KALEMİM KONUŞTUKÇA / 'Çağdaş Ulus' macerası ve Cenk… (2)
Yalnız bencil miyiz? Pisiz, hem de çok pis... “Parasız Kitap”ın bir bölümünde, yabancı bir yazarın “evleri bu kadar temiz olan insanların, sokakları niçin bu kadar pis” şeklindeki sorusuna, tek cümle ile yanıt vermiştim. Bencilliğinden...
Üstad Nejat Muallimoğlu “İğneyi kendimize” başlıklı yazısındaki yakınmalarında haksız mı?
Ben, İstanbul sokakları kadar pis sokakları, inanın, dünyanın hiçbir yerinde görmedim. Kimler pisletiyor sokaklarımızı? Bizler, Müslüman Türkler. Hiçbir dinde görülmediği şekilde temizlik üzerinde duran büyük dinimize rağmen, gücenmeyin, niye bizler genellikle pis insanlarız? Kendimizi istediğimiz kadar temiz tutalım; sokaklarımızı temiz tutmadığımız müddetçe, bizler temiz insanlar sayılabilir miyiz? Sonra bizler, gerçekten tertemiz insanlar mıyız? Kaçımız her gün yıkanıyor, tıraş oluyor, sık sık çamaşır değiştiriyor, ayakkabılarımızın temiz olmasına gayret ediyor?
Türkiye’de adeta bir “orman kanunu” hükümran olmaya başladı. Pek çokları kendilerinin kanunlarını kendileri yapıyorlar. Bu böyle giderse, çok geçmeyecek, ülkede düzen diye bir şey kalmayacak. Mübalağa mı ediyorum? Çevrenize şöyle bir bakınız. Kanun ve kurallara kaç kişi riayet ediyor? Yeşil ışığı beklemeden arabasını süren bir kimsenin bu ülkede kanunsuzluğun at koşturduğundan, televizyonunu, radyosunu, pikabını yedi mahalleye dinletecek kadar seslendiren bir kimsenin artık cemiyetimizde kimsenin hakkına razı olmadığından şikayete hakkı olur mu? Sokaklarımız zaten pis diye, boş sigara paketini hemen sokağa mı fırlatıyor yoksa önümüze çıkacak ilk çöp kutusuna mı atıyor veya iş yerimize gidene kadar cebimizde mi taşıyoruz?
Demek, hepimizi daha iyi bir yarına götürecek kapıdan geçebilmek için kendimizin de yapacağımız çok şey var; biz, üzerimize düşeni yapmazsak, göreceksiniz, sıkıntılarımız azalacağına daha da artacaktır. Biz, hissemize düşeni yapmazsak, elinde Musa’nın asası bulunan bir hükümet dahi bizi düz yola çıkaramaz.