KALEMİM KONUŞTUKÇA / Sigarayı bıraktım Ama o beni bırakmadı…
Sigarayı bıraktım
Ama o beni bırakmadı…
Engin Köklüçınar
Şair ve yazar Ahmet Özdemir kardeşimiz, rahmetli Gültekin Samancı’nın tabutu başında yaptığı asla duygusal konuşmada “Gültekin Samancı adı belki bir gün Basın İlan Kurumu’nda unutulacaktır ama Gültekin Sâmanoğlu adı edebiyat tarihinde asla unutulmayacaktır” dedi.
Benim için Samancı dendiğinde unutulmayacak birşey daha var. Ne biliyor musunuz? Sigara...
Unutamadığım Gültekin Ağabey’imin (ben O’na hep “ağabey” derim.) sigaraya düşkünlüğü, dostlarını daima üzmüştür, amma ne olursa olsun, hastalığında bile sigarasına ihanet etmemiştir.
Ben de, 41 yıl sigarayla büyük bir aşk yaşadım. Ancak aramıza yıllar sonra Prof.Dr.Vecdet Tezcan girince ve de “bu sana hiç yakışmıyor” deyince herşey bitti. Bu büyük aşkımı terkederek, ona ihanet ettim !..
Doğaldır ki, ondan ayrılmak kolay olmadı... Dayandım.
Rahmetli Samancı, Bayramoğlu’nda bir gün bana “Bir arkadaşım var, biliyor musun ne diyor? ‘İnsan öleceğini üç ay önceden bilmeli’”
Ben de sordum. “Niye” diye.
“Bilmeli ki, şöyle ağız tadıyla sigara içmeli” deyiverdi.”
Baksanıza hem Gültekin Ağabey’imin, hem de benim dostum şair Ayhan İnal “Sigara Özler Gibi” şiirinde ne diyor:
“ Pîrimi izler gibi izledim seni,
Hedefi gözler gibi gözledim seni.
Nikotinden bin beter girdin kanıma;
Sigara özler gibi özledim seni...”
Size gerçek bir hikaye anlatayım mı?
81 yaşındaki Mustafa Dayı, Kızılcahamam’ın Çeltikçi Kazasında doğmuş, büyümüş ve 51 yaşında sigarayı da bırakarak hacca gitmiş, namazında niyazında, yörenin sevilen kişisi.
Bir Ramazan günü teravih namazından sonra köy kahvesinde otururken, sohbet sohbet üstünde, derken iş sigaraya kadar gelir. Gençlerden biri pat diye;
- Mustafa Dayı, yak bir sigara
demez mi? Mustafa Dayı;
- Olur mu, oğlum
Mustafa Dayı’nın itirazına rağmen, bu kez genç yanına bir-iki destekçi daha bulur ve birlikte;
- Mustafa Dayı Allahaşkına yak bir sigara derler. Mustafa Dayı sinirlenir ama ne yapsın bir kez “Allah” adı verdiler.
- Yakın bir sigara verin bana.
Sigarayı parmakları arasında şöyle bir dolaştırdıktan sonra derin bir nefes çeker ve kültablasına intikam alırcasına bütün gücüyle bastırır ve şöyle der:
“Vay namussuz, 30 yıl önceki tadı aynen duruyor...”
O tat aynen de dursa, kimi Mustafa Dayı ve benim gibi arkasına bakmaz. Kimi de Sıtkı Dursunoğlu gibi herşeyi feda eder, ömrünü bile !..
“SİGARA İÇİN
‘Öleceksin a kuzum içme şu zıkkım tütünü’
Diyen ancak beni bundan daha bir fazla yıkar.
O benim için gece gündüz bu kadar yıl yandı;
Ben onun uğruna bir kerecik ölsem ne çıkar?”
Bu satırlardan ilham alarak, tabii ki; işime geldiği için sigarayla dost oldum.
Sanmayın ki, bırakmayı becerdim. 16 yıl sonra ufak ufak derken, başa döndüm galiba.
Kabahat bende değil.
Sorunlarımda…
Yani ben sigarayı bıraktım ama, o beni bırakmadı.