FARUK KORÇA

FARUK KORÇA

FARKLI TARAF

KALKINMANIN YOLUNDA PANDEMİNİN ETKİSİ (1)

Ülkemiz, eğitim düzeyine göre fazla zengin, zenginlik düzeyine göre de düşük eğitimli bir ülke olduğu, mevcut eğitim sistemimiz ile çağa ayak uyduramayacağımız artık anlaşılmıştır.

Ülkemiz kalkınmıyor değil, hatta eski dönemlere göre hızla kalkınıyor, ancak, diğer ülkeler bizden daha hızlı ilerliyor.

Ülkemiz, genç nüfus sayısı oldukça fazla ve bu zenginliğimiz avantaj ise de, bu genç nüfusun iyi eğitilmesi, beklentilerini karşılayacak istihdam ortamının karşılanması gerekir.

Bir ülkenin gelişimi eğitim ve iş gücü ile olup, pek çok gelişmiş ülke AR-GE ve inovasyona yaptıkları yatırım sayesinde kalkındıkları bir gerçektir.

İnovasyona ve AR-GE’yi harcama olarak değil, meyveleri yıllarca sonra alınacak bir yatırım aracı olarak görmek gerekir.

Maalesef ülkemiz O.E.C.D. verilerine göre AR-GE harcamalarına en az pay ayıran 7 ülkeden biri. Ülkemiz, 2023 yılına kadar yıllık %3 AR-GE harcama hedefi belirlemişken, Güney Kore’nin hedefi %4.6, ondan sonraki İsrail’in hedefi ise %4.5’tur.

1960 yıllarında ülkemizin kişi başı milli geliri 300 $’ın üzerinde iken, Güney Kore’nin o yıllardaki kişi başı milli geliri 800 $ idi. Ülkemizi şu andaki milli geliri 10,000 $, Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 33,000 $. Güney Kore’nin akıl almaz bir ilerlemesi var. Şu anda Dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip. Güney Kore, bu hedefe ulaşmasına, eğitim ve AR-GE stratejisi sayesinde borçlu. Bu yükseliş, Güney Kore’de eğitim ve AR-GE’ye çok önem verilmesi sayesi ile gerçekleşti.

Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, yaratıcılık insanlarda çok küçük yaşlarda iken, üç yaşından itibaren başlayan, %98’lerde seyredip, ilerleyen yaşlarda ise bu oran 25 yaşlarında %10’lara kadar düşüyor, daha da ilerleyen çağlarda %3’lere kadar azalıyor. Bu araştırmalardan anlaşılacağı üzere, yaratıcılığın anaokulundan itibaren teşvik edilerek desteklenmesi gerekmektedir.

Katma değeri yüksek ürünler üreterek teknolojide rekabet edilebilir bir ülke olabilmenin, eğitim ve AR-GE çalışmalarına önem vererek yeterli yatırım yapmakla mümkün olduğu ortadadır. Bu iki önemli konuda geçmiş yıllara kıyasla ilerleme kaydedilmiş olsa da, gelişmiş ülkelerin aynı zaman zarfında ilerlemeleri ile karşılaştırıldığında, yapılanın yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu günkü Dünya sisteminde, her şeyde olduğu gibi bilgi ve bilim de alınıp-satılan bir ürüne dönüştü.

Bir de sosyal medyadan ve arama motorlarından elde edilebilecek bedava bilgi var. Beğenileriniz ve tercihleriniz de, şirketlere pazarlanan bir ürün.

Bireyselliği keşfederek özgürleştiğini sanan birey, yalnız ve korumasız olarak kapitalist Dünya sisteminin tamamen müşterisi olmuştur.

Ürüne dönüştürülen bilginin tüketicisi olduğumuzda, doğal olarak, hakikatten çok faydanın peşine düşersiniz.

Fayda dediğimiz, işimize gelen! Mesela Pandemi ve aşı dolayısı ile trajikomik seviyede tebarüz eden budur.

Bilgi kirliliğinden göz gözü görmüyor. Bilgi o kadar araçsallaştırılmış ki herkes gündeme gelebilmek veya çıkar sağlamak ya da kaos yaratabilmek için iddiasına muhakeme bulma peşinde koşuyor.

Saadet Partisi’nden ayrılıp Yeniden Refah Partisi’ni kuran Fatih ERBAKAN gündem yaratabilmek için Covid-19 aşısı konusunda; 

-“Ben şahsen kendim aşı olmadım, olmayı da düşünmüyorum. Grafen oksitin fotoğrafını gösterdi bana hocalar. En büyük zehir, aynı zamanda en hafif iletken, yeni ondan zerk edilen insanlar doğal bir anten, bir alıcı-verici haline geliyor. mRNA insanın hücre çekirdeğine girmek demek. Hücrenin çekirdeğine girilmesi, o insandan Allah vermesin artık, yarı insan-yarı maymun çocuklar doğmasına sebep olabilirsiniz. Üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar, Allah vermesin, doğmasına yol açabilir.

Bu aslında bir aşı değil, bilimsel adı ile gen tedavisi ya da bir gen değiştiricisidir. Yani bu teknoloji tedavi edici olarak da kullanılabilir, ancak gen yapısı değiştirilip mutasyonlara yol açmak; kuyruklu bebek, postlu bebek, 4 bacaklı, 3 kollu bebek doğurultulması için de kullanılabilecek bir silah ve teknolojidir.”

Allah Fatih ERBAKAN’a akıl-fikir versin. Recep Tayyip ERDOĞAN ve Temel KARAMOLLAOĞLU ile rekabet edebilmek için siyaset gündemine böylesine bir zırva ile girilmez.

(Devam edecek)

<