CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

" İYİ BİR KADIN..."

Bir gazetede düzeltmenlik yaparken Babıali’de yolumun kesiştiği değerli kültür
insanlarından biri de sonradan Harry Potter çevirileriyle şöhret ve “ev sahibi” olmuş
çevirmen , yazar, eleştirmen, kitap kurdu , cazsever , dj, on parmağında on marifetiyle
Sevin Okyay' dır.
Sevin Okyay ‘a bir kaç kez yolda , bir kaç kez de 1980'li yıllarda yeni kurmaya başladığı
arşivinde rastladım. Mütevazı, çalışkan, gösterişsiz dümdüz, candan kişiliğiyle bende hep
iyi bir insan izlenimi bırakmıştı.
Bir seferinde şeker yemekten “dişlerini kurt yemiş” kızı Elif ile görmüştüm...Elif annesinin
eline yapışmış, utangaç , sürekli gülümseyen sevimli mini mini küçük bir kızdı.
12 Eylül darbesi olmuş. Bir çok kişi içeri alınmıştı. O da içeri alınmış, kısa bir süre sonra
bırakılmış biriydi. İşsizdi. Kapılar onun da yüzüne kapanmıştı. Gazete kupürleri topluyor,
bunları haber ajanslarına servis etmeyi düşünüyordu.
12 Eylül’den sonra İstanbul’dan ayrıldım. Aralıksız yirmi seneden fazla sürecek olan
doğudaki görevime gittim. Bu süre içinde batıdaki sanat siyaset olaylarını yazılı ve görsel
medyadan izlemeye devam ettim.
Darbeden sonra Turgut Özal liderliğindeki hükümet normalleşme yolunda önemli adımlar
atınca ülkenin doğusunda batısında bir özgürlük havası eser olmuştu. İşsizler işlerinin
başına döndüler. Medya hareketlendi. Gazete ve televizyonda yeni yüzler görünmeye
başladı.
Bu yüzlerden biri de Sevin Okyay idi. Sevin Okyay ismi, sinema, edebiyat , spor eleştirileri,
kitap tanıtım ve çevirileriyle görünmeye başladı. Büyük küçük iş demeden her işe elini
atıyor, her işte de başarılı oluyordu.
Aradan neredeyse otuz yıl geçti. Sevin Okyay el attığı alanlarda şöhret oldu. Buna rağmen
o magazine “görsel malzeme” olmadı, bohçası hep kitap ile doluydu. Mütevazı karakteri ile
kişiliğini korudu.
Bugüne kadar onu keyifli kitap çevirileri, sanat edebiyat eleştirileri, radyo televizyon
programları ve çalışkanlığıyla gördük ve izledik..
Bugün kitapçının önünden geçerken Sevin Okyay'ın öğrencilerinden Pınar İlkiz’in Ayizi
Kitap ‘ta çıkardığı kitabı görünce durakladım.
Kitabın kapağına Sevin Okyay’ın O bilinen resmi konulmuş . Kitap “Hakikaten , Sevin Okyay
anlatıyor” başlığıyla piyasada.
Kitap 1946 Beşiktas doğumlu Sevin Okyay’ın aile evinin kapısını aralıyor. Bir yanı Çerkez,
bir yanı Arnavut olan bir aileyi ve çocuklarını tanıyoruz.
Kitap yerinde duramayan, uçarı, zeki, herşeye meraklı, afacan bir “Erkek Fatma “ resmiyle
başlıyor. “ Kazık kadar bir kızdım. Ayakta at arabası kullanırdım Maltepe Sokaklarında”
diyor Sevin Okyay.
Kitapta ana baba ayrı bir ailedeki bir kızın , pes etmeden hayata tutunma çabalarını
izliyoruz.
Anneannenin, babaannenin , annenin, babanın ölümleriyle artık silinmeye yüz tutmuş
hayalleri geride kalıyor.
Kitaptan hayat mücadelesinde bütün zorluklara rağmen Sevin Okyay ve çocuklarının asla
yılmadıklarını, yakınmadıklarını etki alanları dışına çıkmadıklarını, kişisel gayretleriyle
yabancı dillerden kitap çevirileri yapacak ustalığa ulaştıklarını öğreniyoruz.

Kitapta siyasi yorumlar, eleştiriler yok. Onları hep geçinme gailesi peşinde, sonuç almaya
odaklı gayretleriyle görüyoruz.
Kitaptaki dünya dar bir çerçevede dönüyor... Oğlu Kutlukhan Kutlu annesinin resimleri
üzerinden okuyucuya zamanın akıp gittiğini anlatarak kitaba katkıda bulunmuş...
İsimler, isimler...Sevin Okyay’ın hafızası maşallah fil hafızası kadar güçlü, Ezberden bir sürü
isim sayıyor. İsimleri kısmen tanıyoruz. Tanımadıklarımızın da basında birlikte çalıştıkları iş
arkadaşları olduklarını öğreniyoruz.
Deneyimli gazeteci Sayın Pınar ilkiz , iki yıl sürmüş olan bu çalışmasında , sohbeti dar
alandaki bu isimlere yönlendirmesiyle biraz geyik muhabbeti yaparken başarılı bir anne
ile çocuklarının aile resimlerini çizmiş. Eline sağlık.
Sizler de büyük ihtimalle Sevin Hanıma ya sokakta rastlamış , televizyonda izlemiş,
radyoda onu dinlemiş , gazetelerde yazılarını okumuşsanız , bu kitap ilginizi çekecektir.
Kitabın sonundaki , Sevin Okyay' ı nasıl bilirdiniz sorusuna muhatap olsaydım eğer; hiç
tereddütsüz bu hanımefendi için ;
-Zaman zaman Türkan Şoray'ın yardımcısı sanılan, zaman zaman bohçacı kadın (!)
muamelesi yapılıp konuşma yapacağı salona alınmayan, insanları, kedileri, köpekleri,
kitapları seven, çalışkan, mütevazi, iyi bir insandır, der idim.

<