PEKCAN TÜRKEŞ

PEKCAN TÜRKEŞ

Japonya Tokyo

GÜNEŞİN DOĞDUĞU YER:

T O K Y O

 

Bu kez Leylek;Japonya semalarına doğru uçuyor.Aralık ayında THY'nın aktarmasız Uçağındayız.Yolculuk boyunca iki sefer alternatif Mönülü yemek servisi var.Yüze yakın 1.Vizyon Sinema filmlerinin birini seyredip hemen diğerine geçiyoruz.Kaptanın müşfik bir sesle "Sevgili Çocuklar"anonsundan çocuklar ziyadesiyle memnun. 

On bir saatlik rahat bir yolculuktan sonra Japonya'nın ve kelime anlamıyla "Doğunun Başkenti "Tokyo'ya varıyoruz.

Dünyanın en kalabalık(Ondört milyon) ve en pahalı şehri unvanını elinde bulunduran Tokyo'ya giderken 11 saat gelirken 12 saat uçuş süresi geçiyor.7 saat aramızda zaman farkı var.

Narita Havaalanında dikkatimi çeken ilk şey "Silent Room (Sessiz Oda)" denilen dinlenmek ve ibadet etmek için kullanabileceğiniz iki odanın mevcut olmasıydı.

Tokyo'nun en önemli semtlerinden 

biri :Shinjuku.Her cinsten insanın günün her saati geçiştiği kıpır kıpır bir semt olan Shinjuku’nun batısında gökdelenler,doğusunda batakhanelerin yer aldığı burdaki Metro İstasyonuna günde en az iki milyon yolcu uğruyor.Yönlere göre mevcut olan kapılardan birinden çıkarsanız benim gibi sürprizle karşılaşırsınız.

Kendinizi birbirine zıt bir dünyada bulmak istemiyorsanız kapılara dikkat ediniz. Batısı Newyork Manhattan'da olduğu gibi gökdelenler diyarı, Doğusu Londra Soho eğlence merkezi, Güneyi alışveriş merkezleri,Kuzeyi çıkınca çılgın bir eşcinsel diyarı sizi karşılıyor.Gay ve Lezbiyen Barları leba leb (Dudak dudağa-ağzına kadar) dolu.

 

JAPON KIZIN ADI: 7 DENİZ

 

TOKYO'da dikkatimi çeken şeyleri sıralayabilirsem en başta "Saygı" geliyor.İnternetin zayıf olduğunu bildirdiğim Resepsiyon görevlisi konuyu Otelin gece Müdürüne bildirmiş.O odama gelip,özür dileyerek güçlendirici bir cihaz taktı.Çıkarken saygıyla eğilmesi hakikaten hayreti şayan bir davranış.

Japonlarda "Tabiat Sevgisi"de müthiş.Japonların bu tabiata bağlılıkları dinden farksız.Esasen inandıkları Şinto Dini “Tanrının yolu” demek ve bu yol da tabiattan geçiyor.Bu dinin mensupları Tabiata saygılı olmak zorundalar..İnsan da Tabiatın bir parçası olduğuna göre insana da saygı ön plâna çıkıyor.

Doğan çocuklarına Tabiatı anımsatan isimler veriyorlar:

7 Deniz; bir çok kız çocuğunun da ismi.Japonlar çiçeklerin açtığı zamana göre de Çiçek isimleri taşıyor.

Dünyanın en güzel 14 çiçeği arasında olan Kiraz çiçeği;çiçek açma döneminde festivallerle kutlanıyor.Bulunduğu mekanı kartpostal güzelliğine çevirebilen Kiraz çiçeği;ağaçta başka güzel, yere döküldüğünde başka güzel.

Japonlar milli dini olan Şintoizm ve 6. yüzyılın sonunda gelen Budizmi benimsemiştir. Fakat diğer dinlerde olduğu gibi ayrım yoktur. Nikah törenini Şintoizm tarzıyla yapan bir kişinin ölüm töreni Budizm tarzıyla yapılabilir. Japonya'da yaklaşık 250.000 Hristiyan bulunmaktadır. Hristiyanlık, Portekiz misyonerler tarafından 16. yüzyılda Japonya'ya getirilmiştir. Fakat Japonya'daki Hristiyanlık da kültürlerinden dolayı Avrupa'daki gibi değildir. İçinde Şintoizm ve Budizm barındırır. Günümüzde Hıristiyan olmadığı halde haç takan insanlar az değildir. Bu da tamamen modanın getirisidir.


SHİBUYA

 

Kültür ve Genç modanın merkezi Shibuya her çeşit moda giysilerin sergilendiği şık bir semt.Ara sokaklarda Shinjuku'da olduğu gibi Pachinko salonları,striptiz kulübleri var.

Shibuya semti, özellikle de gençler tarafından rağbet gören gözde bir alışveriş ve eğlence cenneti.Shibuya, gençlik kültürünün sürekli gelişip zenginleştiği, modayı belirleyen bir merkez konumundadır. Uluslararası sanatın ve modanın en önde gelen örnekleri burada gözlemlemek mümkündür.Newyork ;Times Square Londra'daki Piccardilly Square Meydanlarını andırır.

Shibuya’nın en meşhur noktası ana meydanında yer alan yaya geçididir. Dünyada bir seferde en fazla insanın karşıdan karşıya geçtiği yaya geçidi unvanını almıştır.

Metronun girişine eski bir Tren Vagonu yerleştirip Turizm Ofisi yapmışlar.

 

KABUKİ TİYATROSU-

SEYİRCİ KUYRUĞU

 

Ginza semtinde Japon halk tiyatrosu Kabuki'nin temsilleri için gündüzden kuyruk oluşuna şaşırmadım.Bir zamanlar bizde de kuyruklar vardı.70'li yıllarda İstanbul'da o kadar çok Tiyatro vardı ki say deseniz sayarım: Muammer Karaca ile  başlayan Ali Poyrazoğlu-Küçük Sahne(Bendeniz de oynuyordum) Tiyatrosuna kadar süren 40 Tiyatro Salonu vardı.

Japon halk tiyatrosu olan Kabuki Tiyatrosu; 17.yüzyılın başlarında doğmuştur. Bu oyunun ilk temellerini aralarına güldürücü skeçler eklenen dans ve pandomim temsilleri oluşturuyordu.

İlk önceleri tapınakta doğan ve doğal olarak dinî unsurlar içeren Kabuki oyunları, zamanla din etkisinden kurtuldu ve tahrik edici dansların, hareketlerin, konuşmaların sergilendiği oyunlar haline geldi.

Kabuki, dinî nitelikten uzaklaştıkça sahne diyaloglarına ve aksiyona önem verilmiş, işin içine drama da katılarak içerik bir diğer Japon halk tiyatrosu türü olan Noh'a oldukça benzetilmiştir. Fakat Kabuki geliştikçe, sahne ve perde yapısında değişiklikler oluşmuş, teknik bakımdan Noh ile oyunlarından kendini sıyırmıştır.

Tokyo'da Kabuki Tiyatrosundan dolayı Kabukichō denilen eğlence merkezlerinin ve Kırmızı Fenerlerin bulunduğu bir semt de vardır.

 

 

 ROPPONGİ

 

Roppongi metro istasyonundan çıktıktan sonra Tokyonun gece hayatının can damarı lüks bir semt..Karşı cinsle muhabbet söz konusu olunca bizim "Laleli"semtindeki gece hayatını anımsatıyor.

Tokyodaki disko ve striptiz barların bulunduğu gece hayatının merkezi.Sizi yolunuzdan çevirip barlarına müşterileri almaya çalışan zenciler...Tokyo "Hard Rock Cafe'de burada bulunuyor.

Yabancıların sık geldiği bu bölgeye "The hottest place in Tokyo" deniyor.

Rus dilberleri, iri kıyım zenciler ve çekik gözlülerin bulunduğu bu kozmopolit bölgede kulüpler sabah 10-11'e kadar çalışıyor.

Bu Semtte metronun hemen çıkışında Roppongi Hills isimli bir gökdelenin muhteşem blr manzarası var.Roppongi Tepesinden uzaktan bakınca Eyfel Kulesinin replikasını görebiliyorsunuz.Minato-ku Shiba Parkındaki Kule 333 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek kendinden destekli çelik kulesi ve Japonya'nın en uzun insan ürünü yapısıdır. 4000 ton ağırlığındadır.

Kulenin tasarımı Paris'deki Eiffel Kulesi baz alınarak yapılmıştır.

Roppongi Hills'den şehre bakarken bir Genç Kız;aceleyle Köpeklerini elime tutuşturdu.Sıkışmış.Biraz sonra döndüğünde köpeklerini bana emanet etme düşüncesine nasıl kanaat getirdiğini sorduğumda gülümseyerek şöyle dedi:

" Ben tuvalet ararken Siz kuş sesi taklit ederek Köpeklerimle ilgilendiniz.Hayvanları çok sevdiğinizi o an anladım "

 

PACHİNKO SALONLARI

 

Shinjuku ve Shibuya'da göreceğiniz kollu oyun makinaları (Pachinko) Las Vegas'daki Kumarhane aletlerine benziyor.İnsanların balık istifi yer bulduğu bu mekanik aletler Pinball'u da andırıyor.Gençliğimizde Tilt Makinası dediğimiz Pachinko'nun esası Pinball ;cam kaplı bir kabinin içindeki bir oyun alanında bir veya daha fazla çelik top oyuncu tarafından hareket ettirilerek puan kazanılmaya çalışılıyor.Oyunun temel amacı mümkün olduğunca çok puan elde etmek.Top oyun alanında ne kadar farklı hedefi vurursa o nispette puan kazandırıyor.Oyun makinesinin alt tarafında oyuncu tarafından kontrol edilen plastik sopalar ile topların tahliye alanına düşmesi engellenmeye çalışılır. Tüm topların tahliye alanına düşmesi ile oyun sona erer.


MANGA-ÇİZGİ ROMAN SALGINI

 

Japon çizgi filmlerine "Anime"adı verilir. Manga ise Japon çizgi romanlarına denir.

Japonlar çizgi film hastası.Herkesin elinde birer cep telefonu var ve metro’da, otobüste, trende veya sokakta yürürken, sürekli gözleri akıllı telefonlarında.

Telefonla konuşmak yadırgandığı için internette film seyredip,Barbi tipi oyunları oynuyorlar. Sanki hayal dünyasında yaşıyorlar.

Dünya ülkelerini son yıllarda kasıp kavuran Manga okuma alışkanlığı,

mangaların çizgi romanlar olduğu söylenebilse de, Manga kültürünün birçok sosyokültürel etki ile şekillendiğini de unutmamak gerekir. Milattan önce 6. yüzyıla kadar dayanan tarihi olayların günümüz mangasının şekillenmesinde etkili olduğu düşünülmese de, tarihsel süreç içerisinde dini, kültürel ve ekonomik birçok konunun yarattığı etkiler mangaların popüler hale gelmesinde etkili olmuştur.

Japonya’da yaygın hale gelen Budizm’in sonucu olarak birçok tapınak açılmış ve bu tapınakların iç duvarlarının süslenmesinde birçok resim kullanılmıştır. Tapınak duvarlarındaki karikatürler, Japon kültüründe yer etmiş ve Japonya’da günümüzün en etkili hikaye anlatım şekli haline dönüşmüştür.

Gazetelerde ve dergilerde basılan çizgi romanlar ve karikatürler çok geniş kitlelere ulaşmıştır.

Japon toplumunun benimsemekte hiç zorlanmadığı bu çizgi romanlar, birçok insan için bir tutku olmuş ve sonraki hafta çizgi seride ne olacağı büyük bir merak konusu haline gelmiştir. Anime çizim sanatı olarak adlandırılan manga çizgileri oldukça abartılı bir şekilde çizilebilme özgürlüğü sağladığından, sanatçının düşündüklerini dilediği yoldan ifade edebilmesine de imkan sağlamaktadır.

 

SKYTREE-GÖKYÜZÜ AĞACI

 

Tokyo Skytree, şu anda Japonya'nın en yüksek ve dünyada Burç Halife'den sonra en yüksek 2'inci kulesidir. 634 m yüksekliktedir. Geceleri LED ışıklarla aydınlatılmaktadır. Aslında Tokyo Kulesi ile aynı görevi taşır. Ama Tokyo Kulesi ile arasında çok fark vardır. Bunlardan ilki; Tokyo Kulesi 333 m'dir, Tokyo Skytree ise 634 m'dir.2012'de inşa edilmiştir.

 

SİGARA İÇMEK İÇİN KUYRUĞA GİRMEK GEREK

 

Tokyo'da insanlar çok sabırlı.Saatlerce bir lokantanın tatlısının önünde sıra oluyorlar.Her yerde sıra bekleme durumu var.Açık havada belli yerde sigara içerken de kuyrukta sırada bekliyorlar.

 

ODAİBA-RAINBOW KÖPRÜSÜ

ÖZGÜRLÜK HEYKELİ(!)

 

Modernleşmenin en ilginç örneği Tokyo'da denize çöpden blr ada kurmak olmalı.

Odaiba, Tokyo körfezinin dibinde yoktan var edilmiş, ya da doğru deyişle, çöpten var edilmiş bir adadır. Geri dönüştürülemeyen veya yakılamayan çöpler;özel bir harçla karıştırılarak denizi doldurmuş.

Adaya ulaşımı sağlamak için Rainbow(Gökkuşağı) isimli bir köprü inşa edilmiş.Rainbow Köprüsü iki katlı bir asma köprü. Şehrin sembolleri arasına giren köprünün üst katından paralı otoyol, alt katından raylı sistem ve ücretsiz yol geçiyor.

Rainbow (Gökkuşağı) Köprüsü; Odaiba'ya başka bir renk katıyor.Sumida Nehri üzerinde gel-git yapan tekne turları Tapınaklar bölgesi Asakusa’dan kalkan tekneler, Sumida boyunca köprülerin altından geçerek tekneler Paris’teki Seine Nehri turları gibi Odaiba’ya gidiyor.

Tokyo, deniz kenarında ama denizle ilgisiz bir şehir olduğu gibi, ortasından nehir geçen, ama nehirle de ilgisiz bir şehirdir. Sumida Nehri kıyısında mukavvadan, tenekeden, brandadan yapılan çadırların içinde evsizler yaşıyor.

Tokyo Limanı‘nın yeniden kullanılabilir hale getirilmiş toprakları üzerinde bulunan Odaiba, başkentin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olup pahalı bir alışveriş merkezi ile kaplıca eğlence merkezi Ooedo-Onsen Monogatari‘ye de ev sahipliği yapar. Paris ve Londra'da olduğu gibi burada da devasa bir Dönme Dolab yer alır.Rainbow Town‘un sembolü gibidir.

Odaiba’da alışveriş merkezleri, büyük bir fuar ve sergi alanı, spor tesisleri ve müzeler var.

Odaiba'da New York'daki "Özgürlük Anıtının bir replikası var.

 

 UENO

 

Yüzyıllar öncesinin gelenekleri ile kendine has ateşini ve enerjisini içinde barındıran Doğudan Doğan Güneş Şehri Tokyo ;14 milyona yaklaşan nüfusuyla Japonya nüfusunun dörtte birine ev sahipliği yapıyor.

Tokyo ; Ginza, Harajuku, Odaiba, Shibuya,Shinjuku,Tokyo,Ueno,Akihabara,Ochanomizmu,Marunouchi,Nihombashi,Rappongi-Akasaka, İkebukuro, Shinagawa,Ota gibi birçok semte bölünmüş.

Bunlardan biri de:UENO

Ginza ve Shibuya‘nın baş döndürücü kalabalıklığından uzaklaşıp Ueno semtine geldiğinizde şehirdeki en büyük park olan Ueno Parkı ile karşılaşırsınız.Kiraz çiçeklerinin mevsiminde açtığı bu Parkın girişinde işsiz ve yoksul birkaç protestocunun işportacı megafonuyla protestolarına şahit olduk.Japon dilini bilmediğimiz için "Kezban Kezban" baktık.

Parkın girişinde 458 yılında yapılan Yushima Tenmangu isimli bir Tapınak var.Bu Tapınak;ilim Tanrısı Sugaware Michizane'ye adanmış.Kutsal 300 meyve ağacı ağacı var.Ema denilen tahta parçalarına bilgelik deyişleri yazıldığı için ya bu tahtalara rabtiyeledikleri kağıtları iliştiriyorlar ya da kağıda yazıp at formunda katlayıp levhalara koyuyorlar.Özellikle Tokyo Üniversitesi öğrencileri Nisan sınavlarından önce isteklerini yazıp dualarını da edip İlim (Kami) Tanrısı Tenjin'e sunuyorlar.

Parkda 1868'deki UENO Savaşında Shogi-tai askerleri için dikilen bir Savaş Anıtı da bulunuyor.

Bu banliyöde kendinizi halkla daha iç içe hissedeceksiniz.

Ameyoko Caddesinde balıkçılar, manavlar,şekerlemeciler ve indirimli giysiler satan mağazalarıyla farklı bir dünya sunuyor.

Ueno Station metro durağının çevresi görülmeye değer.İşportacılar mallarını bizde Mahmutpaşa Çarşısında "İkizlere Takke" diye bağırarak sutyen satan esnafı andırıyor.


OTOMATİK TUVALET

 

Temizlik deyince akla hemen Tuvalet temizliği geliyor. "Taharet" işini en güzel halleden otomatik tuvaletlerde her yerde var:

Dünyanın diğer ülkelerindeki tuvaletlere nazaran çok daha farklı bir sistem var.Kaldığım otelin tuvaletindeki klozetin üzerinde yer alan kol ve butonlar sizin yerinize tüm işlemleri yapıyor.Tuvaletinizi bitirdikten sonra sol tarafınıza denk gelen butona bastıktan sonra alet otomatik olarak belli aralıklarla  su fışkırtıp temizlik işlemini de yapmış oluyor.Ayrıca Bidet (Bidoir) görevini gören butonda var.

Efendim sonuç olarak Japon İşi tuvaletlerde bu yıkama operasyonundan sonra kurutma işlemi de gerçekleştiriliyor.Bundan sonra sizin yapacağınız şey rahatlamış bir vaziyette pantolonunuzu veya eteğinizi çekip bu sakin insanların kalabalığına dalmak.

 

JAPON MUTFAĞI

 

Japon mutfağı deyince insanların ilk aklına gelen "Sushi".Ancak Tempura, Okonomiyaki ve Udon gibi yemekler de vardır.

Geleneksel Japon Mutfağının ana gıdası pilavdır.Pilav, her öğünün bir parçasıdır, hatta kahvaltının bile. Japonya bir ada olduğundan dolayı balık ve diğer deniz meyveleri içeren yemeklere de çok sık rastlamak mümkündür. Amerikalılar II. Dünya Savaşı'nda Japonya'yı işgal ettikleri sırada, Japonları pilav yerine ekmek yemeğe alıştırmaya çalışmışlar.

Genel olarak Japon Mutfağı, diğer Doğu Asya ülkelerinin mutfaklarına benzer. Diğerlerine olan en önemli farkı yağ ve baharat kullanımının çok daha az olmasıdır. Kullanılan malzemelerin asıl, gerçek tadları muhafaza edilmeye gayret gösterilir. Mümkün oldukça mevsim için tipik olan taze malzemeler kullanılır.

Japonlar doğaya olan bağlılıklarından dolayı mümkün olduğunca yemeklerinde kullandıkları malzemelerin doğal özelliğini bozmamaya gayret ederler.

Japon Mutfağının bir diğer özelliği de sunumun fevkalade olmasıdır.

Yemek ile tabağın kombinasyonu, süsleme, tüm tabaklar arasındaki dengesine kadar bütünüyle bir sanat eseri gibi değerlendirilir.

Meşhur Japon Yemekleri:

Akaşi-yaki:Ahtopot-Parçaları içeren yumurta topcukları.

Çanko-nabe:Sumo-Güreşçilerinin yedikleri proteinden zengin olan türlü.

Donburi:Sebze, et veye başka içerikli pilav yemeği.

Gyōza;Et ile doldurulmuş Çin usulu hamurişi.

Maki:Pilav üstü Deniz-Otu Sarması.

Okonomiyaki:Lahanalı hamur işi.

Şabu Şabu: Çok ince kesilmiş et dilimleri masanın üzerinde duran ve kaynayan bir suyun içine bir iki saniye tutulur ve yenir.

Suşi:Ekşi pilavlı çiğ balık ve sebze.

Takoyaki:Ahtopotlu hamur işi.

Tempura:tempura hamuruna batırılmış bol yağda kızartılmış sebze ve deniz ürünü.

Teriyaki :Tatlı bir sos.

Yakitori:Tavuk ızgara.

Rāmen: Erişte Çorbası.

Udon ve Somen:Makarna.

Yakisoba:Kızartılmış Makarna.

<