KARA BİR KÖPEK ...
Şu Beşiktaş’ın köpeklerine şaşırdığım kadar hiç bir canlıya şaşırmam.
Burada ikamet eden köpek nüfusunun neredeyse yüzde yüzü aşılı, eğitimli ve statükoya uygun
yaşıyor. Mesela trafik kurallarına insanlardan daha saygılılar. Kırmızı ışıkta asla geçmezler...
Hayvan sever Beşiktaşlılar sayesinde ekmek elden su gölden yaşarlar...
Bilmiyorum ; tembellik onların tercihi mi ? Yoksa belediye yemeklerine uyku ilacı mı katıyor
Yoksa geceleri yasa dışı faaliyetlerden uyumaya fırsat mı bulamıyorlar? Bilemiyorum.
Bayağı rahatlar... Bir çeşit bohem hayatı yaşarlar. Yaşam tarzı bakımından pek rahat bir
atmosferi olan ilçede özellikle üniversite gençliğinin takıldığı kafelerin yaya kaldırımlarına taşan
masaları çevresinde , ayak-bacak altında sere serpe endişesiz gündüz uykusuna çekilirler.
Bir çoğu üniversite öğrencisi olan kişilerin kafelerdeki konuşmalarını bir gözü açık dinliyorlar.
Laf aramızda gelecekte bunların kafelere üslenen zararlı unsurlar hakkında güvenlik kuvvetlerine
rapor vereceklerini düşünüyorum.
Kültürlü yerler bir başka oluyor tabi. Bunların burada engin bir hoşgörü ve sevgiyle
yaşadıklarından eminim.
Buradaki sohbetlerin başlıca konusu ise siyaset, yeni çıkan kitaplar ve edebi klasiklerdir.
Dostoyevski , Tolstoy, Çehov, Puşkin, Victor Hugo, Stendhal gibi kişilerin adları sıkça geçer. Game of
Thron gibi televizyon dizilerini de unutmayalım.
Geçen gün burada ilginç bir olaya şahit oldum.. Fulya’ya tırmanan yokuşta kot pantolonları
yırtık pırtık sülün gibi iki genç kız güle oynaya giderken bizim kundura tamircisi Kazım’ın sokağından
çıkan krem renkli, uzun burunlu iki genç köpek kızların peşlerine takıldı. Kızların kıçlarından
ayrılmıyorlar, pantolonlarını koklayıp açıkça onları taciz ediyorlardı.
Kızlar adımlarını sıklaştırdıkça köpekler de hızlanıyordular.
Kızlar hayvanlar tarafından ilgi görseler de bundan hem memnun, hem tedirgin kıkırdıyorlardı.
Hal böyleyken birden önlerine üstü başı kir pas içinde, pejmürde kılıklı genç bir kağıt toplayıcısı
çıktı.
Köpekler yüksek perdeden havlayarak kâğıtçının üzerine atıldılar. Genç kâğıtçı önüne çıkan bu
belalardan kurtulmaya çalışırken, bir yandan ekmek teknesi arabasına hakim olmaya çalışıyor, diğer
yandan da saldırganları def etmeye çalışıyordu. Kızlar fırsat bu fırsat deyip; olay mahallinden hayli
uzaklaşmıştılar.
Esnafın gülüşlerine yol açan bu tacizkar takip kâğıtçının ortaya çıkmasıyla akamete uğramıştı.
Huzursuzluk kâğıtçının ricatı ile sonuçlanınca köpekler karşı kaldırıma geçmiş olan tekrar
kızların peşine düştüler.
Onlar gide dursun biz gelelim bu yazıya ilham konusu olan uzun burunlu, dişlek, ince yapılı genç
kara köpeğe...
Bu köpek arka ayakları üzerine çökmüş, kendi aralarında konuşan genç kaykaycıları ilgi ve
hayranlıkla izliyor, kuyruğu yerleri süpürüyordu. Sohbeti ağzı açık düzgün sıralı dişleriyle sırıtıyordu .
Ne ise artık konular; o kadar ilgisini çekmiş olmalı ki, neredeyse sohbetin içine düşecekti.
Barbaros Meydanında hüner gösteren çılgın kaykaycılar bir süre sonra sohbete son verip
uçuşa geçtiler; tabi kara köpek de arkalarından koşturdu.
Çılgın kaykaycılar, fizik kurallarını ihlal ederek duvarlar, merdivenler üzerinde kayıyor, iniyor ,
çıkıyor, tekrar iki ayak üzerine düşüyorlardı.
Geçen gün oğlunun tekerlekli sandalyesini itekleyen annenin yanındaki bir kadınla
konuşmasına kulak misafiri oldum. Delikanlının dizleri tutmuyormuş. Kaykay yaparken düşmüş...