KADINCIKLAR, ERKEKLER VE KADINLAR
Yaşadığımız toplumda bir sürü insan var, bunların kimi erkek, kimi de kadın. Bu kadınların kimi köylü, kimi köyden kente göç etmiş ama ayak uyduramamış, kimi kentli kentin koşuşturmacası içerisinde kaybolmuş, kimi de kente gelmiş ama kentin içinde yaşarken özünden vazgeçmemiş KADINLAR.
Bunların hepsinin adı aynı KADIN.
Köylü kadın: Köyünü bilir evini, eşini, çocuklarını, tarlasını tapanını, varsa bağını bahçesini bilir, aldığı ya da alacağı mahsulü bilir.
Köyden kente göç eden kadın: Yurdum vatanım dediği köyünü özler, aklı fikri köyündedir. Zamanla alışmaya çalışır yeni geldiği ortama, kente. Çoğu zaman yolları şaşırır, zordur metropoller de yaşamak, in bin minibüs, metrobüs vs. gibi araçlara alışmak hayli zordur onun için. Sabah çocuklarını beyini yolcu eder sonra ev işlerine dalar ya da iş bulmuşsa bir yerde oraya gidip günlük yevmiyesini çıkartır.
Kimisi ise asla alışmaz alışamaz kentin yalanına dolanına, ahlaksızlığına kentlerin iki yüzlülüğüne. Çarpık ilişkilere çarpık kentleşmeye gördükleri onu şaşırtır. Evli ya da ayrı yaşayan erkeklerin kadınların peşinde fıldır fıldır dolaşmasına, verdikleri vaatlere, iltifatlarına. Korkarlar çocuklarının da böyle olmasından. Kızlarının bu tür erkeklerin ağına düşmesinden korkarlar.
Kimi kadınlar kaybolmuştur: Kimi kadınlar kentte yaşayabilmek için arlarını, namuslarını peşkeş çekmişlerdir bazı namussuz erkeklere. Evli ya da ayrı yaşayan erkekleri düşürürler avlarına erkeklerinde canına minnet zaten. Evlerinin kirasından tutunda, yakıtı, suyu, elektriği, doğalgazlarına kadar ödetirler. Evlerinde eşleriyle iki çift laf etmeyen erkekleri mum gibi yaparlar. “Ay tırnağım kırıldı yemek yapamadım aşkım, dışarıda yiyelim” diyen kadınların kulu kölesi olurlar. (Bunu es kaza karıları söylese ya dayak yerler ya da adam küfreder gider)
Bu kaybolan kadınların isteklerinden biri de ikinci kadın olmak, yani METRES olmaktır. Rahattırlar, erkekleri gelir sevişir giderler, çamaşır yıkama dertleri yoktur, evlerinin her ihtiyacı da görülüyordur, lüks içinde de yaşıyorlardır ne gerek vardır ki başka hayata.
KADIN GİBİ KADINLAR: Harbidir, gördüğün zaman anlarsın bakışlarından duruşundan, asla kıvırtmazlar, yalan söylemezler, cesurdurlar, verdikleri sözü daima tutarlar. Ahlaklarından asla ödün vermezler, ikinci kadın olmayı asla kabul etmezler. Karşılarına evli ya da ayrı yaşayan bir erkek çıktığında karşıma evliliğini bitir öyle gel derler. Değer yargıları kuvvetlidir, ikinci eş olmayı hele hele metres olmayı asla kabul etmezler. İkinci kadın olmak onlar için züldür, ikinci kadın olacaklarına hiç olmamayı yeğlerler. Çolukları çocukları varsa onlara bakmak için çırpınırlar ama bunu asla bir erkeğin koynuna girerek yapmazlar, merdiven silerler, temizliğe giderler ama çocuklarının kursağından haram para geçirmezler.
Diğer KADINCIKLAR gibi lüks peşinde koşmazlar, marka giymezler, her gün kuaförde vakit geçirmezler. Özgüvenleri tamdır, girdikleri her ortamda isterlerse pazardan giyinsinler ama gözleri kendileri üstüne çevirmeyi başarırlar.
Özlerini hep korumuşlardır, namuslarını da para için kimsenin altına yatmazlar. İşte onlara KADIN gibi KADIN denir.
Ama nedendir bilinmez erkeklerin çoğu KADIN GİBİ KADIN YERİNE KADINCIKLARI TERCİH EDİYORLAR…