İSRAF DİZ BOYU, ÜRETMEDEN TÜKETİYORUZ
Her defasında söylüyorum ve yine tekrar ediyorum, ülkemle, milletimle her zaman gurur duydum ve her zaman duymaya devam edeceğim.
Eleştirdiğim konular yok mu, elbette var. Bunlardan birisi ve en önemlisi iyiden iyiye tüketim toplumu oluşumuzdur. Üretmeden tüketiyoruz ve israf diz boyu. Dolayısıyla üretmeden tükettiğimiz için sürekli borçlanıyoruz.
Gözümüz kulağımız indirim ilanlarında. Bir indirim ilanı gördüğümüzde gözlerimiz parlıyor ve ihtiyacımız olmasa bile koşup sıraya giriyoruz.
Cenab-ı Allah, A'râf Suresi 7/31. ayet de “Yiyiniz içiniz; fakat israf etmeyiniz! Çünkü Allâh isrâf edenleri sevmez” dediği halde, ekmek çöpe gidiyor, yemekler çöpe dökülüyor, giysiler çöpe atılıyor.
Kullandığımız alet, edevatlar yeni modeli çıktığında çöpe gidiyor.
Bir çok insan açlıktan ölürken, imkansızlıklar içinde kıvranırken bizde israf diz boyu.
Bir de hiç ihtiyacımız olmadığı halde, sırf hava atmak, başkalarını kıskandırmak için sürekli kullandığımız arabanın, telefonun, bilgisayarın modelini değiştiriyoruz.
Evimizi, eşyalarımızı yeniliyoruz.
Artık sadece ihtiyacımız olanı almıyoruz. Amacımız bir şeye sahip olmanın dışına çıkıyor, Erich Fromm’un dediği gibi.
“Tüketici insanın ana gayesi bir şeylere sahip olmak değildir, iç dünyasındaki boşluğun dirençsizliğin, yalnızlığın ve endişenin üstesinden gelebilmek için daha çok tüketmektir.”
Aliya İzzetbegoviç ise, “Konfor ve ona bağlı tüketici zihniyet her yerde, yalnız dine olan bağlılığı değil, herhangi bir değerler sistemine olan bağlılığı da zayıflatıyor” der, bu konuyla ilgili.
Aynen katılıyorum. Aşırı lüks tüketim beraberinde, kıskançlığı, yalnızlaşmayı ve ahlaki çöküntüyü de getiriyor. Gördüğümüz her şeye sahip olabilmek için inancımızı, ve ahlaki değerlerimizi yitiriyoruz.
Haksız kazanç olağanlaşıyor, rüşvet gibi kavramlar normal hale gelmeye başlıyor. Toplumsal çöküntüyle birlikte kutsal değerlerimizi yitirmeye başlıyoruz.
Ve sürekli borçlanıyoruz.
Tam da kapitalizmin amacına hizmet ediyoruz farkında olmadan.
İnsanı modern köleler haline getirmeyi ilke edinen Kapitalizme göre, insanların cebindeki son kuruşa kadar alınmalı, hatta borçlanma cazip hale getirilerek sürekli borçlandırılmalıdır.
Borçlu insan köledir. Hani biz özgürlüğümüz için mücadele etmiştik asırlar boyu.
İhtiyacımız olmayan bir şeyi alırken lütfen bir daha düşünelim. Tüketen değil, üreten olmayı seçelim.
2020’ ye girmeye hazırlandığımız bu günlerde alışveriş çılgınlığı almış başını gidiyor. Her tarafta kampanya ve indirim spotları.
Peki sonrası?
Sonrasını bende bilmiyorum.
2020 yılının ve gelecek yılların bilinçlenmemize, tüketim toplumu değil, üretim toplumu olmamıza vesile olmasını dilerim.