ENGİN KÖKLÜÇINAR

ENGİN KÖKLÜÇINAR

KALEMİM KONUŞTUKÇA / TÜRKİYE'DE HERKES HERŞEYİ BİLİYOR (!)

Adam konuşuyor. Terbiye, nezaket, asalet dersi veriyor. Doğruluktan, dürüstlükten, şereften, namustan bahsediyor. Analarımız, kadınlarımız diyor. Evlatlarımız, kardeşlerimiz, bacılarımız diyor. Arkasından da karman-çorman binbir nasihatte bulunuyor. Millette tv’lerin karşısına geçip, bu adamı seyrediyor, dinliyor.

Mesleği, ses ve filem sanatçısı ama, sanırsın, felsefe doktoru !..

Başımıza ne geliyorsa, herkes mesleğinin ve kariyerinin dışında iş yapmak istemesinden geliyor !..

Önce, buna bu fırsatı veren medya yöneticilerini sorgulamak gerekiyor.

“ÖĞRETMENİN, EĞİTMENİN EN İYİ VE TEK YOLU, ÖRNEK OLMAKTIR.”

Geçmişi, öğrenimi, eğitimi, kariyeri, bu millete ders vermeye yeterli mi? Öğüt veren kişinin önce kendinin, topluma örnek olması gerekli. Hani bizde harika bir atasözü vardır:

İMAM VERİR TALKIMI / KENDİ YUTAR SALKIMI

Kadın döven bir adam, kadınlarımız başımızın tacıdır diyor. Nasıl bir taç ise... Analarımız, bacılarımız diyor, ortada ne ana, ne bacı var. Bacı var da, kimisiyle nikahlı, kimisiyle külahlı. Karışık bir iş. Adamın gayrimeşru ilişkileri, reklam filmlerine konu oluyor, alkışlanıyor, herkes hayranlık duyuyor.

Hele ki, evlatlarımız demez mi, o zaman kahroluyorum. Nasıl evlat ise?..

Kumarhane açıyor. 11-12 yaşındaki çocuğunu kumarhaneye sokup, eline de dolarlar verip, rulet masasında kumar oynatıyor. Bütün bunları tv’ler naklen yayınlıyor. Kumarhaneye girmenin yasal bir yaşı yok mu? Var ama beyefendi, kanunlar üstü adam. Onların kanunu, para. Utanmadan gelişme çağındaki çocuğunu, kumarhanelerde millete rezil ediyor. Kendisi de rezil oluyor.

“Amerika cumhurbaşkanlarından James Garfield, daha önce bir üniversitenin rektörü idi. Bir gün, çocuğunu üniversiteye yazdırmak isteyen bir anne yanına çıkarak, ‘Rektör Bey, dersleri biraz basitleştiremez misiniz?’ dedi. ‘Benim çocuğum programınızdaki derslerin hepsini takip edemez. O, bir an önce üniversiteyi bitirmek ve hayata atılmak istiyor.’

Rektör Garfield, ‘Evet, hanımefendi, bu mümkün,’ cevabını verdi. ‘Yalnız, önce çocuğunuzun ne olmasını istediğinizi öğrenebilir miyim?’ Bildiğiniz gibi, Cenabı Hak, bir meşe ağacını yüz senede yetiştirirken, bir kabak için bir-iki ay yeterli.’”

Ya işte bizim felsefeci sanatçılarımız, önce evladının ne olacağına karar vermek zorunda. Yine anlaşılıyor ki, adam oğlunu kumarbaz yapacak. Yazık!.. Olur ya, topluma verdiği doğruluk, dürüstlük dersi gibi (!) bunu da becerirse, şaşmayın.

Bir insanın değeri, sahip olduğu maddi manevi şeyleri yadırgamasıyla belli olur.

Bunlar Türk toplumunun en alt tabakasından, en üst tabakasına uçarak erişmişler, bu yüzden de bulundukları ortamı hazmedemiyorlar ve kusuyorlar...

Hadi bunların cahilliğine verelim. Bizim okumuş medyamızdan ne haber !... Böyle adamları öne çıkartmakla, bu topluma kötülük yapıyorlar. Ve bu kötülüğü, reyting uğruna, para uğruna yapıyorlar.

Yanlış hatırlamıyorsam, yıllar önce o zamanki, onurlu ve haysiyetli basınımız, elele vererek bir siyasi parti ile onun genel başkanını (Millet Partisi-Osman Bölükbaşı) sessizliğe mahkum etmiş, ve hiçbir haberini uzun süre gazetelere koymayarak adamın, nefesini kesmişti. Siz de böyle yapın. Bu tip adamlardan 3 gün, 5 gün konu etmeyin. Görün bakın, ne hale gelecek, şımarıklığından eser kalacak mı? Haddini bilecek. Ama nerde o basiret.

Hiç üzülmeyin burası Türkiye, akşama sabaha kalmaz, adama felsefe doktorası verirlerse şaşırmayın.

Ben hazırım şaşırmam !..

<