ISRAF VE TUTUMLULUK
Israf; insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı şekilde tüketmesi; haddi aşması demektir; Mal veya imkânları meşru olmayan amaçlar için, doğru olmayan yerlere saçıp savurmaktır.
Israf; lüks ve gösteriş tüketimidir. Böyle bir tüketim, fertleri maddi-manevî çeşitli sıkıntılara uğratmakta, milletlerin kalkınmasını engellemekte, ülkelerin ekonomik yapılarını olumsuz yönde etkilemektedir.
Hz.Ali, kişinin kendisine ve aile halkına israf etmeden, savurganlık yapmadan harcama yapmasını hayırlı iş olarak; gösteriş olsun diye yaptığı harcamasını da şeytanın bir payı olarak görmüştür. Kur’ân’ın emri de bu yöndedir:“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya hakkını ver ve sakın saçıp savurma.”(İsrâ,17/26). “Çünkü saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir…”(İsrâ,17/27).
İslâmda insanlardan, sosyal ilişkiler dahil, hayatlarının her alanında olduğu gibi ekonomik hayatta da ifrat ve tefritten uzak, ölçülü ve dengeli olmaları istenmiştir.Bu nedenle ifrat noktası olan israf ile tefrit noktası olan cimriliğin her ikisi de yasaklanmıştır.İktisatlı yaşam (orta yol ) ise teşvik edilmiştir.Orta yol, insan hayatının adeta sigortasıdır. “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık da olma.Yoksa kınanır ve çaresiz kalırsın., (İsrâ,17/29)
Tutumlu olmak; her zaman ölçülü davranmak, ihtiyaç sınırlarını aşmamak, aşırı harcamalarda ve ölçüsüz davranışlarda bulunmamak; ayağını yorganına göre uzatmaktır.
Tutumlu olmak, cimrilikle israf etmenin arasındaki orta yolda davranmaktır. Allah Teâlâ, Âyet-i Kerimede ,“Onlar , harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları bu ikisi arası dengeli bir harcamadır..”( Furkan,25/67) buyurmak suretiyle tutumlu olmayı tanımlamıştır.
Yüce dinimiz, Kur’ân-ı Kerim’deki : “…Yiyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü O israf edenleri sevmez…”(A’râf,7/31) âyeti kerime ile israf etmeyi yasaklamıştır.
NANKÖRLÜK ETMEK.
Nankörlük, yapılan iyiliğin kadir ve kıymetini bilmemek; verdiği nimetler için Cenab-ı Allah’a şükretmemektir. Oysa insan, yüce Allah’ın verdiği sayısız nimetlere karşı şükretmekle mükelleftir.
-“Nimetlere karşı nankörlük etmeleri sebebiyle onları işte böyle cezalandırdık. Biz (Bu şekilde) ancak nankörleri cezalandırırız.”( Nisâ, 4/147)
“O, istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi. Eğer Allah’ın nimetlerini saymaya kalkışsanız sayamazsınız. Şüphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.”(İbrahim,14/34). Rabbimizin üzerimizdeki iyilikleri, ikramları ve nimetleri sınırsızdır. Bunları saymaya kalkışsak bir ömür yetmez.
Bu kadar iyiliklerine, ikramlarına ve nimetlerine karşı şükretmeyi akıl edemeyen, sanki bunlar bizâtihî kendisinde zaten mevcutmuş gibi gören; bunları sanki kendisinin müktesep hakkıymış gibi gören; bunlara sahip olmayı vukuat-ı adiyeden sayan ve şükretmeye gerek bile görmeyen insanoğlunun tutumu gerçekten nankörlüktür. Ve nankörlük çok kötü bir davranıştır: Zalim ve nankör kişi, Rabbini tanımamakta ya da tanıdığını iddia ettiği halde O’nun emrettiği istikamette yaşamayarak Rabbine karşı gelmektedir.
İBRET ALMAK
Tüm âlemi yarattı ne güzel ne âlâ,
Tek başına Hak Tebareke Tealâ
Evrendeki her canlının rızkın verir
Tek başına Hak Tebareke Tealâ.
Yerden göklere, sınırsız Arş-ı Âlâ’ya
Gayya kuyusundan ol Firdevs-i Âlâ’ya
Her şey varlığın sürdürmek çün O’na muhtaç
Tek yaratan Hak Tebareke Tealâ’ya.
Görmek için gönül gözüyle bak, doğada
Yaşayan her can karada, suda, havada
Bir ahenk içinde zikirle yakarmakta
Durmadan Hak Tebareke Tealâ’ya
İbretle bakalım yıldız, Güneş ve Ay’a
Toprağa, suya ve ol yedi kat semaya,
Bir denge içinde dönerek zikrederler
Daima Hak Tebareke Tealâ’ya…
Ne kadar şükretsek azdır Yüce Mevlâ’ya
Çok özledik, hasret kalmış gibi sılaya,
OYTAN Muammer’in gönlü Râb evi olmuş
Hamdolsun Hak Tebareke Tealâ’ya!