CEMAL KARABAŞ

CEMAL KARABAŞ

KİM NEREYE DAYARSA DAYASIN , BEN SIRTIMI HALKA DAYIYORUM

Beyan ettiler ki,  biz  sırtımızı  PKK, PJY, PYD ,vs‘ye dayıyoruz.  
İyi halt ediyorsunuz ! dedim; içimden... 
Diyeceğim ki, behey beyinsizler, nasıl olur da Allah'ın sizlere verdiği aklı kullanmazsınız? Helal yol dururken hırsızlık,gasp , terör yolunu seçersiniz?  
Ula sizde bir kırtik akıl ,izan terbiye olsa ,büyükler yerde otururken ,sizler nasıl makatta baş köşeye oturursunuz?
Ula adam olsanız , oturduğunuz sofranın hakkı için nankörlük yapmaz ,ev sahibini mahcup etmezsiniz!
Ula töre böyle miydi? 
Silah zoruyla,hile ,tehdit ,cebir ile  milletvekili seçildiniz. Halk vergileriyle maaşınızı ödüyor.  Yemiyor yediriyor, içmiyor içiriyor.  Şimdi tutmuş ,biz sırtımızı utanmadan  falana filana dayıyorum , diyorsunuz!
Şimdi size ben ne diyem?  Cibiliyetiniz bozuk!
Ben   seçimimi halktan ve halk otobüsünden ve metrodan yana yaptım. Seyahatimde sırtımı halka dayıyorum ve bugüne kadar bundan bir zarar görmedim. 
Partim yok. Biraderi olduğum bir kulübüm,üyesi olduğum bir derneğim yok.
 Ben  her sabah, tan  yeri ağarmaya yakın, yatağının buğusunu duraklara taşıyan  halkın arasına karıştığı  zamanda,gözlerimiz  yolda kaldığında... otobüs geldiğinde ,sıraya kaynak yapılmadığı takdirde bir koltuğa geçer otururum.  
Yaşlı bey amcalar,hanım teyzeler baştacıdır. Semtimin çocukları gençleri onlar ayaktayken asla oturmazlar. Sabahın bu saatleri esnemeye en elverişli saatlerdir. 
 Nadir zamanlarda,  bir kaza olup da yol kapandığında trafik tıkanır. İnsanlık hali, biraz beklesek kıyamet mi kopar? Biz halk  idare yoluna  gideriz;  Şöför o zaman  şöyle  der :
-Beyler arkadaki  boşlukları dolduralım...Kapıların önünde birikmeyelim…
Doğru; bence de  şoför haklı ; ayakta yolculuk zarureti olmasa ,Avrupa Birliği'ne sorgusuz sualsiz girebiliriz,gibime geliyor. 
Bu hususta naçizane tavsiyem; toplu taşıma aracında ayaktaysanız ,bayanlara yüzünüzü,  olağan şüphelilere arkanızı önünüzü ,yanınızı yönünüzü dönmeyiniz.
Bu husus tecrübe ile sabittir.  Beşiktaş’ta köşkerlik zanaatında namdar  Kazım usta  geçen gün böyle bir tecrübesini paylaşmıştı.  
Kalenderliğinden ,terbiyesinden, efendiliğinden asla taviz vermeyen  usta sabah  metrosuna  bindiğinde halkın tutkal olup birbirine yapışmış olduğunu görür. Kendisi de  '' nasıl olsa bir kaç durak sonra boşalır'' diyerek  sırtını birine yapıştırır.
Ne var ki, duraklarda bir inenin yerine üçü binince halk   “bre azıcık açılın, arkamdan dürtmeyin  !”  deyince , bir kısım halk memnuniyetsizliklerini izhar edip; Ne demek istiyorsun? Nereye açılalım birader? Burası Marmara denizi mi?  diye homurdanmışlar.
 Badehu , bunlardan biri  ustanın  matkabına dikkat çekmiş:
-Yahu bu matkabın işi ne ki burada ? deyip ustaya soru tevcih ettiğinde, usta mahcup;
-Yahu bu matkabı da elime kim verdi? deyince muzip gencin biri  makaraları koyuvermiş;
-Usta ,sen uykunu almadan çıkmışsın yola,matkabına sahip ol , yarım saattir arkamdaki bu matkabın işi nedir diye düşünüyordum...
Bakın ki, usta  işyerine hakikaten matkapla gidiyormuş! 
Usta elindeki bir matkaba bir de halka bakakalmış. 
Bir kaç olağan şüpheli sapık hariç-halkın umumisi  kahkahayı koyuvermiş...
Malum -haşa huzurdan-  her toplumda tek tük de olsa  kulampara, zampara, ibne taifesi  bulunur. Bu sebeple otobüslerde  bu tür haşaratın şerrine  karşı  arkanı önünü   koruyacaksın.  
Elde olsa insan  ustanın ki gibi  arkasına önüne  muşamba peşkirini  sarsa…  Dış etkilere karşı  zımpara  kağıdını da ne olur ne olmaz,  yanında bulundursa...
Sözüm , ardını önünü düşünmeden  arkalarını teröristlere dayayanlara...  Sözüm, çoluk çocuk,yaşlı genç,kadın erkek demeden  bigünah insanı öldürüp ,ölüleri kendilerine  siper eden bu sapıklara...  Bunlara sırtlarını dayayanlar ne Hak ne halk nezdinde iflah olmazlar...
Gün olur,bir sabah polis kapılarına dayanır,ağam paşam demeyip hesaba götürür...
Dünkü gibi...

 

<