KADIN HAKLARI
Sevgili dostlar, Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkının tanındığı 05. Aralık.1934 yılından bu yana, her yıl 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü olarak kutlanmaktadır.
Fransa’nın 1944, İtalya’nın 1945, Belçika’nın 1960 ve İsviçre’nin 1971 yılında kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanındığı göz önüne alınırsa bu konuda ülkemizin hayli ileri düzeyde bir geçmişe sahip olduğunu söyleyebiliriz.
İlk çağlardan beri insan doğanın içinde yer alırken çeşitli zorlukları fizik gücüyle alt etmek gerekliliği, bu güce yaratılışı gereği sahip olan erkeğin kadından her zaman bir adım önde olmasına yol açmıştır. Kadının evde korunaklı kalmak zorunluluğuna karşın, erkeğin dışarıda olması onun dünyayı daha iyi tanımasına, çeşitli konularda bilgi, deneyim sahibi olmasına ve kadından daha ileride olmasına yol açarken, kadının geride kalması elbette sosyal hayatın işleyişinde olumsuzluk arz etmekteydi.
Yine de her iki cinsin yetenekleri konusunda farklılıklar olsa dahi belli oranlarda işbirliği, elbirliğiyle dengenin sağlanması mümkünken, edinilen hakların yanlış kullanılması ya da kullanımının engellenmesi günümüzde kadın erkek ilişkilerinde büyük sorunlar ortaya çıkarmaktadır.
Kadınlara tanınan hakların kapsamı giderek genişlemekte olsa da, kadının aile içi görevleri büyük sorumluluklar, akabinde de özveriyi gerektirmekte...
Kadın, her zaman doğanın ve toplumun kendisine yüklediği en zor görevlerle karşı karşıya bulunmakta ve bunların altından alnının akıyla kalkmak zorundadır. Bunu başarmak yeteneği ise kadının doğasında kendiliğinden var… Evinin yönetimi, çocuklarının toplum içinde geleceğe layıkıyla hazırlanması, evinin çatısı altında ve ait olduğu ailenin, gelenek ve göreneklerin kendisine tevdi ettiği rol ile özdeşleşmesi, yaşadığı sürece üzerinden hiç eksilmeyen ve hata kabul etmeyen görevleridir.
Bu görevler, kocanın, çocukların, ailenin kadından en doğal beklentileridir ve yukarıda değindiğimiz gibi eksiksiz olarak yerine getireceği düşünülür.
Sabır ve zorluğun dayanılmaz ağırlığı !..
Benimseyen kadın için gurur ve sevincin erişilmez hazzı !..
İşte bu nedenle, işlerini kolaylaştırmak ve destek için, erkeklerin de kendilerinin yanında olduklarını hissettirmek vefasıyla kadınlara haklar tanınmaktadır.
İfade edildiği üzere bunlar haktır…
Erkeğe karşı kullanılması gereken avantaj değildir !..
Yani erkeği ezmek, çıkmaz sokaklarda çaresiz bırakmak, onun elini kolunu bağlamak için değil ...
Değerli okurlar, başkasının edindiği hakları kullanmasını engellemek hiç kimsenin haddi ve hukuku değildir.
Ancak yanlış yorumlayan, haklarını yanlış kullanmaya kalkışan bir kadın;
Hayat arkadaşıyla birlikte yürümek üzere yola çıkmış ve ona karşı hem kanunların ve hem de kendi amaçlarının dışına çıkarak pek çok olumsuzluğa, umutsuzluğa, aymazlığa ve hem de bir daha elde edemeyeceği pek çok değerleri kaybetmesine sebep olmakta, bu güvenceyle yolunu ayırarak yaptığı büyük hatanın farkına vardığı zaman ise pek çok iyilik ve güzellik için artık çok geç ve köprülerin altından suların akıp gittiğini görmek gerçeği ile karşı karşıya kalmaktadır.
Her halükarda sırtını özgüvene, sevgiye, saygıya değil, yalnızca kanunların kendisine tanıdığı haklara dayayarak güç elde edeceğini ve hayatın üstesinden geleceğini sanan bir kadın yanılgıların en büyüğüyle karşı karşıya kalır…
Kanunları yapmak önemli ancak, ötesinde bu hakları doğru kullanmak becerisini göstermek daha da önemli…
Kendisinde avantaj olduğunu sanarak fütursuzca olumsuzluğa yürümek o an için belki kolay..,
Ancak,
Hayatı her an yeniden kurmak hayal edildiği kadar kolay değil…
Esen kalın.