SELAMİ TURGUT GENÇ

SELAMİ TURGUT GENÇ

İŞİN İÇYÜZÜ/YA…AHİ BABA ÇARPARSA

İŞİN İÇYÜZÜ/ YA…AHİ BABA ÇARPARSA

Yaptıklarımız yada yapmadıklarımız arasında; hissettiğimiz şeyi geliştirerek, yeni yollar aramayı düşüyorsanız, attığınız adımlara dikkat ediniz..
Sanki, görünmeyen bir el sizi tersliklerin içine çekiyor.. Nerede yaşarsanız yaşayın, hergün “özrü” olmayan şeyler karşınıza çıkacak, aklınız karışacaktır.
Günün olayları karşısında, biraz daha düşünmek sıkıntısına katlanırsak, çevremize sağlıklı bir gözle bakamayacağınızı görürsünüz.. Bu demektir ki, sağlıksız her şey karşınızdadır.. İnsanların konuşmaları, davranışları, tutumları hep “özür” gerektiren bir istikamette gelişmektedir.
Hatalarının, kusurlarının, görgüsüzlüklerinin içinde boğulanlar, gerçeği gizleyip yalanla yaşayanlar, kendi ayıplarını başkasına yakıştıranlar. Alaycı, vodvilci yapılı insanların “ayıplı” yakıştırmalarını sineye çekenler, hep bizlerden;
-    Biri değil midir?
O, halde yaşamımızın ortaklık alanlarını “pişkinler” istila etmiş durumdadır..
-    Şimdi sıralayalım. Neler oluyor neler!..
Esnaf kesimi, sabahtan akşama kadar insanlarla devamlı ilişkisi olan ve müşterilerinden dolayı onları iyi tanıyan halk filozofu kimselerdir. Geçmişine bakıldığında köklü bir tarihi vardır. Ahilik ilkelerini, meslek birlikleri içinde inançlandırmışlardır. Ufacık sermayesiyle emeğini birleştirip, kendi nam ve hesabına ticaret yapan esnafın, “Esnaf” kelimesi günün birinde ayıplı bir söze kurban ediliyor..
Türk Dil Kurumunun Sözlüğündeki “Esnaf” sözcüğünün” (Kötü yola sapmış kadın) ifadesi taşıdığı ortaya çıkarılıyor.. Kelime kök itibariyle bu anlama geliyormuş..
Esnaf örgütlerinden tepkiler yoğunlaşınca Kurumdan “özür” yerine, tepkileri sona erdirmek amacıyla bu tanımın 32 yıldan beri sözlükte bulunduğu ifade ediliyor..
Elbetteki bu yakışıksız tanımlama “boşlukta” kalmayacak.
Esnaf örgütleri konuyu yargıya taşıma girişimlerine geçiler bile..
Türk Dil Kurumunun bu konudaki savunması ve tanımlaması, son derece hatalı ve o derece yanlıştır.
Hergün halkla temas eden esnafın, başkalarıyla hergün ilişkiye giren kadınla irtibatlandırılması çok kötü benzetmeden öte bir anlam taşımaz.
Ülke kalkınmasında “ANAHTAR ÇÖZÜM” Esnaf ve Sanatkarlarımızladır.
Türkiye’de işletmelerin yüzde 94,6’sını Esnaf ve Sanatkarlarla küçük ölçekli işyerleri oluşturmaktadır. Bunlar aynı zamanda yarattıkları istihdam ve üretimdeki payları ile ekonomimizin bel kemiğini teşkil etmektedir.
Her esnaf, aşağıdaki öykünün bir parçasıdır.
Alışveriş yaparken aldığı pabuç kötü çıkan, delinen, giyilemez duruma gelen bir müşteri, malı aldığı dükkana götürür. Şikayette bulunur.
Esnaf, hemen müşterisinin elinden ayıplı pabuçu  alır, dama fırlatır, yerine yenisini verir..
Halk arasında “PABUCUNU DAMA ATMAK” deyimi, bu öykülü sözden kaynaklanır.
Yeri gelmişken Üniversitelerimizin, ilim, bilim kürsülerine de seslenelim:
-    Sabahlar hayrolsun!..
Halkın içinden kelimeler üretilirken, bu ayıplı sözcükler tez hazırlayan öğretim görevlilerinin, hiç mi gözüne takılmadı?

<