İYİ YAŞLANMAK
Yaşlanmak doğal, içten gelen, yavaşlatılabilen ve kontrol edilebilen ama önlenemeyen biyolojik bir edinmedir.
Eğer iyi yaşlanmayı başarabilir, bunun için iyi yaşlanabilirsek hem ömrümüz ve hem de yaşlılıkta yaşam kalitemiz artar. Bunun için iyi yaşlanmayı bilmek gerekir.
Ben tıp doktoru olmadığım için yaşlanmanın tıbbi nedenlerini değil, bu yaşıma kadar uzun ömürlü ve iyi yaşamayı başarmış insanların anlattıklarını özetlemeye çalışacağım.
Yaşlanmanın farkına varabiliyorsak, yaşlanmayı uzatabilmeyi başarırız. Bu farkındalıklar nasıl başlar ve gelişir ?
Çevremizdeki gençler size “Amca, teyze, hala, dede” gibi tabirlerle hitap etmeye başlar ve eğer siz de bu durumdan hoşlanmamaya başlarsanız, bu bir yaşlılık emaresidir.
Eğer akşam yemeklerden sonra uyuklamaya başlar ve ertesi gün sabah da yorgun, keyifsiz ve enerjisiz uyanıyorsanız, bu durumu dikkate almalısınız, bu da yaşlılık işaretidir.
Gazete ve televizyonlarda sağlıkla ilgili haber ve tartışma programlarını daha çok izlemeye başladıysanız, eskisinden daha çok doktora gitmeye başladıysanız, dost meclislerinde arkadaş ve aile sohbetlerinde, en iyi hastaneleri, en başarılı doktorları konuşuyor, öğrenmeye çalışıyorsanız, bu durum yaşlanma sürecinin sizin kapınıza dayandığının işaretidir.
Yaşlanma sürecini etkileyen ve özellikle 60 yaşından sonra bizi daha fazla yıpratıp daha çok eskiten nedenlerden uzaklaşmak gerekir.
Kendimden misal vererek anlatmaya çalışacağım, vücudumda bazı rahatsızlıklar başlayınca, sigara ve içkiyi bırakarak önlem aldım ve bunun çok faydasını gördüm. Buna rağmen yaşım ilerleyip rahatsızlıklar artınca, hastalıkları aklıma getirmemek için okumaya ve yazmaya başladım. Hastalıklar bu sayede aklıma bir daha gelmez oldu.
Her şeyden önemlisi, bedenimi dinç tutabilmek için yaşıma uygun sporlara ve ruhumu geliştirebilmek için dini konulara ve ibadete önem verdim. Bu sayede hastalıklara ve hatta ölüme karşı cesaretim çok arttı.
Dünü unutup, bu günü en iyi şekilde yaşamaya başladım ve yarınların korkusunu yendim.
Bazı dostlarımın tavsiyesine uyup, mesleki, siyasi ve sosyal faaliyetlerimi azalttım, ancak bunun doğru olmadığı kanaatine vararak, geçmiş yıllardaki kadar olmasa da bu faaliyetlerimi devam ettiriyorum.
İDEALLERİ BİTMEYEN İNSANLAR YAŞLANMAZLAR
Neşeli olan insanlar, hiçbir zaman yaşlanmazlar.
Yaşlanmak ve gençlik, bir hayat devresi değil, bir akıl halidir.
Hiçbir insan fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.
İnsanlar ideallerinin bitmesi ile yaşlanırlar.
Her insan gençtir. İnsanlar yaşları ilerledikçe yaşlandıklarını sanırlar.
Hâlbuki hayatı istedikleri gibi yaşayamıyorlarsa zaten yaşlıdırlar.
İnsanlar yaşlı olduklarına karar verdikleri gün yaşlanırlar. Yıllar cildi buruşturabilir, beden yorulabilir, ancak ruh heyecanların bitişi ile buruşur.
Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençlere ve gençler gibi neşeli olan yaşlılara hayran olmuşumdur.
Eğer devamlı doktora ve ilaca ihtiyaç duymak istemiyorsak, pozitif enerji dolu dostlar kazanmaya ve onlarla sosyal birliktelik içinde olmaya gayret göstermeliyiz.
Çiçero’ya yaşlılığında sormuşlar; “Üstat, yeniden gençliliğinize dönmek ister misiniz ?
Verdiği cevap ; “Yarışı kazanmış olan bir sporcu, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki?”
İnsan kendine olan güveni kadar genç,
Kuşkusu kadar yaşlı.
Cesareti kadar genç,
Korkuları kadar yaşlı.
Umudu kadar genç,
Bezginliği kadar yaşlıdır.
Kalbiniz sevdikçe, neşe duydukça, güzellikleri fark ettikçe, beyniniz yeni şeyler keşfettikçe, kitap okuma alışkanlığınız arttıkça, spor yapmayıp, müzik yapmasanız ve ruhumuzla beraber şarkı söylemeseniz de korolarda konserlerde iyi dinleyici olmakla bile sağlığınıza ve ruhunuza destek oldunuz, demektir.
Sağlıcakla kalın.