RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

İstanbul'da çok insan tanıdım

Gazeteci Abdullah Işıklar Arapgir ve Malatya’da ilk orta lise eğitimini tamamladıktan sonra kendini İstanbul’da buldu. Öncelikle kalacak yer lazımdı. Üniversiteye gitmek hazırlığında Marif Öğrenci Yurdu’nda kalmaya başladı. O günlerde de daha önceden dine, maneviyata uygun yayınlar yaptığını bildiği Büyük Doğu gazetesine gitti. Ziyaret için gitti ama işe başladı. 1951 ve sonrasında stanbul’da çok değerli insanlarla tanışmış, onları dinlemiş, gözlemlemiş ve onlardan kendince değerli bulduğu bilgi ve alışkanlıkları ruhunda benimsemiş. İşte o günleri anlatıyor:

Xxxx

İsmail Dayı Fetih gazetesine bir yazı getirdi. Hasan Basri Çantay imzalı. Ben zaten yurtta kalırken, öğrenciyken onun üç ciltlik Kur’an Mealini okumuştum. Ondan sonra yazılarını ben aldım. Koska’da evi vardı. Mehmet Akif ile birlikte milletvekilliği var. Sonradan kısa bir süre İslam Enstitüsünde ders okuttu.
Hasan Basri efendiyi önce yayınladığı bir eseriyle tanımıştım. Öğrenci yurdunda kalıyordum. Bir arkadaşım memlekete izne giderken, bu kitap dolapta kalmasın, sende dursun diye bana vermişti. Okudum. Yüz yüze tanışmamız ise İsmail Dayı sayesinde oldu.
Fetih Gazetesini yayınlarken İsmail Dayı bana bir yazı verdi yayınlamam için. Baktım üş-dört sayfalık yazı. Altta Hasan Basri Çantay ismi var. İsmail Dayı da Hasan Basri Çantay gibi Balıkesirli’ydi. Hasan Basri efendi ile çok yakındılar. Hasan Basri efendinin Kur’an meali kitabı vardı. Sonra 10 kere 40 Hadis tercümesi. 10 baskı yaptı. Ondan sonra yazılarını almaya ben evine gittim. Evi Gedikpaşa  okulunun arkasındaydı.Ondan sonra da onunla münasebetimi hiç kesmedim. O da beni sevdi, ben de onu sevdim. İlim sahibiydi. Mehmet Akif ile aynı dönemde ilk Mecliste milletvekilliği vardı. İslam Enstitüsünde hocalık görevi verdiler.Fakat o da Ömer Nasuhi efendi gibi İslam Enstitüsündeki derslerini çok devam ettirmedi. Koskoca evi vardı, evine gidiyordum. Kiracı mıydı, kendinin miydi bilmiyor Çocukları yoktu. Mürşit adında bir yeğeni vardı. Her sayıya yazı verirdi, gidip alırdım. Ona evinin ne kadar güzel olduğunu söyledim. Bana duvarda asılı olan bir tabloyu gösterdi. Şundan bir farkı yok dedi. Demek oluyordu ki Hasan Basri Efendi bahçeye çıkıp çiçeklerle, toprakla iştigal etmiyordu, edemiyordu.

Xxxx

Okulda ve Büyük Doğu’da ilk çalışma

Büyükdoğu Gazetesini dindarlara sahip çıkan bir yayın organı olarak tanıyordum. Gittim. İş talep ettim. İşe başladım. Adliye-polis haberleri yapmaktı vazifem. Selami İzzet Sedes Yazıişleri Müdürüydü. Osman Akkuşak da benden önce işe girmiş, orada çalışıyordu.
Osman Akkuşak kendini biraz imtiyazlı sanıyor olmalıydı ki, Necip Fazıl yokken onun odasına girip orada oturmayı adet haline getirmişti.
Bir gün Necip Fazıl beyin Ankara’ya gitmesi gerekiyor, günlük yazısını  nasıl yazıp gazeteye ulaştıracağını muhakeme ediyor. Osman Akkuşak, ‘Efendim merak buyurmayın, ben sizin yerinize yazarım’ demek cüretini göstermiş.
Necip Fazıl bir süzmüş Osman Akkuşağı yukardan aşağı, aşağıdan yukarıya ve şöyle demiş:
Bir sünnet çocuğuna paşa kıyafeti giydirince o çocuk paşa olmaz.
O yıllarda Necip Fazıl 50, Osman Akkuşak 23 yaşında.


Xxxx


Abdullah Işıklar. İstanbul’da Gazetecilik Enstitüsü okumuş. Gazetecilik Enstitüsü 1952’de İktisat Fakültesi bünyesinde kuruldu. 
Gazetecilik Enstitüsü’nü iyi dereceyle bitiren Abdullah Işıklar yedek subay olarak Sağmalcılar’da yaptığı askerlik sırasında da üstün başarı göstererek 1. Ordu Komutanlığı’ndan takdir belgesi almıştı.
Abdullah Işıklar’ın gazete çalışanı, gazete sahibi, yayıncı yanları var. Yayımladığı kitapların hepsi de dini bir hedefe yöneliktir.
İnsanlığın Büyük Önderi Peygamberimiz, İlmi Hüküm, Adolf Hitler, Ey Oğul,  İslam ırkçılığı men etmiştir, İslam’da adalet, Tahlil ve Tevhid, İslam’ın mücadelesi, Müslümanların ibadet tarihi, Mira tül Hakikat gibi eserleri yayınlamış ve dağıtmıştır.
 Büyükdoğu’da başladığı gazeteciliğini Yeni Sabah’ta sürdürdü. Daha sonra gazete sahibi oldu. Fetih Gazetesini yayınladı. İhtilalden sonra da Sönmez Neşriyat adındaki bir kuruluşta keatip olarak göreve başladıktan sonra, bu kuruluşun sahibi olduğu Yeni İstiklal Gazetesini yayınladı. İmtiyaz sahibi olduğu gazeteyi daha sonra Diyanet İleri Başkanlığı’nda mütercim keatip olarak çalışan Mülkiye mezunu Mehmet Şevket Eygi’ye devretmiştir.

<