ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

KALEMİM KONUŞTUKÇA /Babıali'nin yıldızı değil, güneşi VASFİYE ABLA…

Vasfiye Abla’yı kaybettik…       

                                       

Belki ilk kadın gazeteci değil, ama ilklerdendi...  Veya hep ilkleri O’nda gördüğümüz, O’nda yaşadığımız için, bize hep ilk gibi geliyordu.

 

O’nun sempatisi, dostluğu, mesleğimize olan düşkünlüğü, sosyal yönü ve ileri yaşlarda bile kaybolmayan enerjisi ile koşuşturmasını, biz  O’ndan başka kimde gördük ki?..

 

Kadın gazeteci gururunu bize yaşatan O değil mi?

 

Bab-ı Âli’de erkek-kadın arkadaşlığının hangi seviyede olması gerektiğini de, bize öğreten O değil mi?

 

O değil mi, başımız darda iken en önde koşan. O değil mi, meslektaşlarına bir nebze destek olsun diye;  cemiyet de, sendika da, vakıf ta zorluklara göğüs geren ve hiç şikayetçi olmayan. Hep O…

 

Vasfiye Abla’nın en önemli özelliği, ihtiyar bir bedende, genç bir baş taşımasıydı.


     O’ndan sonra gelen nesil, yani bizim gibi Babıali ile o günler yeni tanışan nesil; bu kubbe altında Vasfiye Özkoçak’a , ‘Vasfiye Abla’ demeye başladığında,   mesleğimizdeki erkek egemenliğine son veren kişi olarak da, O’nu  hayran hayran seyretmişti.

 

Hiç evlenmedi. Bir gün, “Abla, niçin evlenmedin” diye sorduğumuzda, “Ben mesleğim ve meslektaşlarımla evliyim. Ve çok mutluyum” yanıtını vermişti.

 

Bir omuzunda Atatürk ve Cumhuriyet sevgisiyle, diğer omuzunda meslek aşkıyla, hepimizi kucaklayan muhteşem bir insanı yitirmenin acısı içindeyiz.

 

O yalnız iyi bir gazeteci değil, iyi de bir ressamdı. İyi bir cemiyetçi, iyi bir yönetici, çok iyi bir dosttu. O mükemmel bir insandı.

 

Hep vatan sevgisi, hep alçakgönüllülük, hep çalışkanlık, hep başarı, hep nezaket ile dolu  bir yaşam içinde, çevresinde saygınlık kazanmış, ‘basın şeref kartı’nı cebinde değil, yüreğinde taşıyan Vasfiye Abla’mıza Tanrı’dan rahmet, meslektaşlarıma ve meslek kuruluşlarımıza baş sağlığı, aile bireylerine  sabırlar diliyorum.

 

Yattığı yere yıldızlar yağsın…

<