ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

KALEMİM KONUŞTUKÇA / BAKAN'DAN ŞOFÖR OLUR DA, BAŞBAKAN'DAN OLMAZ MI ? ( 2 )

Her lafın arkasına bir şey yapıştırıveriyorum. Mercedes dedik ya. Durun size, harika bir Temel ve Mercedes fıkrası anlatayım:
“Dursun bir gün eve son model bir Mercedes’le gelmiş. Temel sormuş:
- Ula Tursun, yiyecek ekmeğimiz yoktur, nerden buldun bu Mercedesi?
Dursun cevap vermiş:
- Yolda yürüyodum, bu Mercedes yanimda durdi. İçinde çok güzel bir hatun varidi. Mini etek giymişidi. Beni arabaya aldi, ormanlik bi yere götürdü. İndik arabadan, mini etegini indirdi, ‘artik benden ne istersen alabilirsin’ dedi. Ben de Mercedesi aldim...
Temel onu takdir etmiş:
- İyi etmissun daa. Mini etek zaten sana yakişmazidu !”
Haydi konuyu dağıtmayalım.
Yine Halil Şıvgın’ın Mercedesi’ndeyiz. 
Halil’in arkasında sevgili dostum, Bab-ı Âli’ye ve mesleğimize kendini adamış meslektaşım Cemil Özyıldırım, yanında da arka sağda ben...
Yola çıktık, malum trafik arapsaçı, hem sohbet ediyoruz, hem de kağnı hızı ile gidiyoruz. 
Trafik duruyor, çenem durmuyor.
- Bak Halil, senin araban çok değerli.
- Niye?
- Niye olacak yahu, içinde 2 eski Bakan var. Biri sen biri Şahap Amca…
Gülüyorlar.
Bakın size bir anekdot anlatayım:
“İbrahim Çallı ile Recep Peker galiba Rejans’ın vestiyerinde karşılaşmışlar. İkisinin de paltosu aynı. 
İbrahim Çallı ‘Aa ikimizin de paltosu aynı’ demiş. 
Bunun üzerine Recep Peker ‘Ama benimkinin içinde kürkü var’ deyince; İbrahim Çallı: ‘Hocam benimkinin de içinde İbrahim Çallı var’ demiş.”
Bak, şimdi anladınız mı, iki bakanın değerini !...
Rahmetli Şahap Ağabey bayıldı, bir daha güldüler.
20 dakika oldu, 2 km. yol gidemedik. Olsun, ben arka sağda, makama kurulmuşum, keyfim gıcır. Habire konuşuyorum !..
Hınzırlık bu ya, yine bir laf attım;
- Halil, hiç bakandan şoförüm olmamıştı. Yüce Allah’a bak ki, bugün sayende şoförüm Bakan.
Halil Şıvgın bu, hiç laf altında kalır mı?
- Senin şoförün Bakan’dan oldu, ama benim ki Başbakandan.
Ve başladı anlatmaya...
“Kaç defa rahmetli Özal’la yola çıktık. Süratli araba da kullanırdı. Hoşuma giderdi. Bana onur verdiği için nasıl gurur duyardım. Düşünebiliyor musun, ülkenin başbakanı ile yanyanasın. Onun duygularına mutluluğuna ortak oluyorsun.
Ama senin ki gibi hiç şeytanlık aklıma gelmedi. Yani Başbakan’dan şoförüm oldu, demedim.
Sen adamı ipe götürür, ipten de alırsın. Nerden bulursun bu lafları bilmem? Arkadaşların seni iyi çekiyor, vallahi…
Allah’a şükür, Başbakan’dan şoförüm oldu da, iyi ki senden şoförüm  olmadı...”

 

<