''KARŞIDAN GÖRÜNÜRSÜN, ÇARŞAFA BÜRÜNÜRSÜN...
Bir büyücü gibi ,ışıltılı korkunç karalara bürünüp ilk nerede, ne zaman karşıma çıktı,
hatırlayamıyorum ; belki bir dükkanda , belki de kediyi beslerken dar bir sokakta...
Her sokağa çıktığımda her sabah, eve dönerken akşamları onunla burun buruna
geldiğimde güzelliğinden büyülenip bet benizim sararıp soluyor. At kuyruğu saçlarının karası
korkudan vücudumu bir hazan yaprağı gibi titretiyor, dudaklarım pare pare oluyor.
Meğerse bizim mahallede, benim ile aynı sokakta oturuyormuş.
Biz memurların işe gitmek üzere yola çıktığımız sabah saatlerinde onunla burun
buruna geliyor, onun silme karalara bürünüp, saçını başını gene cehennem karasına
boyadığını fark ediyorum.
Medeni durumu hakkında bilgi sahibi olmadığım, tek başına gezen bu zalim kadın
tekin değil; karalara özel bir ilgisi var ve bunu gizli bir amaçla yaptığını hissediyor, ancak
nedense ifade edemiyorum. Şık dantelalı bir bluz üzerine, kot pantolon giyiyor,
Günlerden bir gün aramızda bir tanışıklık hasıl olup kartvizitler karşılıklı olarak teati
edildiğinde , hanımefendinin kara kartvizitinin ön yüzünde bir şirketin genel müdürü, arka
yüzünde ise şirketin general manageri olduğunu öğrendim.
Normal kilosunun biraz üstünde, ellibeş altmış yaşlarında olan bu güzelce, cami yıkılmış
mihrap yerinde misali bu hanımı rahmetli babaannem görseydi eminim ona çarşı bebeği
iltifatıyla sarılır, yanağından okkalı bir öpücük alırdı...
Rahmetli babaannemin güzellere karşı pervasız bir hayranlığı vardı...
Ununu eleyip eleğini asmış emekliliği yaklaşmışlardan biri olduğumdan biraz boş
zamanım var. Bu boş zamanlarda bilgisayarda bazı yazılar yazıyor , internete giriyorum.
Hacker değilsem de , iyi bir bilgisayar kullanıcısı sayılırım.
Bu istidadım sayesinde internetin herkese açık sosyal medya hesaplarından merak
ettiğim kişilerin özel hayatların gizliliğine saygılı olmak şartıyla, memleketlerini, hobilerini,
iş ve tahsil durumlarını öğrenebiliyorum.
Nette, özel ve sınırlı alanda top koşturanları takip etmiyor, özel bir istek olmadıkça
kimseye arkadaşlık isteği göndermiyorum.
Bu cümleden olarak , yaptığım özel araştırmada onun da ‘’herkese açık “ profilinden
“feys”ine girdim, memleketini, bazı arkadaşlarını ,aralarındaki samimiyetlerini öğrendim.
Tespitime göre, muhatabım, sayfasının herkese açık bölümünde sınırlı sayıda resim
paylaşmış. Billur beyazı yüzüne pembe fön çekiyor.Giyiminde ve saç boyasında ışıltılı kara
tercih ediyor. Uzun kara kirpiklerin çevrelediği bir çift yeşil göz sanki çayır çimen olmuş...
Bir resminde de bir bilezik büyüklüğünde halka küpe taktığını müşahede ettim. Bir
başka resmine de düşünceli bir Atatürk resmi iliştirmiş. Paylaştığı videolarda, Tarkan,
Harun Kolçak gibi pop sanatçılar söylüyor...
Baktım da bayağı takipçiye sahip. Bunların içinde bir hayli general manager, bir hayli
şirket presidenti ve mebzul miktarda kendi işinde patron var...
Profillerinden ekserisinin kendilerini mutlu hisseden azınlıktan olduğu anlaşılıyor.
Takipçileri kendisini hem güzel, hem karizmatik buluyor...O da bu iltifatlara ağır abla
edasıyla “mersi canım “, şeklinde teşekkür ediyor….
Hanımefendi paylaştığı bir yazıda , Moda’daki bir restaurantta ''bir arkadaşıyla'' rakı -
balık muhabbeti yapıp, efkar dağıttığını yazmış...
Dikkatimi çekti dün; gece - gündüz karalar giyiniyor ; hani tamam ; yakışıyor
da…Lakin bu kara gözlükler de neyin nesidir geceleyin?..
Kabul etmek lazım yakışıyor ; gözleri güzel ; çayır yeşili... Ama kabul etmek lazım;
dünya yeşil ve karadan ibaret değil ki...
2
Öğrendiğime göre sayın hanımefendi ; fal da açıyor bahtına; fincanı bin bir hayalle
bir açıp, bir kapıyormuş... Onun tılsımlarla uğraşan bir meslek erbabı olduğundan ciddi
şüphelerim var.
Kendisi için açtığı fallarda yollar, balıklar görünüyormuş... İkibinonsekiz’de
adalardan bir ev alacak ; yabancı ülkelere geziye çıkacak, hem yakışıklı hem zengin bir koca
bulacakmış...
Bugünlerde bazı bazı tenhalarda gezerken bununla ,burun buruna geliyor,irkiliyorum.
Hanımefendi elinde bir telefon, önemli bir yerlerle görüşmeler yapıyor. Bunu yaparken
burnunun havada , karizmasının tavanda olduğunu müşahede ediyorum.
Bu anlarda buz gibi soğuk havalar estiriyor, üşütüyor insanı...Görür gözü görmez,duyar
kulağı duymaz oluyor...
Mühim insan ne de olsa!..
Yakışmasa da bu havalar o asil kara renge; hayat yaşanmaya devam ediyor...
Geç olmadan hüzünlü güz yağmurları başlamadan , hayatta yüz güzelliğinden başka
görgü, nezaket, zerafet ,insanlık denilen bir güzellikler de olduğunu biri bu hanımefendiye
hatırlatsa,diye düşünüyorum…