ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

KALEMİM KONUŞTUKÇA / 'Çağdaş Ulus' macerası ve Cenk… (1)

Biliyorsunuz, ULUS büyük Atatürk’ün kurduğu bir gazetedir. 
Daha sonraları CHP’nin yayın organı olmuş, yıllar geçtikçe sahipsiz kalmış ve elden ele, geze geze en sonunda, bu tarihi yayın organının imtiyazı,  bana kadar gelmiştir.
Ben bu gazetenin imtiyazını 1992 yılında Adnan Çetin’den aldım ve günlük olarak yayınlamaya başladım. Tirajı az olan günlük bir gazete. 
Ancak yayınlamaya başladıktan bir süre sonra, Ankara dahil, birçok ilimizde ULUS’un başka başka kişiler tarafından bazen aylık, bazen haftalık yayınlandığını öğrendim, hemen dava açtım, açtım ama burası Türkiye, kim kime dumduma... Sonuç kocaman bir sıfır. Hatta Allah razı olsun, bir büyük Atatürkçü Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden ile Atatürk Vakfı’nın 90’lık çalışkan delikanlısı Mithat Tuygun bile, bu işe özen gösterdi. Gittiler, araştırdılar. Yine de hiçbir sonuç alamadık, mahkemelerde iş sürünüyor...
Büyük Atatürk’ün ismiyle özdeş bu gazetenin, böyle tirajı az bir gazete olarak kalmasına gönlüm razı olmadı. Atatürk’ün anısına ihanet etmek istemedim. Böyle büyük bir adamın hiçbir zaman küçük eseri olmadı. O nedenle oturdum, düşündüm, taşındım ULUS imtiyazı yine bende kalmak kaydıyla, adını “Çağdaş ULUS” olarak değiştirdim, tirajı ve sayfası az ama kalitesi büyük bir gazetedi.
Niçin kalitesi büyük?
Çünkü bu gazetenin başında rahmetli Cenk Kargı (Erol Özkan) diye, işkolik bir adam vardı. Gazetenin birinci adamı, Cumartesi, Pazar bilmez, sabah akşam bilmez, tatil bilmez tek bildiği vardı, işini yapmak... 
Eğer gazetecilik mesleğinin ruhu, bir insanda mevcutsa, o ruh Cenk’in içindeydi. Ve gazetecilik O’nun için belki de meslek değil, sanattı.
İşine aşık insanlara, ben de aşığım. Yalnız böyle işine düşkün işkolikler, biraz huysuz olurlar. Ne birazı, tam huysuz olurlar. İşte Cenk de böyle bir adamdı. Büyük gazetecidir. İnanın bugün yüksek tirajlı gazetelerde çalışanları mendil cebinden çıkartırdı, ama patron da onu 3 günde gazeteden kovar, kıskananların baskısıyla !..
Size bir örnek vereyim.
Yıllar önce yayıladığım bu gazetenin 1. sayfasının ilginçliğine bakın. Ama lütfen dikkatli ve alıcı gözle... 20 kareden meydana gelen demir parmaklıklarda 19 kuş ve 1 boş kare... Kadir Can’a ait bu fotoğraf T.Gazeteciler Cemiyeti’nce düzenlenen yarışmada, birincilik almış. Kadir’e de helal olsun...
Ve manşette “BİZ ÇOK FAZLA BENCİL OLDUK” başlığının yanında şunlar yazıyor; “Yeni Camii penceresindeki kuşlar bile ‘ACİL DURUM’da kullanmak için bir yeri boş bırakıyorsa, insanların kendilerini sorgulaması gerek...”
Hadi bakalım, sorgulayın. Neyi kimi sorgulayacağız?
Yollarda emniyet şeridini, emniyetimizi sağlayanlar dışında herkes kullanır. Kırmızı ışığı, herkes yeşil ışık görür. Kar yağar, sayım olur, sokağa çıkamayacağız diye 2 ekmeğe gereksinimimiz varsa, herkes 5 ekmek alır.
Piknik yapar, ardımıza bakmadan plastik torbaları, ormanın zeminine atarız. Hiç kimse hakkına rıza göstermez. Bizim için kaldırımlar oto parktır, sokaklar çöp tenekesi. 
Sifon çekme terbiyemiz bile yok !..
Dünyada düzeltebileceğimiz en önemli kişi, kendimizdir. Önce kendimizi düzeltelim, sonra sorgulayalım...

 

<