ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

KALEMİM KONUŞTUKÇA /Gazetemizi Nasıl Okutacağız. Kimler Geliyor ve Ne Yazacaklar…

Gazeteleri yönetenler, zaman zaman atılım yapmak isterler.

 

Eskiyen yüzlerin yerine yeni yüzleri koymak, sayfaların görüntüsünü daha sıcak hale dönüştürmek, renklendirmek, ölçüleri değiştirmek, çok dağıtmak, çok satmak ve daha iyisini gerçekleştirmek için çaba gösterirler.

 

Gelin görün ki; en iyi yaptığınızın kısa bir dönem sonrasında eskimesini görmeniz, sizi şaşırtır. Çünkü bu çağ, müthiş bir çağ.  Teknoloji ses değil, ışık hızıyla ilerliyor. Daha iyisinin iyisi; yıllar, aylar içinde oluşmuyor, günler içinde oluşuyor. Arkanıza bir bakıyorsunuz, dün en mükemmel, en güzel olan, bugün en berbat, en çirkin oluyor. Bu olguyu  deneyimlerle hep yaşadık, gördük…

 

Elimizle uzanıp yakaladığımız teknolojinin, bir anda sabun gibi avucumuzun içinden kayıp gittiğini de gördük. Yani iyi yaptık, güzel yaptık, hoş yaptık, başardık sandık; ama  kısa bir süre sonra avucumuzu yalamak zorunda kaldık.

 

Şunu anladık ki; emek, zeka, enerji  bizim işimizin güçlenmesine yetmiyor.

 

Bizim işe, 21. asırda para gerekiyor. Para, para… Hele bizler gibi, yüreği meslek aşkıyla dolu olanlar, ustalarından öğrendikleri “amatör ruhla, profesyoneller  gibi çalış” ilkelerinden sapamıyor. Madde adamı değil, mana adamı olmayı sürdürüyor. En eskisini bilmem ama, şimdi gazetecilikte parayı gelirken de, giderken de sayamıyorsun. Amatörlerin buna aklı ermiyor…

 

Uzun yıllar yerel olarak yayınlanan gazetemizde, atılım yapıp, arzu ettiklerimizi gerçekleştirebilmenin ucunda mutlaka paraya ihtiyaç var. Parayı bulmak içinde, kesin para harcamak gerek. TV reklamları, billboardlarda çarşaf çarşaf reklamlarla…Ehh, İlhan Selçuk’un ifadesiyle “karşımızda gazeteci yok ki, bankacı, telefoncu, müteahhit  var.” Zaten “yandaş medya, candaş medya” demekten başıma ağrılar girdi. Bunlarla savaşmak için, ya dededen, babadan miras kalacak, ya da milli piyangonun yılbaşı ikramiyesi bizi bulacak…

 

Neyse, okurlarımızla bu dertleşmekten sonra, gelelim bizim yapabileceğimiz atılıma… Biz ne yapabiliriz?

 

Önce herkes gibi, bir başlangıç tarihi belirlemek gerek. Ya bir bayram öncesi, ya bir bayram sonrası, ya bir tarihsel ve anlamlı günün önü veya arkası, ya dini bir gün, ya da yeni yıl… İşte biz 2015’in ocak ayını seçtik.

 

Gülmeyin. İlk gününü, ilk haftasını, ilk cumasını değil. İlk ayının 31 gününü.

 

Sonra içerik ne olacak? Ne olabilir ki. Eskiden eve gittiğimde aile bireylerine, konuya komşuya yarınki gazetelerde ne okuyacaklarını kasıla kasıla söylerken, şimdi gazeteden çıkıp da yarım saatte ulaştığım evimde torunumun; “dede tren devrildi, haberin var mı?” deyişi aklıma gelince, beynim bana haberlerle dolu bir gazete değil, fikirlerle dolu bir gazete olmalı, emrini veriyor. Fikir ağırlıklı, bir düşünce ve yorum gazetesi…

 

Bunu pat diye oluşturamayız. Yazarıyla, çizeriyle, kadrosuyla ocak ayı bize yetecek diyerek kolları sıvadık…

 

 

Bazılarını eskiden tanıdığınız, bazılarının yüzlerine aşina olduğunuz bazılarının da yalnızca ismini duyduğunuz,  yeni yeni dostlarla tanışacaksınız.

 

Bakalım kimlerle iç içe olacağız.

 

Ali Naili Erdem:  Bildiğiniz gibi, bu ülkede milli eğitim ve sanayi bakanlığı yapmış, bir koltukta dört-beş karpuzu becerisiyle taşımış, hem kalem, hem kelam erbabı bir Üstad. Musiki bilir, edebiyat bilir, felsefe bilir, psikoloji bilir, namuslu siyaset yapmasını bilir. Hem okur, hem yazar, hem konuşur, hem konuşturur. Onun kaleminden ve fikirlerinden çok faydalanacağız. Ne var ki, son kitabımda dediğim gibi “politikada gözü olan insanlarımız özellikle gençlerimiz Ali Naili Hoca’nın yazılarını okumalı. Model insandır.

 

Dr.Akkan Suver: Akkan, Babıali’ye 50 yılını vermiş, 60 yıllık arkadaşım, karındaşım, kardeşimdir. Bu gazetenin kuruluşunda en büyük emeği olan bir meslektaşımdır. Tuttuğu her şeyi koparır. Uluslararası bir üne sahiptir. Bu ülkede “Sivil Toplum Örgütleri nasıl olmalıdır” dersini verecek en önemli şahsiyettir. Marmara Grubu’nda, Türkiye’nin sesini tüm dünyaya duyurmak için yaptığı çalışmalarla bir değil, birkaç Oscar’a layıktır. Çok iyi bir yönetici ve bir o kadar da yazardır. Hatiptir. Tarihi iyi bilenlerdendir. Bilgi birikimi okyanuslar gibidir. Vakıf, yurt dışından aldığı madalyalarla, övgülerle doludur. Dünyayı tanır. Dünya da onu. Aklının kırıntıları bize yeter. Yazılarını zevkle takip edeceksiniz.

 

Kenan Akın: Ulusal birkaç gazetenin genel yayın yönetmenliğini yapmış olan bir meslektaşımız. Görev aldığı gazetelere hayatiyet vermiş, Ortadoğu’nun ordinaryüs profesörü. “Ortadoğu ondan sorulur”  derler. Bana sorarsanız, yalnız dünyanın baş ağrısı Ortadoğu’nun  değil, Bâbıali’nin  temel taşlarından biridir. 26 yıldır mesleğimizin tek dergisi Bâbıali Magazin’i yılmadan, aksatmadan yayınlıyor. Onlarca meslektaşlarımızda emeği olan Kenan, kıvrak zekası, espritüel sohbetiyle, mesleki bilgisi ve de yazı tekniğiyle hepimizin hayranlığını kazanmıştır.

 

Ali Altan: Ali Altan’ın herkes gibi bir soyadı vardır, fakat kullanmaz.  Batırel’dir. Yenigün çıktığından bu yana yanımızdadır. Bazen çeşitli nedenlerle ara verse de, yazılarına başlar başlamaz,  yok olduğu günleri telafi eder. Yazılarını zevkle okursunuz.  Müthiş bir kalemi vardır. Gençliğimizde fıkralarına hayran olduğumuz Bedii Faik, Çetin Altan, Burhan Felek gibi ustalarımızı aratmayacak bir üslubu vardır. Emeği ölçülmeyecek olan bir meslektaşımızdır. Onun tiryakileri çoktur. Hatta en çok mail alan yazarımızdır. Sağlık problemleri dolayısıyla yazılarına ara vermek  zorunda kalan kardeşim, yazılarına başlıyor.

 

İskender Özsoy: Şu an aktif gazetecilik yapan ve gelecek zamanlar içinde bile mesleğimizi tercih edecek  insanların örnek alacağı bir gazetecidir  İskender… Meslek namusuna hayran olduğum  bu adam, gazeteciliğimize onur katmıştır. Kalemini asla satmayan ender kişilerden biridir. Meslek ilkelerine olan saygısına, son yıllarda ne kadar muhtaç olduğumuzu düşünüyorum. Üslubu akıcı, kelime haznesi yoğun, haberleri ve röportajları biriktirilip kitap yapılacak bir yazardır. Haber uzayda bile olsa, kapsüle binip gitmeye üşenmeyen bir yapıya sahiptir. Unutulmaya yüz tutan ‘mübadil’ olayını kamuya öğreten İskender’dir. Mübadillerden haberdar olmayan  bir çok insanı uyandırdı. Gelecek nesil O’nu usta olarak yazacaktır.

 

UĞUR TARIK : Yeni kazandığımız bir yazar. Fakat büyük bir yazar. Harika bir üslup. Olaylara derinden bakan ve yorumlarıyla mükemmeli aşan bir meslektaşımız. Öngörüşü olağanüstü. Adeta falcı gibi. Sanki geleceği okuyor. Kalemi tiryakilik yapacak. Akıcı üslubu ve kelime zenginliği dikkati çekiyor. Onu ve yazılarını çok seveceksiniz.

 

AYHAN İNAL : Milli şairimiz. Bir çok ödüllerinin yanı sıra, bu ülkenin en güzel şiirlerini yazan ve okuyan bir şair. Onun gibi şiire canlılık veren, kelimeleri canlandıran renklendiren bir şair görmemişsiniz, okumamışsınızdır. Onun şiir okumasını dinlerken, ayaklarınız yerden kesilir. Her kelimenin hakkını verir. En zayıf şiir, onun dilinde güzelleşir. Vurgulama, ses tonunu kelimenin anlamına göre yumuşatma ve sertleştirmeyi O’ndan öğrenirsiniz. Şiirlerini kesip saklayacağınıza inanıyorum.

 

HİKMET AKSOY: Karikatürist ve yazar Hikmet Aksoy’u anlatmak için önce Rodin’in ‘Düşünen Adamı’nı seyredecek, sonra Van Gogh’un o renk cümbüşü tablolarına bakacak ve bunları yaparken de Mozart’ı dinleyeceksiniz. Çünkü Hikmet Aksoy, çok yönlü bir gazeteci, bir karikatürist  ve kaliteli bir yazardır. Karadeniz fıkralarını dört kez kitaplaştıran meslektaşımız  2014 de Fransa’nın başkenti Paris’te “Trabzon Karikatür Sergisi açmış, ve 55 yılını sergileyen, 55 eserini burada sanatseverlere tanıtmıştır. Türkiye’de o dönem içersinde yokluğunu çok hissettiğimiz meslektaşımız, şimdi eserleriyle yanımızda. İyi ki varsın diyorum…

 

FATİH TÜRKMENOĞLU:  Gazetecilik ve sunuculuk yapmasa, Hollywood’da hayranları milyonları bulacak bir jön olabilirdi. Hala bu şansını yitirmiş değil.  Jönlük ona çok yakışır. Çok nazik, asil ve bilgili bir insan. Kılık, kıyafet, ses tonu ve hitabet gücü müthiş bir meslektaşımız. TV programlarından yakınen tanıdığımız Türkmenoğlu; okuyan, düşünen ve yazan bir adam. Şimdi Yenigün’e gezip gördüğü yerleri, ülkeleri kendine özgü  üslubuyla tanıtacak.

 

EYÜP KARADAYI : Bu adı görünce eminim ki, içinizden gülmek geliyor. Fıkrayı adeta bir sanat  haline dönüştürmüş, herkese ezberlettiren bir meslektaşımız. Futbol yazılarıyla ve yorumlarıyla  Bâbıali’ye ses getiren bir kardeşimiz. “Eyüp Karadayı’dan Fıkralarla” başlığı altında derlediği fıkraları okurlarımıza aktaracağız. Problemlerimizi unutacak, sorunlarımızı gazetemizin satırlarına gömeceğiz.

 

ALTAN TANMAN: Bâbıali beyefendisi, tevazuu sahibi, emeği çok olan bir meslektaşımızdır. Uzun yıllar sporda adından konu ettirilmiş  çok sevilen, sayılan bir kardeşimiz. Spor tarihinden bu güne kadar her konudaki bilgi birikimiyle bizlere yazılar yazacak, yorumlar yapacak. Sporun keyfine varacağız.

 

KENAN SÖNMEZLER :  Kenan Bâbıali’deki bütün ulusal gazetelerde emeği olan ve onlara yön veren, elinde tipometreyle başlayan ve sonra tekniğin verdiği kolaylıkları görüşleriyle yönlendirip, gazetelere güzellik katan bir meslektaşımız.  Birçok gazetede hazırladığı sayfalarla  sıcaklık yaratmıştır. Bu arada emekliliğin tadını gazetemiz de yorumlarıyla gerçekleştirecektir.

 

HÜSEYİN MOVİT: Artık en büyük heyecan bizim gazetenin satırlarında. Son yılların büyük dilci yazarı Movit bir hata bulur da yazarsa ne yapacağız diye korkarız. Bir Türk dili aşığı bu işlere ömrünü vermiş bir yazar. Ara sıra yazılarıyla konuğumuz olan Movit şimdi haftalık yazılarıyla bizlerle.

 

SEVİM DABAĞ : Yalnız yazıları değil, kitapları da zevkle okunan bir meslektaş. Uzun yıllar Cumhuriyet’te çalıştı.  Yenigün’de de aksatmadan yazılarına devam ediyor. Mesleğine çok bağlı olan Sevim Dabağ’ın yazılarıyla gazetemizin kalitesini arttıracağına inanıyorum.

 

BELMA TOPRAK : Çok yetenekli bir bayan meslektaşımız. Her telden çalabilir. Bu kez otomobil sayfalarını o hazırlayacak. Onu da zevkle okuyacağız.

 

OP. DR. NAMIK KEMAL KURT:  O yalnız bir doktor değil, çok büyük bir yazar. Türk milliyetçiliğinin ve yüreğindeki Türk sevgisini kaleme döktüğü  sayfaları okumaktan mutlu olacaksınız. Türklüğe vurulmak isteyen darbelere kalemiyle karşı koyan Namık Kemal Kur’un gazetemiz sütunlarında yer almasından onur duyacağız.

 

BAHA PİR: Hürriyet’in renkli insanı Baha şimdi aramızda. Düşündürücü kelimeleriyle ve cümleleriyle ve benzetme (teşbih) sanatında üstalığı birçok yazarı kıskandıracak üslubuyla yazacak. Onu bekleyin..

 

HAMİT ETEEVRANS : Hamit’i tanıyorsunuz. Uzun zamandır biz de yazıyor. Seyrek yazar fakat röportajlarıyla geçmişte  hayran olduğumuz ustalara taş çıkartır. Şimdi haftalık yazacak.

 

CELAL MORAY: Çok okuyan ve kolay yazan bir meslektaşımızdır. Kitapları var. Celal, kolay ve değişik bir üslupla yazmayı beceren ve düşünen bir meslektaş. Seveceksiniz.

 

İBRAHİM GÜLEÇ: Bâbıali’nin bir güzel insanı. Kurşunlarla, hurufatlarla,  kağıtların kokusu, mürekkebin buharıyla yaşayan ve alın terini onlara bulaştıran bir Bâbıali insanı. Şimdi emekliliğin tadını çıkartırken, yıllardır yazdığı ve dostlarıyla paylaştığı şiirlerini şimdi de okurlarımızla paylaşıyor.

 

METİN YILGÖR: Gazeteciliğe çok meraklı ve hep bu mesleği  yapabilmek için çaba göstermiş.  Ancak hayatın çizdiği yolda başka mesleklerde geçimini sağlamış. Elinden kalemini hiç mi hiç düşürmemiş. Dergilere yazılar yazmış bir dost. “Her Telden”  diye başlık da bulunca, yazma keyfini şimdi bizlerle paylaşacak.

 

ÜLKÜ GÖZEN : O bir fenomen. Yazıyor. Ağlıyor. Gülüyor. Bağırıyor. Bir değişik üslüp. Kendi kendine bir yol tuturmuş gidiyor. Herhalde bu yola sonunda bizi de sokacak.

 

MUHAMMET AKYOL: Bu mali müşavir arkadaşımız. Sorunlarımızı paylaşacak. Konusunda bize yardımcı olacak. Her türlü sorularımızı kendisine yönelteceğiz ve tavsiyeleri ile sorunlarımızı çözeceğiz.

 

Av.ULYA SELÇUK : İstanbul Barosu’un saygın isimlerinden. Ulya, konusunda bizi aydınlatacak. Ayrıca sivil toplum örgütlerindeki başarılı çalışmalarına yazılarında değinecek.

 

CEMAL KARABAŞ: Bir çizgi roman hazırlamış. Asıl mesleği noterlik ama yıllardır gazete ve dergiler için çizgi romanlar hazırlamış. Hem de Malatya’dan.. Onun  bu emeğini çok beğeneceksiniz.

 

Yeni Yılınız Kutlu Olsun…

<