, “yeşil ışık arasındaki” sürenin kural disiplininden bir ‘yaşam tarzı’ edilmeliyiz.
EĞLENCELİK BİR SÖZ:
“Çok uzun yıllar önce, Güney Anadolu’ya petrol araması için giden bir yabancı ekibin şefinden kış başlarında İstanbul’daki merkeze şu telgraf çekilmişti.
-Hava çok soğuk, yakacak mazot gönderin.
Cevap gelmiş:
-Mazot bulunamıyor, tezek yakın..
Şef Türkiye’ye ilk defa geliyor. Öğrenmek istedi:
-Tezek nedir, kalorisi kaçtır ?
Cevap basitti:
-Tezek b..tur, kalorisi yoktur..