İSTANBUL NİRE Kİ? - 1
İstanbul’da oturuyoruz…
Peki yaşadığımız bu kenti ne kadar tanıyoruz…
Aslına bakarsanız İstanbul’u tanımak olanaksız… Dün mesire yeri bugün kentin en ,işlek yerlerinden biri olabiliyor…
Eskiler “sur dışında İstanbul biter” derlerdi…
Yıllar önce bugün İstanbul’un en nadide semtlerinden biri olan Bakırköy’de minibüsler “İstanbul’a gider” düsturuyla yola koyulurdu…
Bugün, İstanbul surları aşmış dünün eski köyleri devasa ilçeler haline gelmiş…
Dünyanın en güzel kentlerinden biri. İstanbul.
Yıllardır bu kenti yok etmek için çabalıyoruz yine de başaramıyoruz…
Hala çok güzel…Bu tespite itirazı olan yok sanırım.
Bildiğimiz 1450 yılında Fatih Sultan Mehmet bu kenti feth etmiş ve Hristiyanlık merkezi bir kenti İslam’ın en önemli kentlerinden bir yapmış
İstanbul o kadar önemli ki, bir rivayete göre İstanbul’u feth eden komutanla ilgili bir de hadis var;
Her ne kadar bu hadisin sarihliği konusu tartışmalı ise İslamiyet adına İstanbul’un fethi büyük önem arz ediyor. Bu hadisle ilgili kayıt ise e Ahmed bin Hanbel'in Müsned'inde yer alıyor. . Ama allâme Muhammed Nâsıruddin el-Albânî (Rahmetullahi Aleyh)'in söylediği gibi bu ise bu hadis zayıftır!
Söz konusu hadisin orijinali şöyle "Letüftehanne'l Kostantıniyyete, ve le ni'mel emrü zâlike'l emr, ve le ni'mel ceyşü zâlike'l ceyş"
Türkçe meali ise şu şekilde özetlenmiş; "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur."
Amma… Konu hadisin kuvvetli olup olmamasında değil; yarattığı sonuçla bağlantılı.
Kimi tarihçilere göre 1300lü yıllarda başlayan Rönesans İstanbul’un fethinin ardından hız kazanmış ve Hristiyan dünyasında modernitenin kapısını aralamış
Kayıtlara göre; 1453'te İstanbul'un fethi ile Doğu Roma İmparatorluğu'nun alimleri ve sanatçıları İtalya'ya göç eder ve rönesansın fitilini ateşlerler. Rönesans, Avrupa tarihinde Orta Çağ'dan moderniteye geçişi işaret eden ve 15. ve 16. yüzyılları kapsayan, klasik antik çağın fikirlerini ve başarılarını canlandırma ve aşma çabasıyla karakterize edilen bir dönemin başlangıcı olmuş…
İslam dünyasında ise bir yükselişin habercisi gibi de nitelendirilebilir…
Peki biz bu İstanbul ile ne kadar bilgi sahibiyiz…
Resmi kayıtlara göre 16 milyon, gelir geçer, insan ve kayıtsız göçer iel mülteci sayısına bakarak gerecek rakamlara göre 20 milyon üzerinde bir insanın yaşadığı bu kentte semt isimlerinin öyküsü acaba nedir.
İşte Google Amca’ya göre semt isimlerinin öyküsü
xxx
ŞİŞLİ- Şiş yapımıyla uğraşan ve Şişçiler diye anılan bir ailenin burada bir konağı olduğu ve 'Şişçilerin Konağı'nın zamanla değişikliğe uğrayarak 'Şişlilerin Konağı' hâline gelmesiyle semtin adının Şişli olarak kaldığı anlatılıyor.
PENDİK-Bizans Döneminde “her tarafı surlarla çevrili” anlamını taşıyan Pantecion, Latin egemenliğinde ise “duvar” anlamına gelen Peninda-kot ismini almıştır. Bu da bizi, Pendik'in egemen olan devletlerce bir savunma hattı olarak kullanıldığı bilgisine götürür.
SÜTLÜCE- Bugün Sütlüce semtinin olduğu yerde Süt Menbat isimli bir Rum köyü vardı. Köyün bir köşesindeki bakır bir kadın heykelinin memelerinden su akar; bu suyun, kadınların sütünü çoğalttığına inanılırdı. Bundan dolayı semt, Sütlüce olarak anılır oldu.
AHIRKAPI- Marmara Denizi'nin kıyısında yer alan yedi ahır kapısından birisi olan bu semte, Padişah atlarının bulunduğu has ahırın yanında yer aldığı için Ahırkapı ismi verildi.
TAHTAKALE- Sözlük anlamı 'kale altı' olan Taht-el-kale'nin bozulmasıyla Tahtakale'ye dönüşen semtin, Mercan ya da Beyazıt dolaylarındaki eski sur benzeri yapının aşağı kotunda yer aldığı için bu ismi aldığı tahmin ediliyor.