CEVDET TÜTÜNCÜ

CEVDET TÜTÜNCÜ

KADIN ve YEMEK

Sevgili dostlar, yiyeceklerin insanın yaşamak için gerek kendi yapısından olagelen estetik, tat ve keyif alma duyusunun tatminine yönelik ve gerekse bunların bazen çiğ, bazen de pişirilerek sunumuyla ilgili araştırmalar ve uygulamalar  zaman içinde bir takım değişikliklere uğrayarak günümüze değin gelmiş. 

İlk çağlarda çiğ olarak yenilen yiyeceklerin gıda olarak alınmasının neredeyse bir devrim niteliğine bürünmesi, insanoğlunun 1 milyon yıl önce ateşi bulmasıyla ( Proceeding of the National Acedamy of Sciences PNAS – Bilim Dergisi ) mümkün olabilmiştir. Dolayısıyla doğada çiğ olarak bulunan yiyeceklerin pişirilerek yenmesi ve zaman içinde geliştirilen değişik yöntemlerle sofralarımıza sunulması yaşamdan keyif almamızın ne anlama geldiğini de açıklamaktadır.

Gerçekten de ne denli sevinçli ya da üzgün olursa olsun yenilen güzel bir yemeğin insanların morali ve elbette sağlığı üzerinde doping etkisi yaptığı bilinmektedir. Hatta Anadolu’da bazen bilinmeyen bir nedenle hastalanan çocuklara canlarının çektiği yiyeceğin verilmesiyle iyileştikleri gözlemlenmiştir. Dolayısıyla yemeğin, insan hayatında yalnızca karın doyurmanın ötesinde önemi bulunmakta. Böylelikle aşçılık mesleğinin ortaya çıkmış olması ve çoğunlukla bu meslekte erkeklerin olmasıyla birlikte Dünya’nın hemen her yerinde yemeğin pişirilmesi görevi ailelerde, evlerde kadınlar tarafından yapılmaktadır.

Yemek pişirmek, aşçılık bir sanat ve bu sanatı ortaya koymak ise bir hüner…

Değerli okurlar, hem insanlara örnek oluşturması ve hem de kadınların bu hünerlerini ortaya koyması bakımından televizyonlarda yemek pişirmek ve sunumuyla ilgili yarışmalar düzenlenmekte ve de bu programların elbette pek çok kadınla birlikte yeni yetişen kızlarımız  tarafından izlenmesi de normal bir durum. 

İyi hoş da;

Programın sunumunda görüntüye bakılırsa yemekle ilgili ama süre içerisindeki gidişata bakıldığında yemekle ilgisi olmayan konuşma, tavır ve davranışların çokça yer aldığı bir durum çıkıyor karşımıza.

Yemek önüne geldiğinde daha tadına bile bakmadan çatalının ucuyla didikleyip tabağın kenarına itekleyenler, yemeğin görünümüne bakıp burun kıvıranlar, görgü kurallarını hiçe sayıp misafirliğe gittiği ev sahibinin mutfağını denetleyenler, hatta masaya konulan çiçeğe bile kusur bulanlar !.. Ne ev sahibine, ne de misafire yakışmayan tavır ve davranışlar...

Hayret verici davranışlar finalde çıkıyor ortaya; yemek pişirenlere verilen puanlarda 10 üzerinden olmak üzere, 9 – 10 hiç olmadığı gibi 8 puanın bile çok ender olması. Yarışmaya katılan kadınların, ağızlarıyla kuş tutsalar dahi bu puanları alması mümkün değil. 

       O halde şöyle bir sonuç çıkıyor ortaya; mükemmel yemek pişirecek nitelikte kadın yok !..

      Öyle mi ?..

Oysa elbette var. Ama verilen puanlara bakınca !..

O zaman demezler mi, o programlara sürekli olarak tam anlamıyla güzel yemek pişirmesini bilmeyen kadınları mı seçip çıkarıyorsunuz ?.. 

Ya da tat alma duyusuna doğrudan hitap eden lezzetin ne olduğunu bilmeden mi yaşıyor insanlar ?..

Toplumun, yeni yetişen kızlarımıza örnek olması gereken programlar izleme hakkı var…  

Esen  kalın.

<