Sanat, insanın doğayla olan ilişkisini, geçmişten bugüne uzanan kültürel mirasını ve toplumsal hafızasını yansıtan en etkili araçlardan biridir. Bu bağlamda, Evrim Sanat Galerisi’nde açılan Mehmet Kına'nın "Keçileri Kaçırmadan Keçiler" sergisi, sadece mozaik sanatının estetik yönlerini değil, aynı zamanda insan ve doğa arasındaki derin bağı da gözler önüne seriyor.

Serginin açılışı, sanatseverlerin buluşma noktası haline geldi. Sanat camiasının önde gelen isimleri ve sanatseverlerin katılımıyla gerçekleşen kokteyl, bu buluşmanın sıcaklığını ve heyecanını arttırdı. Mehmet Kına’nın eserleri, Türkmenlerin geçmişten bugüne uzanan keçilerle olan yaşam serüvenini anlatıyor. Bu sergi, sadece bir sanat etkinliği değil, aynı zamanda bir kültürel yolculuk.

Kına'nın sözleri, serginin derinliğini ve anlamını daha da belirgin hale getiriyor. "Keçiler ve insanların beraber yaşama süreçlerini inceleyen mozaik tablolar" ifadesi, bu eserlerin ardındaki düşünsel yapıyı gözler önüne seriyor. Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan bu tarihsel yolculuk, sanatçının eserlerinde kendine özgü bir dille anlatılıyor. Geyiklerin yerine geçen keçilerin, Türkmen kültürüyle olan ilişkisi, sanatın evrenselliğini ve sürekliliğini simgeliyor.

Sergide yer alan eserlerin isimleri de dikkat çekici. "Sürüden Kaçan Tekeler", "Meyve Ağacının Keçilerle İmtihanı", "Yeni Oğlakla Kışlaya" gibi isimler, izleyicide merak uyandırırken aynı zamanda keçilerin yaşam döngüsündeki yerini sorgulatıyor. Her bir eser, mozaik sanatının derinliğini ve tarihsel köklerini yansıtırken, aynı zamanda izleyiciyi de düşünmeye sevk ediyor.