RECEP ARSLAN

RECEP ARSLAN

Keşke günahlara kar yağsa !

Yılın ilk kar geç geldi İstanbul’a, Ekim sonunda, Kasım içinde, Aralık başında gelmeyen kar son günde ihtiyar yılı bacağından yakaladı. Televizyonlar ve gazeteler mevsimlik haberleri sıraladılar. Köy yolları kapandı, hasta yolda kaldı, cankurtaran hastayı almaya giderken kara saplandı, kayıp ayağını kırdı, soba zehirlenmesinden boğuldu. Geceyi sokakta geçirince buz tuttu. Benzeri kış mevsimiyle ilgili haberler birbiri peşi sıra aktarıldı. Şehirlerde ise çok sayıda aracın  birbirine çarptığı duyuldu. Tabi sanayi toplumu olmanın getirdiği farklılıklar da vardı haberlerde. Kış lastiği takmayanlar da haber konusuydu. Eskde kış lastiği lafı yoktu. Zincir takmak meselesi vardı.

Xxxx


Hava çok kirlenmişti, sisle birlikte hava kirliliği de astım hastalarına hayatı zorlaştırır boyutlara ulaşmıştı. Bu da sıkça haber olmaya başlamıştı ki kar yağdı. Kara ve soğuğa rağmen kutsalını yitirmiş insanlarımız, kaybettikleri kutsalın boş kalan yerine yılbaşı kutlamalarını oturttular. Dini bir vecd ile yılbaşını soğuk-ayaz-kar demeden kutladılar. Müstemleke insanının ruhu da istila ediliyor ne yazık ki…

Xxxx

Yere inen kar havadaki kirlenmeyi de alıp geldi. Çok bilmiş uzmanlar, eskiden mütehassıs idiler, aman ha kar yemeyin, kar kirli dediler. Havadaki kirlenmeyi alıp gelen karın kirli olması akla uygun ama, damlaların, kar tanelerinin ne kadar yoldan geldiğini, yolda hangi değişimler yaşandığını elbette hesaplayamazlardı. Her şeye madde olarak baktığınızda çok özel sırlar aleminden uzaklaşırsınız. Aslında dikkat etse her insan hayatında ne kadar çok özel sır ile karşılaştığını hatırlayacaktır.
Yine de madde aleminde uzmanların tavsiyelerine uymak yanlış olmaz. Ama çatıdan bir tabak kar alıp içine de pekmez katıp kaşık çalmazsanız doğal haytan uzaklaştığınızı da fark etmelisiniz. Onun özel adı bile var. Karsanbaç. Bir de Nasrettin Hoca’nın kar helvası var.


Xxxx

Kar yere inince hava kirliliği de ortadan çekilince insanlar biraz rahatladılar. Zaten kar sadece hava kirliliğini gidermekle kalmaz. Aynı zamanda hayatın kaynağı olan su hareketinin de temelidir. Yer altına inecek o kar suları toprağın cömertliğini artıracak, bitkilerin gümrah olmasını sağlayacaktır. Çünki emir öyle.Sayamadığımız binlerce seneden beri kar taneleri, yağmur damlaları emre boyun eğerek işlerini yapıyorlar. Keainatta her şey ama her şey emirle hareket eder. İnsan ve cib aleminde emre uyanlardan çok emre karşı gelenler veya tembellik ederek emre uymayanlar var.
Günahın kaynağı nedir? Emre itaatsizliktir.

Xxxx


Keşke yağan kar ve yağmur havayı ve yolları, tabiatı ve toprağı temizlediği gibi emre itaatsizlikleri de temizleyebilseydi.
Riyakearlıkları, ihmalleri, dünyevi beklentiler için manevi sorumluluklardan kaçınmaları, Allah’ı kandırmaya çalışmaları, insanlara dindar görünerek makam -mevki sahibi olma yolundaki iki yüzlülükleri de temizleyebilseydi kar ve yağmur. Hatta zulümleri piri pak edebilseydi. Ben duygusunun esiri olanları uyarsaydı. Bana ihanet ettiler diye meseleyi kişiselleştirerek zulmün Emevi kalıplarını günümüze taşıyanları da temizleseydi yağan karlar.

Xxxx

Bütün bu karın ve yağmurun temizleyemediği leke ve kirleri cehennem narı temizleyecektir. Bu İlahi vahiyde de vahyin emin nakilcisinde de çok açık ifade ediliyor. Kulak veren kazanır. Kulak vermeyenin gideceği en son durak cehennem karanlığıdır.

<