KADIKÖY'de BAMBAŞKA
Ersun Yanal farklı bir dokunuşla başladı karşılaşmaya. Sadık’ı tercih etti. Kim bilir belki de Zanka’nın hantallığından, sakin oyunundan bıkmış olmalıydı. Sadık daha mücadeleci, topu hemen öne oynamak isteyen, temaslı oyundan kaçınmayan bir yapıya sahip Danimarka’lıya göre. Emre-Gustavo ikilisinin uyumu Yanal’ı memnun etmiş. Kadroya yazılan ilk üç isim Emre, Gustavo ve Muriç. Bu çok açık. Unutmadan bir de Altay. İlk gol güzeldi ama bence yememeliydi. Çünkü çevik bir kaleci. Her zaman yazıyorum. Arada Altay’ı dinlendirip hem genç kalecinin kulağını çekmeli hem de Harun’u paslanmaya bırakmamalı.
Gençlerbirliği 0-1 öne geçsede Fenerbahçe ne sahada ne de tribünde etkilenmedi geriye düşmekten. Oyuncular hemen karşılık vereceklerinin bilincindeydiler. Fenerbahçe çok etkili oynamasada hem psikolojik olarak hem de kadro anlamında daha güven veren bir futbol ortaya koydu. İkinci yarı başlarken Serdar’ın yerine Zanka değil Ferdi giriyordu oyuna. Her geçen hafta kendi kimliğinden uzaklaşan, takımına konservatif oyun oynatan, garantici bir futbol duruşu sergileyen Ersun Yanal belkide haftalar sonra kendi özüne dönmeye başladı Gençlerbirliği karşısında. Cesareti hatırlamıştı Ersun hoca.
Gustavo sadece mükemmel bir gol atmakla kalmadı hem orta sahada hem de defansda takımın orkestra şefiydi. Ancak Yanal, Emre’nin çıkışıyla Gustavo’yu yeniden orta sahanın merkezine alıp oyuncusuna oyunu kurma görevi verebilirdi. Sanırım Zanka’da sıkıntı var. Hocanın güvenini kaybetmiş olmalı ki Gustavo defansda görev almaya devam ederken Fenerbahçe orta sahası bir anda Ozan-Jailson ikilisine emanet edildi. Orta sahada akort biraz bozulsada Kadıoğlu’nun nefis golü sadece takımı değil merkezdeki düzenide rahatlattı.
İYİ ki MURİÇ VAR
Eskiden Alex de Souza’yı görürdük oyun sıkıştığında. Sık sık orta alana dönük koşular yapıp topu alır ve meşin yuvarlağı öne taşırdı. Vedat’ı sahada statik bir forvet olarak görmüyoruz her oynadığı oyunda. Sahanın her yerinde iz bırakan bir forvet Muriç. Klişe tabirle; “sahada basmadık yer bırakmıyor” Kosova’lı futbolcu. İlk attığı gol onun klasiklerinden. Ama Fenerbahçe’nin attığı üçüncü goldeki yaptığı baskı ve pres, inadı, hırsı görülmeye değerdi doğrusu. Üstelik sakatlıktan yeni çıkan, ayağında sargılarla mücadele eden bir futbolcu için takımı adına herşeyini ortaya koyması takdire şayan.
Emre Belözoğlu...39 yaşında. Hayatının sonbaharında oynadığı futbol sanki bir ilkbahar esintisi gibi. Muhtemelen son senesi. Seneye klübede olacak belki de. Ya da yönetici olarak protokolde. Ancak Luis Gustavo’nun onun yerini alacak olması ve joker karakteriyle hem defanda hem orta sahanın merkezinde iyi işler yapması bence masöründen doktoruna, taraftarından başkanına kadar herkesi rahatlatıyor olmalı. Attığı şahane gol Paris Sait German’e attığı golün neredeyse kopyası. Sosyal medyadan bulup izleyin. Şaşıracaksınız!
Seneye Emre yok, Mosas yok ve muhtemelen Rodrigues de olmayacak. Bu karşılaşma Fenerbahçe taraftarına gelecek senenin ipuçlarını da verdi sanırım. Gustavo-Ozan orta sahasının merkezini paylaşırken, Ferdi de kanatların birinde oynayacak. Umarım Vedat bir sezon daha oynar Fenerbahçe’de. Maymuncuk anahtarı gibi. Her kapıyı açıyor, her kaleye golünü atıyor! Vedat oynadığında Fener’in başı ağrımıyor!