İSTANBUL'DA TRAFİK MÜDÜRÜ YOK MU? (1)
İstanbul’da yaşayan insanlara “en büyük sorununuz” nedir diye sorduklarınızda alacağınız yanıt, çoğunlukla trafiktir.
Bu mega kentte oturup da, bu sıkıntıyı yaşamayan insan yoktur. Kitle ulaşım araçlarının tiryakileri bile, sık sık bu ıstırabı yaşıyorlardır. Bir yerden kaçsan, bir başka yerde mutlaka trafik sorunuyla karşı karşıya geliyorsunuz.
Dünyanın büyük kentlerinde bu sorun var. Var ama, kimse kimsenin hakkını yemediği, hatta otorite hakkını yedirmediği için, bu sıkıntıyı kabullenir.
Ya bizler; kırmızı ışıkta geçer, yanlış yere aracımızı park eder, sıramıza rıza göstermeyi aptallık sanır, arıza şeridini kullanır, yaptığımız korsanlıkları maharet sayarız. Ve trafik canavarı olmaktan gurur duyarız…
Çağdaş insanlarla aramızdaki farklılık, işte trafikte ortaya çıkar…
Bir süre önce, en başarılı mesleki kuruluşlarımızdan Ekonomi Gazetecileri Derneği’nin bir etkinliğine katılmak için Cağaloğlu’ndan sahil yoluyla Sirkeci’ye 1,5 saatte gittiğim gün, İstanbul’da trafik müdürü olmadığını anladım.
Vatandaşa bu kadar eziyet yapılır mı? Size bir örnek vermeliyim.
Cağaloğlu’ndan Sirkeci’ye arabanızla gitmek için iki yol vardır. Biri Kazım İsmail Gürkan’dan, yanan milli eğitim binasının kenarından, ya da Alayköşkü caddesiyle Gülhane’deki tramvay yoluna çıkmak, diğeri Babıali caddesini takip edip, Yeniçeriler caddesinden atlayarak sahile inmek.
Cağaloğlu-Sirkeci arasındaki bu iki yol da, fazla fazla 2 kilometredir. Yani piyade adımıyla 15 dakikadır. Akşam üstleri bu yollar şimdi 1 saatte aşılıyor.
Ve İstanbul’un trafik yetkilileri bu rezaleti önemsemiyor.
Bu noktalara bir gezici (motorize ekip mi diyorlar) trafik polisi gönderilemiyor. Tüm başvurularımıza da cevap verecek yetkili de bulamıyoruz. Belki onların da haklı tarafları var. Araç kalabalığı, kurallara uymayan sürücüler ve hatta yayalar… Turistin birine sormuşlar: “İstanbul’un trafiğini nasıl buldunuz” diye, “araba çok, fakat şöfor yok” demiş… İyi bir söz. Tabii bu söz, şöforlüklerine değil, kural tanımayan yöntemine.
Psikolojik rahatsızlığını trafiğe yansıtan sürücüler, hak yiyor, utanmadan sırayı bozup öne geçsin diye ters şeride geçiyor, çift sıra yaparak her iki tarafı da kilitliyor. Önce ben, yine ben, hep ben anlayışıyla, ha benim cebimden para mı çalmış, ha benim yasal hakkımı kullanmış…
Her akşam Cağaloğlu’ndan, Sirkeci’ye inmek zorundayım. Her iki yolda da sıkıntı var. Valiliğin Gülhane kapısından tramvay caddesine girmek saatlerce mümkün değil. Oraya bir trafik polisi gelse, hem valiliğin önünden gelen sürücüleri, hem Sultanahmet’ten gelen turist otobüslerini yönlendirecek, hem de yukarıdan Alayköşkü’nden kuyruğa girmeden arabaları sollayarak geliş yolunu kapayan trafik anarşistlerine dur diyecektir. Ama yok. Yok, evet yok. Trafik polisi yok…