RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Kar mumu

Kar Mumu bir kitap adı. Şeref Akbaba tarafından yazılmış denemeleri bir araya getiren bir kitap ve kitaba adını veren Kar Mumu adlı bir deneme de kitapta yer almış. Kar mumu ne demek diye bakıldığında denemede bunun ne olduğunu bulmak mümkün olmuyor.

Kitabın üçüncü baskısı. Ay Vakti Kitap Yayınları arasında yayınlanmış. 136 sayfa. 32 deneme var. Kitap ilk defa  2005 yılında, ikinci baskı 2009  yılında İlke yayınları arasında, üçüncü baskı ise 2017 yılında yeniden Ay Vakti Kitapları arasında yayınlanmış yayına hazırlığı Elif Sönmezışık, yapmış.

Sen ve Sen başlıklı  denemede ilgi çeken bir bölüm: Haramilerin gözdesi olmak yerine,dik durmayı, dik yürümeyi tercih eden ve kem aalat yerine kemaalaat  olmayacağına inanan bir serdengeçti olmak. Sen bir devsin, yükü ağırdır devin

Kalk ayağa dimdik doğrul ve sevin

Ulufe dağıtır gibi hor kullanılan ve boşa harcanan zamanları kaybetmek yerine, değerlerle donatmak, değerli kılmak ve sınırsız zamanlar oluşturarak, değişen dünya da ben de  ilkelerimle  varım, tasarladıklarım ve ürettiklerimle varım demek.’

Edebi haz arayanların okuması gereken bir çalışma. Şeref Akbaba daha nice güzel, nitelikli edebi eser verecek donanımda bir insan.

Xxxx

İktisat alanında çalışma yapan ilim adamları anlatımlarını din ve ahlak ilkeleriyle süslemedikleri gibi hukuki boyutu da ihmal ediyorlar

İktisat alanına insanla ilgili her tüketim ve üretim, talep ve arz, mal ve hizmet ayrıntısıyla tanımlanıyor, tekrardan tasnifler ve tanımlar yapılıyor ama üretmenin de tüketmenin de din ve ahlak açısından ilkeleri var. Aldatmak son derece kötü ve iğrençtir. Mal ve hizmet olması gereken nitelikte değilse, ona talep olan kişiye ihanet edilmiş demektir. Sadece talep sahibine değil, işin haysiyetine de ihanet edilmiş olur.

Tüketirken aşırıya kaçmamak, israf etmemek şartı var. İsteklerin bilhassa arzuların sınırlandırılması, orta kararda tutulması hem dinin hem bir çok ahlak nazariyesinin tavsiyesidir. Arz ederken aldatmak ne kadar iğrenç ve insana yakışmayan bir davranış ise; talep ederken de hak edilmeyeni talep etmek o kadar iğrençtir.

Xxxx

İlimleri gözlemle, deneme ile ve sayılarla ifadelendirme ile sınırlı tutmak, ya da belge ile sınırlamak yeterli olmaz. İnsani boyutu eksik olan her ilim kuru basma-kalıp olur. Haz vermez. Her ilim ahlak ile, din ile bezenmeli ama ahlak ve din o ilimin esas çerçevesinden taşmamalıdır. Bazan öyle oluyor ki, kişin dini ve-veya ahlakı ana konudan daha çok öne çıkardığı durumlar da görülüyor. O takdirde de ilim ortadan çekiliyor. Esas olan ilim yapmaktır. Ama o ilim alanına insani boyutu katmak şart. İnsani boyut ahlak ve dindir.

Mal kadar hizmet de iktisatta üretilen bir nesnedir. Maddi  nesne değil elbette. Ama hizmet üretmemiş olan hiçbir mal üretimi tüketiciye ulaşamaz ve tüketici memnuniyetini kazanamaz. Tüketici memnuniyeti kazanılmadığında üretilen mal üretildiği yerde kalakalır. Depolar dolar-taşar. Hizmet üretimi denilince öyle geniş bir alanla karşılaşılır ki, ölçümü mümkün değil.

Xxxx

Bir lokanta açtınız. Çok iyi bir aşçınız var. Sabahın erken saatinde yörenin tüm yemeklerinden birer tencere hazır etti. Onları sergileyecek bir vitrin, camekean olmalı. Yemeklerin soğumaması için altında az ateş yanmalı. İnsanların gelip o yemekleri yiyebilmeleri için oturacakları masa-sandalye, çatal-kaşık-bıçak, ellerini silecek mendiller, yemeklere katacak baharatlar olmalı. Bütün bunlardan daha önemlisi tabaklara konulan yemekleri masaya bırakıp, ‘Afiyet olsun efendim’ diyebilen mütebessim görevliler olmalı. Hepsi var ama o insanlar yoksa, ya da mütebessim ama ciddi değillerse bütün o yemekler çöpe gidebilir. Hizmet mal kadar, maldan daha fazla önem arz ediyor olabilir.

<